Güncelleme Tarihi:
Tanga giymek için zayıflamadım
Dört yıl aradan sonra Cennetteyim adlı ikinci albümüyle müzik dünyasına dönen Simin Mater, dört ayda verdiği 30 kiloyla görenleri hayrete düşürüyor. Tecrübe artmış, kilolar verilmiş... Değişmeyen tek şey Mater’in fikirleri: "Bu çarkın içine girmeden, hatta tanga giymeden de müzik yapılır."
Müzik hayatınız nasıl başladı?
- Ben bu ruhla doğdum. 3 yaşından itibaren müzik enstrümanlarına büyük bir ilgi duymaya başladım. 5 yaşındayken babamdan istediğim ilk oyuncak gitar olmuş. İlkokuldan beri en büyük idealim şarkıcı olmaktı. Hatta o zamandan beri beni tanıyan arkadaşlarım; "Sana inanamıyoruz. Helal olsun" diyorlar bana.
n Gerçek gitara ne zaman kavuştunuz?
- Çok maymun iştahlı bir çocuk olduğum için 11 yaşıma kadar gerçek gitar aldıramadım aileme. Oyuncaklarla idare ettik. Belki de inanmadılar bana, bilmiyorum. Neyse ki anneannemi kandırarak ilk gitarımı aldırdım. Liseyi bitirdiğim zaman annem; "Müziğe merakını ve vazgeçemeyeceğini biliyoruz artık. Lütfen üniversitede başka bir branş oku. İkinci bir altın bileziğin olsun kolunda" dedi ve annemi dinleyip turizm işletme okudum. Ama sonra dayanamayıp Hacettepe Devlet Konservatuvarı Yarı Zamanlı Şan Eğitimi’nin sınavlarına girdim, kazandım. Sonra okuduğum iki okulu da bitirdim.
n Okul biter bitmez albüm çıkarma kararı mı verdiniz?
- Lise 1’deyken çok yakın ahbabımız vesilesiyle Şehrazat’la tanıştım. Sesimi, bestelerimi dinledi; "Hemen bir albüm yapıyoruz" dedi. İşte o sırada annem devreye girdi ve; "Ne albümü, onun daha okulu bitmedi" dedi. Üniversitede okurken yeniden gittik Şehrazat’a. Artık sesim iyice oturmuştu. Beni ağlayarak dinledi, çok etkilendi çünkü. "Seni Ömer Karacan’la tanıştırmalıyım" dedi ve o hafta içinde tanıştırdı. O gün bugündür birlikte çalışıyoruz. Okul bitti ve 2002’de ilk albümüm çıktı. Dört sene aradan sonra ikinci albümüm "Cennetteyim" çıktı.
DİŞİ BİR ELVİS PRESLEY’DİM
n İlk albümünüz piyasaya çıkmadan önce kilo vermeye çalışmış mıydınız?
- Çalışmadım. Hayatım boyunca en şişmanken bile 55 kiloydum. Ama Ankara’dan İstanbul’a taşınınca, yemek yapmayı bilmediğim için hep hazır şeyler yedim. Bir baktım ipin ucu kaçmış! Bir de ben dik kafalıyım biraz. Ailem, çevremdekiler beni kilomla ilgili uyardıkça, "Herkes beni böyle sevsin, kabul etsin" diye azimle daha çok yedim. Dişi bir Elvis Presley’dim! İkinci albümün çıkmasına yakın şöyle düşündüm; "Herkes bu albüm için deli gibi çalışıyor, emek harcıyor. Ben de kilo vermeliyim. Aynalara baktığımda kendimi iyi hissetmeliyim" dedim. Sonra çevremdekiler; "Sen artık kilolu bir insansın. Kendini böyle kabul ettin ve ettirdin" deyince ben onlara inat dört ayda 30 kg. verdim.
n "Sesim güzel, beni böyle kabul etsinler" diyebilirdiniz ama bu işte görsellik ağır mı basıyor?
- Görsellik çok önemli. Zayıfladım mı? Evet zayıfladım. Açık giyinecek miyim, tanga giyip poz verecek miyim? Hayır! Görsellikten kastım; ekrana çıktığım zaman taşıyabileceğim bir güzelliğin olması. Bir de sağlık açısından büyük bir risk. Diyaframınız kapanıyor aşırı kilodan, şarkı söyleyemiyorsunuz. 46 bedenden 38 bedene indim.
n İlk albümden bugüne hayat neler öğretti size?
- Çok zor zamanlar geçirdim. Ağır kazıklar yedim! Çünkü bu camiada insanların yüzünüze gülüp arkanızı döndüğünüz anda sırtınızdan hançerlediğini gördüm. Çok hassas bir insanım. Bir dönem kendi içimde dibe doğru gitmeye başladım. İnsanlara ve aşka olan inancımı yitirdim.
n Ne gibi yanlışlıklardı bunlar?
- Kendimi çok fazla ve gereksiz yere hırpaladım. "Ne yapıyorsun sen Simin" dedim kendi kendime; "Dibe vurdun ama bu dibin bir de zıplama noktası var" deyip kendime geldim. Şu an çok iyiyim. Bakış açım değişti.
n Kolay mıdır insanın hiç ödün vermeden namusuyla iş yapabilmesi?
- Hiç kolay değil. Ya çarkın içinde olacaksınız ya da çarktan çıkacaksınız! Ben o çarka hiç girmeden iyi bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Kimse de benim için; "Görüntüsüne aldanma aslında çok kötüdür, ikiyüzlüdür, yalancıdır" diyemez. Net bir insanım. Seversem severim, sevmezsem sevmem. n Pınar Yılmazerler
UTANDIRAN ANLAR
Kendi sesimden utandım!
Albüm tanıtımım için Uçankuş programıyla röportaj yapıyorduk. Sadece görüntü alabilmek için çekim yapmaya başladılar. Ses kaydı yoktu. Kameramanlar; "Rahat çekemedik" diye iyice yaklaştılar. Benim de kulağımda kulaklık ve yüksek müzik, kendi sesimi duymam mümkün değil. Neyse bir akşam evde oturuyoruz. Tüm kanallarda albüm haberim çıkıyorduUçankuş’u açtık. Baktım ekranda benim görüntüm ve tuhaf bir ses! Şok oldum. Kulaklarımı kapadım utancımdan.
AJANDA
31 TEMMUZ
Ünlü rock grubu Bulutsuzluk Özlemi, Açıkhava’da hayranlarıyla buluşuyor. Şebnem Ferah, Mor ve Ötesi, Duman, Zuhal Olcay ve Aylin Aslım bu gecede Bulutsuzluk Özlemi’ne eşlik edecek.
3 AĞUSTOS
MFÖ Efes Yaz Turnesi son sürat devam ediyor. Grup, Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda...