Prof. Dr. Kerem Doksat
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2004 01:07
‘Başım ağrıyor’ en sık duyduğumuz yakınmalardan biri. Başağrısı günlük yaşantımızı öyle pek etkilemiyorsa sorun yok. Ancak gerçekten tedavi edilmesi gereken şiddette başağrıları keyfi bozmakla kalmıyor, başka bazı ciddi sorunların da habercisi olabiliyor.
l Başağrılarının yüzde kaçı psikolojik, kaçı patolojik bir nedene dayanıyor?
İster gerilim ister migren tarzında olsun, bütün kronik baş ağrılarının yüzde 50’sinin altında depresyon yatar. Beyin tümörü, damar iltihabı, enfeksiyonlar gibi sebeplere bağlı sekonder (ikincil) baş ağrıları, bütün kronik baş ağrısı belirtilerinin en fazla yüzde 10-15’ini oluşturur. Bu nedenle kronik ve/veya epizodik baş ağrısıyla ilgilenen uzmanların mutlaka çok iyi psikiyatrik donanımları olmalı veya psikiyatrlarla işbirliği kurmalılar. Migrenlilerde depresyon ve intihar oranları normal popülasyona göre birkaç misli yüksek. Migren depresyonu, depresyon da migreni arttırır.
l Psikolojik nedenler nasıl başağrısı yapıyor?
Baş ve boyun-ense bölgesi, duygusal ifade için de elzem olan adale faaliyetinin en yoğun olduğu bölgeler. Burada ağrıya hassas yapılar da yoğundur. Kronik stres, anksiyete (sıkıntı) ve depresyon buralardaki adalelerde sürekli kasılmaya ve ağrıya duyarlı yapılarda hassasiyet artışına yol açar. Meselá, erkeklerin yüzde 8’inin, kadınların da yüzde 14’ünün 4 haftalık bir dönemde migren sebebiyle okul veya iş yerlerindeki bir günlerini kısmen veya tamamen değerlendiremedikleri gösterildi.
l Kadınların başı daha sık mı ağrır? Bunun psikolojileriyle bir ilgisi var mı?
Kadınlarda özellikle migren ve migrenden dönüşmüş kronik süreğen baş ağrısına erkeklerden yaklaşık iki misli daha fazla rastlanır. Adet öncesi dönemde de migren ve epizodik gerilim tipi ağrılarda şiddetlenmeye sık rastlanır. Kısacası, kadınlar her türlü ağrı sendromuna olduğu gibi,baş ağrılarına da erkeklerden daha yatkınlar. Bunda sıkıntıların bedensel şikayetlere çevrilmesi anlamındaki bilinç dışı bir süreç olan somatizasyonun önemli rolü var. Özellikle Türk kadınları ruhsal çatışmalarını somatize etmeye çok yatkınlar. Çünkü pekçok öfke, endişe ve benzeri duygularını dışa vuramamakta ve içlerine atarak bastırıyorlar.
l Psikolojik başağrılarını sadece stres ile açıklamak yetiyor mu? Daha ciddi sağlık sorunları da zemin hazırlar mı?
Tam anlamıyla ‘psikolojik baş ağrısı’ demek pek doğru olmayabilir. Stres yani zorlanma, gerilim, bastırılan öfke ve benzeri nedenler baş-boyun bölgesindeki ağrıya hassas yapıları uyararak ağrıları tetiklerler. Migrenle epilepsi (sara), ailesel geçişli el titremesi, sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi) arasında ilinti var. Bu hastalıklar benzer süreçlerle ortaya çıkyor. Tedavide de benzer yaklaşımlar uygulanıyor. Migrenin mevcudiyeti depresyon riskini ikiye, mani ve fobi riskini üçe, yaygın anksiyete bozukluğu riskini dörde katlıyor.
l Çocukların da başı ağrırır mı?
Hem de çok sık. Çocuklarda ve gençlerde en sık rastlanan somatizasyon belirtisi baş ağrısıdır. Bu grubun yüzde 10- 30’u haftada en az bir kere baş ağrısından yakınırlar.
l Hangi dönemlerde daha sık olur?
Özellikle ergenlik ve erken gençlik, orta yaş dönemi gibi hayat krizi dönemlerinde baş ağrılarının sıklık ve şiddeti artar.
l Tedavisi nasıl yapılır?
Başağrısının tanı ve tedavisi multidisipliner, çok yönlü ve deneyimli elemanlardan oluşan bir ekip işiyle ideál olarak gerçekleştirilebilir.
Antidepresanlar, yeni kuşak bazı antikonvülsanlar, triptan tipleri ve daha pek çok ilacın yanı sıra basit gevşeme rahatlama tekniklerinden hipnoterapiye, akupunktura kadar pek çok tedavi her hasta için ayrı olarak planlanıp uygulanıyor.