İSTANBUL (AA) - Kenan Irtak
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2012 12:29
2001 yılında geçirdiği beyin ameliyatı sonrasında geçirdiği felç nedeniyle konuşamayan eski TRT spikeri Tuna Huş, Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri televizyondan takip ederken, hafta sonlarını ise maçlara ayırıyor.
Türkiye onu, TRT'nin siyah-beyaz yayın yaptığı dönemlerde tanıdı. TRT spikeri Tuna Huş'un hayatı geçirdiği beyin kanamasıyla bir anda değişti. Hayatını konuşmaktan kazanan bir insanın başına gelebilecek en kötü olaylardan birini yaşayan Huş, Üsküdar'daki evinin kapısını Anadolu Ajansı muhabirine açtı.
Tuna Huş'un söylemek istediklerini, ailece yaşadıkları sıkıntıları eşi Berrin Huş anlattı.
Eşinin, by-pass ameliyatı olduktan bir buçuk yıl sonra beyne giden ana damarda pıhtı atması sonucu 2001 yılında felç geçirdiğini belirten Huş, eşinin vaktini çoğu zaman televizyon izleyerek geçirdiğini söyledi.
“Dünyada ne var ne yok, her şeyden haberdar. Ben televizyonu çok sık takip etmediğim için gelişmeleri bana o aktarıyor. Sporu takip ediyor. Her tür sporu büyük bir merakla izliyor” diyen Huş, kocasının eski arkadaşlarını izlerken farklı bir tavır takındığını belirtti. Huş, “Onları daha keyifle izliyor, ekranda öğrencilerini görünce çok mutlu oluyor. Ancak yanlış yaptıklarında suratı asılıyor. Önceleri Türkçe'nin yanlış kullanılmasını kafaya takmıştı. Herkesi uyarma ihtiyacı hissediyordu. Ama artık vazgeçti. Ama hangisine söylesin, kızsın” dedi.
“Okuması yazması olsaydı şu ana kadar 4-5 kitap yazmıştı”
Eşinin, hastalıktan sonra konuşma, okuma ve yazma yeteneğini kaybettiğini, yeni bir ortama girdikten yarım saat sonra vücut diliyle kendini ifade ettiğini belirten Berrin Huş, “Ben onu rahatlıkla anlıyorum. Sürekli beraberiz. Ben onun kaşından gözünden ne demek istediğini anlıyorum. Okuması yazması olsaydı şu ana kadar 4-5 kitap yazmıştı. İhtiyaçlarını, yemesini içmesini kendisi karşılıyor. Sağ elini kullanamıyor. Ama bastonla yürüyebiliyor. Bazen dışarı çıkıyor” şeklinde konuştu.
Tedavi masraflarının çok yüksek olması nedeniyle bir dönem maddi sıkıntı yaşadıklarını, ancak şu anda durumlarının daha iyi olduğunu vurgulayan Huş, “İnsan bu tür durumlara hazırlıklı yakalanmıyor maalesef. Biz de hazırlıksız yakalandık. Çok sıkıntı çektik. 1 aylık, 2 aylık, 1 senelik durum değil. Tedavi döneminde ciddi manada sıkıntı çektim. Ama sağ olsunlar, dönem dönem bizi unutmayan insanlar oldu. Borcumuz harcımız yok. Emekli aylığımızla geçiniyoruz” ifadelerini kullandı.
Felç tedavisinin devam etmediğini belirten Huş, şöyle devam etti.
“Devam edecek bir tedavisi yok. Tedavisi 3 yıl boyunca sürdü. Gerek konuşma, gerek fizik tedavisi olarak yapılacak her şey yapıldı. Olabileceği en iyi duruma geldik. Zaten artık kendisi de sıkıldı. Sürükleseniz de gelmez. Beyin hücreleri öldüğü için Tuna'nın eski haline dönmeyeceğini, konuşamayacağını biliyoruz. Amacımız onu en kaliteli ve en rahat nasıl yaşayabilirse o duruma getirmek. Bu şartlarda elimizden gelenin iyisini yaptık. Konuşma derslerini de bıraktı. Sıkıldı. Bir şey gösteriyorsunuz, onu biliyor ancak söyleyemeyince daha çok sinirleniyor. Bu biraz geri tepti. Ama bazen çok güzel konuştuğu da oluyor.”
Tuna Huş'un ilk evliliğinden 2 oğlunun bulunduğunu ifade eden Berrin Huş, “Kanada'da yaşayan Ali babasının ziyaretine bir ay önce geldi. Babası hastalandıktan sonra hiç görmemişti. İlk karşılaşmaları çok güzeldi. İkisi de çok mutlu oldu. Güzel bir gün geçirdik, dışarı çıktık. Babasına
yemek ısmarladı. Babasını çok özlemişti” dedi.
Maç olduğunda dışarı çıkmıyor
Tuna Huş'un düzenli bir hayatı sevdiğini vurgulayan Berrin Huş, “Erken kalkar. Kahvaltıdan sonra ilaçlarını alır. Ondan sonra kahvesini içer. Saat birden sonra mutlaka 1-2 saat uyur. Ardından akşam yemeği yer ve televizyon izler. Maç olduğu zaman Tuna'yı dışarı çıkarmak mümkün değil. Onun için hafta sonu içerdeyiz” dedi.
Eşinin yanı sıra yan dairede 80 yaşındaki şeker hastası annesiyle de ilgilendiğini anlatan Huş, iki hastadan arta kalan zamanlarda haftada iki gün çeşitli kurslara gittiğini belirtti.
Hastalığı nedeniyle mikrofonlara veda etmek zorunda kalan Huş, AA mikrofonuna iyi olduğunu ve
Galatasaray'ı desteklediğini söylemeye çalıştı. Evin kedisi Efe ile vakit geçiren ünlü spikerin neşesi, eşi ile eski fotoğraflarına bakarken hüzne dönüştü.