Barış AKPOLAT
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2011 00:00
Telefonu inanılmaz sıcak bir ses açıyor. Evde olduğu belli. Bir yandan kaşık sesleri geliyor. Hatta büyük ihtimalle mutfakta yemek yapıyor ama emin değilim. Sorularımı sakin sakin cevaplarken bir yandan delicesine havlayan köpeklerini sakinleştirmeye çalışıyor. Bu kadın Türk izleyicisini çok seven, cazın efsane seslerinden Dianne Reeves.
Albümlerindeki gibi mikser çıkışlı, müthiş derinden gelen kadife bir sesle konuşan Dianne Reeves, yaşayan en büyük caz vokalistlerinden. Eğlenceli bir tonda açıyor telefonu. Halimi hatrımı sorarken vurguları aileden biriyle konuşuyormuş gibi. Amerika’nın Denver şehrinde yaşayan Reeves hem soruyor hem de anlatıyor: “Burada hava gerçekten çok kötü. İstanbul’da güzel mi? Oradaki konserlerimde çok memnun ayrılmıştım. Türk caz dinleyicisini kaliteli. Bu seferki de çok güzel olur umarım.”
Köpeklerinin sürekli havlaması yüzünden telefonu birkaç kere tezgaha bırakması gerekiyor. Onları susturmazsa röportajı gerçekleştirmenin mümkünatı yok çünkü gürültü tahammül edilir gibi değil. Köpeklerinin neden delirdiğini merak ediyorum. Reeves telefonu tekrar kapınca: “Şu an inanılmaz bir kar fırtınası var. Yer yerinden oynuyor. Onlar da rüzgarın sesinden çok tedirgin oldular, susturmak çok zor” diyor.
MÜZİĞİN İÇİNE DOĞDUM FITZGERALD’DAN İLHAM ALDIM
Ünlü cazcıyı tanıyanlar, onun şarkı söylemeye ne kadar genç başladığını bilir. Neredeyse 11’inde şarkıcı olmaya karar verdi. Reeves gülerek anlatıyor: “Konuşmakla şarkı söylemeye aynı zamanda başlamışım. Fakat şarkıcı olmaya 10 yaşlarımda karar verdim. Amcam (Charles Burrell), Denver Senfoni Orkestrası’nda kontrbas çalıyordu. İşin güzel tarafı, hayranı olduğum Ella Fitzgerald ve Billie Holiday gibi isimler de o orkestrada şarkı söylemişti.”
Reeves uzun süre kendini geliştirerek vokal tekniklerini parlattı. 16 yaşında Denver’daki George Washington Koleji’nin orkestrasına solist olarak girdi: “Aynı dönemde bir kulüpte söylüyordum. Bende çok büyük etkisi olan Sarah Vaughan’la tanışma fırsatı buldum. Sahneyi paylaşmak inanılmazdı” diyen Reeves kendini çok şanslı buluyor.
BİLETLERİ BİTTİ BİLE
Dianne Reeves, ‘En İyi Caz Vokal Performansı’ dalında dört Grammy ödüllü bir şarkıcı. Bu ödüle üst üste üç kez layık görülmüş tek sanatçı. 1987’de ünlü caz plak firması Blue Note’un Sony’ye geçmesiyle birlikte imzalanan ilk anlaşma da Reeves’e ait. Türkiye’ye daha önce pek çok kez gelen Reeves’in 5 Mayıs’ta İş Sanat’ta vereceği konserin biletleri çoktan bitti.
SÜREKLİ FUCK YOU’YU SÖYLÜYORUM
Çocukluğundan itibaren klasik cazla yoğrulan, etrafındaki herkesin müzisyen olduğu bir sanatçı o. Köklerine bağlı olsa da başka türlere de önem veriyor: “Cazla büyüsem de funk, soul ve latin müziklerini de çok severim. Her türlü müziği dinlerim. Latin müzikleriyle Los Angeles’te tanıştım. En büyük isimlerinden Sergio Mendes’le turneye de çıkmıştım,” diyen Reeves, bossa nova ve samba gibi türlerle de içli dışlı yaşıyor, doğaçlamalarında bunlara yer veriyor:
Pek çok müzik tarzıyla ilgileniyorsunuz. Peki şu sıralar özellikle kulak kabarttığınız kimler var?
- Dinlemekten en keyif aldığım adam Cee-Lo Green.
Gerçekten mi? En sevdiğiniz de o malum şarkı olabilir mi acaba?
- Evet, doğru tahmin! Fuck You (S***ir Git) dilime fena dolandı.
Çok şaşırdım. Ne yalan söyleyeyim, sadece ismi yüzünden bile bu şarkıyı seveceğiniz aklımın ucundan geçmezdi.
- Ama ben kendimi sürekli nakaratı söylerken buluyorum. Cee-Lo son zamanların en mühim adamlardan biri. Ayrıca çok da eğlenceli.