Güncelleme Tarihi:
Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil geçen hafta ikinci uluslararası petrol ve doğalgaz konferansına ev sahipliği yaptı. Evet, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Irak Başbakanı Maliki’nin siyasi şovu nedeniyle katılamadığı o konferanstan bahsediyorum. Bizim bakan katılamadı ama dünyanın enerji devlerinin üst düzey yöneticileri, konferans vesilesiyle Irak’ın halihazırda en güvenli yeri olmayı sürdüren Kürt Bölgesi’ne akın etmişti. Erbil’in ilk beş yıldızlı uluslararası otel zinciri Rotana’da konferansın açılışı için düzenlenen gala yemeği, Ortadoğu’nun petrolüne, gazına gözünü dikenlerin sosyo-kültürel röntgenini çekmek açısından son derece faydalıydı. Ancak benim açımdan daha enteresan olan, Iraklı Kürtlerde ışık hızıyla devam eden değişimlerin, organizasyonun detaylarına yansımalarıydı.
DEVE ETİ DEĞİL ABERDEEN ANGUSU
Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin Başbakanı Neçirvan Barzani’nin himayesinde düzenlenen yemeğe Pakistanlı işadamı Murtaza Lakhani sponsor olmuştu. Salondaki ışıklandırmadan masaların dizilişine, trilyonlarca dolarla oynayan petrolcüleri Kalp Yetmezliği Vakfı’na üç-beş kuruş bağış yapmaya davet eden sosyal sorumluluk projesinin tanıtımına kadar her şey sanki ABD’de bir balodaymışsınız hissi veriyordu. Önünde uzun kuyruklar oluşan açık büfede dana bacağını “deve eti bu” diye servis eden Asyalı garsona denk gelmediyseniz tabii eğer! Deve eti tevatürü çoğu Amerikalı bazı konuklarda, ciddi bir dalgalanma yarattı ama yine de ambiyansı bozmaya yetmedi. Sonradan Lakhani’nin kendisinden dinlediğime göre, davette servis edilen Aberdeen anguslarını ve yine İskoçya’dan getirilen somon balığını kendisi seçmişti.
BARZANİ’NİN HASSASİYETİ
Davetlilere ikram edilen şarapsa bölgenin favorisi Bekaa Vadisi üzümünden yapılan Lübnan şaraplarıydı. Neçirvan Barzani’nin üst düzey konukları yanına alarak oturduğu faça masada da şarap servisi yapıldı. Ancak Neçirvan Barzani içmemeyi tercih etti. Oysa Kürdistan Bölgesi Başbakanı’nın şaraba çok düşkün olduğununu yakın dostlarından dinlemiştim. Özel bir kavı olduğunu, favorisinin de Chateau Margaux 1982 olduğunu anlatmışlardı. Ancak belli ki Neçirvan Barzani kendi özel ortamları dışında kamuya açık davetlerde alkol kullanırken görüntülenmek istemiyor. Aslında bu, laik bir toplumsal düzen hedefi gözeten Iraklı Kürt yöneticilerin, toplumun çoğunluğunu oluşturan muhafazakar kesimlerde şok etkisi yaratmamaya yönelik dikkatli çizgisinin bir tezahürü. Hatırlatmakta fayda var: Erbil’de oteller ve Hırıstiyan mahallesi Ain-kawa’daki lokantalar dışında, mekanlarda içki servisi bulamazsınız.
SAHNEDEKİ CAZCI AFET
Neçirvan Barzani şarap içmedi ama kendi masasının tam önündeki sahnede vücudunu saran mavi pullu tuvaleti içinde saksafon çalan Ukraynalı afete bir itirazı yoktu belli ki. Tek başına davetlilere müzik ziyafeti çeken genç müzisyen, üç saate yakın sahnede kaldı. Kulaklarımız onda, ‘nereden nereye’ sohbeti yaptığımız bir işadamı, daha birkaç sene öncesine kadar Iraklı Kürtlerin bu tür davetlerde sahneye çıkacak kadınların etek boylarına bile karıştığını anlatıyordu.
Retro iş bağlama usüllerine devam
Gala yemeğinin ardından davetlilerin bir kısmı kendisini otel lobilerine, bir kısmı da işadamlarının villalarında düzenlenen özel partilere attı. Eskiden Erbil’de siyaset de, ticaret de ‘çakma Sheraton’ diye anılan emektar Erbil International’ın lobisinde bağlanırdı. 2010’da Rotana’nın, bu yılın Mayıs’ında da Divan’ın şehre gelmesinin ardından bu iki otelin barları bölgenin en kritik anlaşmalarının bağlandığı mekanlar haline gelmiş. Erbil Divan’ın sahibi Sarp Divanlıgil, “Lobide ve barda her masaya yüzde 5 komisyon yazsam ihya olmuştuk” derken gülüyor. Herkesin girip çıktığı lobilerin dışında bir de kapalı salonlar var. Divan’daki o kapalı salonlarda yaz aylarında Suriye Ulusal Koalisyonu’nun hararetli toplantılar yaptığına tanık olmuştum. Başbakan Neçirvan Barzani de bazen önceden haber vermeden pat diye gelir, bazı özel toplantılarını orada yaparmış.