Türk derisi ’öncüsü’nü kaybetti
Güncelleme Tarihi:
Demet CENGİZ BİLGİN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2007 00:00
Türk deri sektörüne büyük hizmetler veren Koşar Deri Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Koşar vefat etti.
İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi, Türk Deri Vakfı, Deri İhracatçılar Birliği ve Deri Tanıtım Grubu’nun kurulmasında önemli katkıları olan Koşar, 4 yıl gizlice mücadele ettiği kan kanserine dün sabah yenildi. Koşar, Türk derisinin markalaşması; kalite, tanıtım ve ihracatın artmasında sektöre liderlik etti. 1947 doğumlu Turgut Koşar, Lyon Üniversitesi’nde Deri Kimya bölümünü bitirerek, dede mesleğini devam ettirmişti. Koşar, Türk deri sektöründe deri üzerine eğitim alan ender temsilcilerden.
4 YIL MÜCADELE: İlk kez dört yıl önce kan kanserinin nadir görülen türlerinden birine yakalanan Turgut Koşar, 8 ay öncesine kadar önemli bir sorun yaşamadan hayatını sürdürdü. Sekiz ay önce hastalığın ilerlemesiyle Koşar, çok yakınları dışında kimseye söylemediği mücadelesini hızlandırdı. Hem iş hem de özel yaşamında önemli bir yere sahip olan, can dostu Hakkı Matraş bile Koşar’ın hastalığını 25 gün önce öğrendi.
SİVİL TOPLUM LİDERİ: Sivil toplum kuruluşlarının önemine inanan Turgut Koşar, Deri Sanayicileri Derneği Başkanı, TOBB Deri ve Deri Ürünleri Meclis Başkanı, Türkiye Deri İşveren Sendikası Başkan Vekili, Türkiye Deri Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olarak sektörün sorunlarına eğiliyordu. 15 yıl İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı, İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçılar Birliği Başkanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekilliği görevlerinde de bulunmuştu.
SİYASETÇİ OLMADI: Turgut Koşar’ın yakın dostlarından Derimod’un sahibi Ümit Zaim, "Türk deri sektörüne çok önemli hizmetler vermiş bir duayeni kaybettik. Yokluğu her zaman hissedilecek. Türk derisinin bir dünya markası olmasında çok emeği var" dedi. Zaim, sivil toplum kuruluşları içerisinde önemli görevler alan Koşar’ın, sürekli siyasi partilerden teklif almasına rağmen, politikayı tercih etmediğini, sektöre hizmeti seçtiğini söyledi.
MÜSTESNA BİR İNSAN: Turgut Koşar’ı "can dostum" diye tanımlayan Matraş Deri’nin sahibi Hakkı Matraş ise şunları söyledi: "Turgut Koşar ve ben hayatımız boyunca elimizde bayrak sektörü temsil ettik. Turgut hem sektör hem Türkiye için çok önemli bir değerdi. Büyük hizmetler vermiş, müstesna bir insan. Boşluğunu doldurmak çok zor olacak. Bir evladımı kaybetmiş kadar üzgünüm." Koşar’ı 25 gün önce torunlarının sünnetine davet ettiğini hatırlatan Matraş, "Saçları dökülmüş, bir anda yaşlanmış görünce çok üzüldüm. Gizli saklı yürütmüş bütün mücadelesini. Ne olduysa bir ayda oldu" dedi.
KAZAN’DAN GELEN DEDE: Turgut Koşar’ın dedesi Aladdin Bey, 1897-1899 Rus-Türk Savaşı’nda Kazan’dan ayrılıp, Türkiye’ye yerleşti. Aile ustalığını devam ettiren Aladdin Bey, oğlu Fettah Koşar’ı küçük bir çocukken yanına çırak olarak aldı. Babasını 15 yaşında kaybeden Fettah Koşar, Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği tüm yoksulluğa zaman ata mesleğini bırakmadı. Fettah Koşar’ın oğulları Alaattin, Turgut ve Doğan Turgay Koşar da dede mesleğini devam ettirdiler.
ÇİN MALIYLA SAVAŞTI: Türk derisini dünyada markalaştırmak için, iç tüketimin artırılmasına inanan Koşar, Deri Tanıtım Grubu’ndaki faaliyetlerin öncelikle Türkiye içinden başlamasından yanaydı. Kalitesiz Çin mallarının Türk malı gibi satılmasına karşı da büyük mücadele veren Koşar, Türkiye’de üretimin zorlaştığını, ekmeğin artık aslanın midesinde olduğunu sık sık dile getiriyordu.
4 YIL MÜCADELE: İlk kez dört yıl önce kan kanserinin nadir görülen türlerinden birine yakalanan Turgut Koşar, 8 ay öncesine kadar önemli bir sorun yaşamadan hayatını sürdürdü. Sekiz ay önce hastalığın ilerlemesiyle Koşar, çok yakınları dışında kimseye söylemediği mücadelesini hızlandırdı. Hem iş hem de özel yaşamında önemli bir yere sahip olan, can dostu Hakkı Matraş bile Koşar’ın hastalığını 25 gün önce öğrendi.
SİVİL TOPLUM LİDERİ: Sivil toplum kuruluşlarının önemine inanan Turgut Koşar, Deri Sanayicileri Derneği Başkanı, TOBB Deri ve Deri Ürünleri Meclis Başkanı, Türkiye Deri İşveren Sendikası Başkan Vekili, Türkiye Deri Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olarak sektörün sorunlarına eğiliyordu. 15 yıl İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı, İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçılar Birliği Başkanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekilliği görevlerinde de bulunmuştu.
SİYASETÇİ OLMADI: Turgut Koşar’ın yakın dostlarından Derimod’un sahibi Ümit Zaim, "Türk deri sektörüne çok önemli hizmetler vermiş bir duayeni kaybettik. Yokluğu her zaman hissedilecek. Türk derisinin bir dünya markası olmasında çok emeği var" dedi. Zaim, sivil toplum kuruluşları içerisinde önemli görevler alan Koşar’ın, sürekli siyasi partilerden teklif almasına rağmen, politikayı tercih etmediğini, sektöre hizmeti seçtiğini söyledi.
MÜSTESNA BİR İNSAN: Turgut Koşar’ı "can dostum" diye tanımlayan Matraş Deri’nin sahibi Hakkı Matraş ise şunları söyledi: "Turgut Koşar ve ben hayatımız boyunca elimizde bayrak sektörü temsil ettik. Turgut hem sektör hem Türkiye için çok önemli bir değerdi. Büyük hizmetler vermiş, müstesna bir insan. Boşluğunu doldurmak çok zor olacak. Bir evladımı kaybetmiş kadar üzgünüm." Koşar’ı 25 gün önce torunlarının sünnetine davet ettiğini hatırlatan Matraş, "Saçları dökülmüş, bir anda yaşlanmış görünce çok üzüldüm. Gizli saklı yürütmüş bütün mücadelesini. Ne olduysa bir ayda oldu" dedi.
KAZAN’DAN GELEN DEDE: Turgut Koşar’ın dedesi Aladdin Bey, 1897-1899 Rus-Türk Savaşı’nda Kazan’dan ayrılıp, Türkiye’ye yerleşti. Aile ustalığını devam ettiren Aladdin Bey, oğlu Fettah Koşar’ı küçük bir çocukken yanına çırak olarak aldı. Babasını 15 yaşında kaybeden Fettah Koşar, Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği tüm yoksulluğa zaman ata mesleğini bırakmadı. Fettah Koşar’ın oğulları Alaattin, Turgut ve Doğan Turgay Koşar da dede mesleğini devam ettirdiler.
ÇİN MALIYLA SAVAŞTI: Türk derisini dünyada markalaştırmak için, iç tüketimin artırılmasına inanan Koşar, Deri Tanıtım Grubu’ndaki faaliyetlerin öncelikle Türkiye içinden başlamasından yanaydı. Kalitesiz Çin mallarının Türk malı gibi satılmasına karşı da büyük mücadele veren Koşar, Türkiye’de üretimin zorlaştığını, ekmeğin artık aslanın midesinde olduğunu sık sık dile getiriyordu.