</B>Merve YENAL<B>
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2002 13:49
Türkiye´de 90´lı yılların başından bu yana uygulanan ´tüp bebek´ yöntemi biyologlar için yeni bir iş alanı yaratıyor. Yardımcı üreme teknikleri merkezi Ferti-jin´de görev yapan Biyolog Şafak Tavukçuoğlu, sperm ve yumurtanın hazırlanmasından embriyonun ana rahmine yerleştirilmesine kadar birçok kritik noktada biyologlara görev düştüğünü söylüyor
Infertilite yani kısırlık Türkiye´de çok sık rastlanan bir durum. Her 10 kişiden ikisi çeşitli nedenlerden dolayı bu durumla karşı karşıya kalıyor. Ancak 1990´lı yılların başında mikroenjeksiyon yönteminin Türkiye´ye gelmesiyle birlikte kısırlık artık çiftlerin ´kabusu´ olmaktan çıktı. Halk dilinde ´tüp bebek´ adı verilen bu yöntemle çiftler çocuk sahibi olma fırsatını yakalıyor.
Kısa zamanda birçok çift için umut kaynağı olan tüp bebek yöntemi bir diğer taraftan da Türkiye´de yeni iş kollarının gelişmesine katkıda bulunuyor. Bu yöntemin uygulanmasında özellikle biyologlara çok iş düşüyor. Önceleri biyoloji öğretmeni ya da tıbbi mümessil olarak çalışabilen biyologlar tüp bebek merkezlerinde ´embriyolog´ olarak önemli bir rol üstlenmeye başladılar.
Şafak Tavukçuoğlu, Ferti-jin adlı yardımcı üreme teknikleri merkezinde çalışan genç bir embriyolog. Ankara Üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun. 1993´ten bu yana tüp bebek uygulamalarıyla uğraşıyor. Bugüne kadar birçok tüp bebek laboratuvarında çalışmış. Son üç yıldan bu yana Ferti-jin bünyesindeki tüp bebek merkezinde görev yapıyor.
Tavukçuoğlu´na göre tüp bebek yöntemi Türkiye´ye ilk geldiğinde biyologlardan bu alana karşı pek fazla ilgi olmamış. Tıbbi mümessillik ya da öğretmenlik gibi ´alıştıkları ve bildikleri´ meslekleri tercih etmişler. Zaman geçtikçe tüp bebek laboratuvarları hastanelerin bünyesinde yer almaya başlamış. Sayıları hızla artmış.
Böylece biyologların ilgisi yavaş yavaş bu alana kaymaya başlamış. Bu yöntemin her aşamasında laboratuvar çalışmasına ihtiyaç duyulduğunu ve kendilerine önemli görevler düştüğünü söylüyor:
``İşin her basamağında çalışıyoruz. Çünkü eğitimimizi bunun üzerine alıyoruz. Ancak mikroenjeksiyon yapabilmek için biyoloji mezunu olmanın dışında bir takım sertifikasyonlara sahip olmak gerekiyor. Bunlar gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında verilen en az altı aylık kurslarla sağlanıyor.``
Bu sertifikayı alan biyologlar tüp bebek laboratuvarlarında embriyolog olarak görev yapmaya hak kazanıyor. Bir embriyolog laboratuvar ortamında spermlerin ve yumurtaların hazırlanması ve mikroenjeksiyon işleminin yapılması gibi adımlarda görev yapıyor. Oluşan embriyoların anne rahmine transferini yapma işleminde de hekimle birlikte görev yapıyor. Bunun yanı sıra gerek çiftlere gerekse embriyo üzerinde çeşitli testleri yapmak da embriyoloğun görevleri arasında yer alıyor.
Bir tüp bebek merkezinde çalışmak maddi açıdan tatmin edici fakat temposu yoğun bir iş. Tavukçuoğlu, hafta sonları da dahil olmak üzere çoğu zaman bazen gece geç saatlere kadar çalıştıklarını söylüyor:
``Bu iş dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Ancak maddi yönünün yanı sıra manevi tatmini de yüksek. İnsanlara para ile elde edemeyecekleri bir ´hediye´ sunuyoruz. Çocuk sahibi olduklarında gözlerindeki mutluluk bize bütün yorgunluğu unutturuyor.``
Taşdemir´lerin mirasıFerti-jin geçtiğimiz eylülde bir
trafik kazasında yaşamlarını yitiren doktorlar Işık ve Murat Taşdemir tarafından 1995´te kurulmuş. Murat Taşdemir Türkiye´nin tanınmış Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarından biriydi. Yaptığı çalışmalarla Avrupa Üreme Sağlığı Cemiyeti tarafından dünyada gelecek vaad eden 10 bilim insanından biri olarak gösteriliyordu. Eşi Işık Taşdemir ise mikro biyoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanıydı. Çiftin vefatından sonra Murat Taşdemir´in tüp bebek uzmanı ablası Seval Taşdemir görev yaptığı Zeynep Kamil Hastanesi´nden istifa ederek Ferti-jin´de çalışmaya başladı. Etiler´de bulunan merkezde şu an toplam 12 kişilik bir ekip görev yapıyor. Merkez, kadın sağlığını ilgilendiren hastalıkların tetkik ve tedavisinin yanı sıra, kısırlık ve tüp bebek üzerine hizmet veriyor. Taşdemir kendilerine Türkiye´nin her yanından, özellikle de büyük şehirlerden hastaların geldiğini söylüyor.