Güncelleme Tarihi:
İŞTE O SANSÜRLENEN SAHNELER WEB TV
Milliyet Gazetesi Televizyon yazarı Sina Koloğlu ve Sabah Gazetesi Yazarı Yüksel Aytuğ, yapılan sansürü onaylamadıklarını açıkladı.
Yüksel Aytuğ (Sabah Gazetesi): Dizilerin, programların ya da filmlerin başındaki koruma amblemlerinin, uyarı işaretlerinin yeterli olabileceğini düşünüyorum. Kavşakta trafik lambaları var bir de oraya ağzında düdükle trafik polisi yerleştiriyorsunuz, bu durumu ona benzetiyorum. Işıklara uyulsa, trafik kurallarına uyulsa aslında orada trafik polisine ihtiyaç duyulmaz. Ne yazık ki polisiye önlemlere başvurulmak zorunda kalınıyor bu da beni bir televizyon yazarı olarak üzüyor. Yasakçı bir zihniyetin ürünü. Giderek her şeyi tam ortasından doğrayarak sansürlemeye başladılar. Bir yandan modernleşme, demokratikleşmeye, özgürleşmeden bahsediyoruz bir taraftan da bazı “Kraldan çok Kralcı” anlayışlar nedeniyle günlük hayatın çok sıradan bölümlerini bile paravanlarla çevrelemeye çalışıyoruz. Olumlu bir tavır olarak görmüyorum bunu. Televizyon yayınları içerisinde mutlaka özellikle çocukların zihinsel ve bedensel gelişimine zararlı olacak yayınlar bulunmaktadır ama bunların ıslahının yakayı mozaiklemekle gerçekleştirileceğini düşünmüyorum. 70’lerdeki genel giyim kuşam ile bugün sokaklardaki giyim kuşam ve alışkanlıklar arasında bir fark var. Sanki o zaman insanlar birbirinin ne giydiğine daha az karışıyorlarmış. Biz sokağımızda etek boylarıyla ilgilenmezdik, ya da başörtü takıp takmadığıyla ilgilenmezlerdi. Hatta bununla ilgilenmeyi, birinin etnik kökenini araştırmayı ayıp sayardık. Ama ne yazık ki Türkiye bu aralar son derece fuzuli olan bu ayrıntıların peşinde geleceğini karartmaya başladı. Bu da çok acı bir durum. “Kendi kendine oluşan standartlara karşıyım”
Sina Koloğlu (Milliyet): Sadece TV 8’e değil genel olarak baktığınızda artık bu buzlama işi garip bir hal aldı. Bunu aslında RTÜK’e sormak lazım, bunun kıstasları nedir? Diye. Bir kısmını gizli reklam diyorlar, bir kısmında tütün ürünleri malum, bir kısmında dizileri çekerken reklama denk geliyor, görmedik buzlayalım diyor, bir kısmı acaba dekoltesi görünüyor buzlayalım diyor. Herkesin kafasına göre bir buzlama standardı oluştu. Zaten böyle bir standardın oluşması bana ters geliyor. Yoksa Turist Ömer’in yanındaki hanımın buzlanması ya da başka bir kanalda başka bir örneğin oluşması tek tek eleştirilebilecek bir durum değil. Genel olarak 2000’lerin ortalarından itibaren başlayan buzlanma standardı. Ben kendi kendine oluşan bu standarda karşıyım yoksa bacağı buzlamış, öteki öbürünü buzlamış diye bir standart oluşturulamaz. Bir korkunun , “Ya bir şey denirse” nin sonucu olarak oluşmuş şeyler. Üç- dört sene önce böyle şeyler yoktu. Dört sene önce o film buzlanmadan yayınlandığında çocukların ahlakı mı bozuldu? 2005’ten itibaren daha yoğunlaşan bir bakış açıcıyla ilgili. Televizyona hükümetin bakışı sonucu oluşmuş bir buzlanma standardı getirdi televizyonlar kendi kendilerine. Hangi gerekçeyle olursa olsun böyle bir bakışın televizyonlara empoze edilmesi ya da onların bunu bu şekilde algılanmasının yanlış ve gereksiz olduğunu bir yandan da çok vahim olduğunu söylemek istiyorum.