ANKA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2008 12:31
Tüketicileri margarin kullanımı konusunda bilinçlendirme hedefiyle kampanya başlatan Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği’nin (MÜMSAD) Başkanı Metin Yurdagül, “Türkiye’de margarinin yüzde 92’sini üreten derneğimiz üyeleri tümüyle margarin ürünlerinde transyağ kullanımını yüzde 1’in altına indirdi. Böylece AB standartlarına kıyasla çok daha düşük bir orana ulaştık. Tüketiciler margarine güvensinler ve kullanmakta tereddüt etmesinler” dedi.
Yurdagül, "Transyağ sorununu çözdüğümüze göre artık tüketiciye margarin konusunda yağ çekmekten de büyük mutluluk duyarız” ifadesini kullandı.
Yurdagül, gıda sanayinin yanı sıra pasta ve bisküvi üreticilerinin de büyük oranda margarin alımlarını sektörün yüzde 92’sini temsil eden MÜMSAD üyesi kuruluşlardan temin ettiklerini hatırlatarak, “Artık sadece kahvaltılık margarinde değil, MÜMSAD üyesi kuruluşların ürettiği margarinin kullanıldığı tüm gıda ürünlerinde de tüketiciler transyağ sorununu ve riskini yaşamayacaklar. Çünkü o ürünlerde de transyağ oranı yüzde 1’in altına indiği için ürünlerde transyağ yoktur logosunu göreceklerdir. 42 yıllık meslek hayatımın en büyük mutluluğu, başta kardiyologlar ve diyetisyenler olmak üzere sektörün margarinde en büyük sorun olarak gördüğü transyağ riskinin ortadan kalkmış olmasıdır” diye konuştu.
HAKSIZ İTHAMLARA KARŞI SESSİZLİĞİMİZİ BOZDUK
MÜMSAD Başkanı Yurdagül, tanıtım kampanyasını, “Margarine karşı haksız ithamlar yapılıyordu ve buna cevap vermeye ve sessizliğimizi bozmaya karar verdik” sözleriyle değerlendirdi. Yurdagül, şunları söyledi:
“Kampanyamız çok başarılı gitti diye düşünüyoruz. Bu kampanya ile öncelikle margarin satışlarını arttırmak gibi ticari bir gayeyi gütmedik. Her reklamın ardında ticari bir amaç mutlaka vardır,ancak bunu biz daha çok sosyal sorumluluk gibi düşündük. Çünkü margarinle ilgili birçok şey yanlış ya da eksik biliniyordu. Toplumu ve ilgili tüm kesimleri bilinçlendirme çalışmalarımız aynı hızda devam edecek.”
KAMPANYANIN ETKİSİ ARAŞTIRMAYLA ÖLÇÜLECEK
Kampanyanın yarattığı algıyı ölçmek ve margarin bilincinin gelişim seyrini değerlendirmek üzere Haziran da bir araştırma gerçekleştireceklerini kaydeden Yurdagül, “Türkiye’yi ve tüketicileri margarin hakkında tümüyle bilgilendirme amaçlı bir kampanya yaptık ve margarin konusunda doğru bilinmesi gereken 7 temel gerçeği açıklamaya çalıştık. Bu gerçeklerin başında margarinin bitkisel yağlardan üretildiği bilgisi geliyor. Diğer gerçekler de bitkisel kaynaklı olduğu için kolesterol içermemesi, doymuş yağ oranı düşük, doymamış yağ oranı yüksek olması, transyağ içermemesidir. Kampanyanın etkilerini tam olarak kestirmek için yılbaşını beklemek lazım” dedi.
TÜRKİYE 139 YILLIK SORUNU ÇÖZDÜ
Televizyonda ve basında yürütülen kampanyaların yanı sıra kardiyoloji alanında da bilgilendirme toplantıları yaptıklarını, kardiyologlarla ve diyetisyenlerle interaktif tartışma ortamlarında bulundukların belirten Yurdagül, şöyle konuştu:
“Margarinle ilgili en büyük korku transyağların sağlığa olumsuz etkisiyle ilgiliydi. Şimdi bu sorunu çözdüğümüz için bunun verdiği rahatlıkla böyle bir kampanyaya girişebildik. 139 yıllık bir ürün olmasına karşın, transyağların zararlı olduğu, kardiyovasküler riskler taşıdığı ancak 1990’ların ortalarına gelindiğinde anlaşıldı. ABD ve AB’de geliştirilen teknolojiler sayesinde transyağ oranları önemli oranda düşürüldü. Şimdi bu teknolojiler Türkiye’de de yaygınlıkla kullanılıyor. Sektörün yüzde 92’si artık üretimde transyağ oranını yüzde 1’in altında indirmesiyle Türkiye artık bu sorunu çözdü diye düşünüyoruz.”
AB VE ABD’ DEN ÇOK İYİ DURUMDAYIZ
Transyağlar açısından MÜMSAD üyelerinin yüzde 1’in altındaki oranla çok iyi bir durumda olduğunu söyleyen Yurdagül, “AB’nin bu konuda henüz bir standardı yok. İngiltere yüzde 2 derken bazı AB ülkeleri yüzde 1 diyor. Biz ise yüzde 1’in altındaki bir oranı seçtik. ABD bu konuda daha kötü durumda. Çünkü onlar transyağda bir porsiyonda yarım gram ölçüsünü benimsemişler. Bir porsiyon 14 gram olarak alındığında bu oran yüzde 3.5 gibi çok yüksek bir rakama denk geliyor. ABD’in de 2009’da yüzde 1’in altına geçmesi bekleniyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ağustos 2007’de etiket tebliğinin yayınlandığını ve transyağ oranı yüzde 1’in altında olan ürünlerde transyağ içermez ibaresinin konulmasının mümkün hale geldiğini belirten Yurdagül, “Şu anda üreticiler bazı ürünlerde bu ibareyi koymaya başladılar. Tüketiciler yakın bir zamanda transyağın yüzde 1 in altında bulunduğu tüm ürünlerde transyağ içermez logosunu görecekler” dedi.
MARGARİN DOYMUŞ YAĞ DEĞİL
Margarinle ilgili çok sayıda yanlış bilginin olduğunu belirten Yurdagül, şöyle konuştu:
“Kimi kardiyologlar ve diyetisyenlerin yaptığımız bilgi alışverişleri sırasında açıkladığımız bilgileri öğrenince gerçekten böyle miydi diye tepkiler verdiğine tanık olduk. Örneğin doymuş yağ sadece margarinde var diye bir görüş bulunuyor. Halbuki zeytinyağında ve e bütün sıvı yağlarda bile doymuş yağ var. Tarafsız laboratuarlarda yaptırdığımız bir araştırmada kahvaltılık kase yağlarla zeytinyağının doymuş yağ oranı aynı çıktı. Margarin doymuş bir yağdır görüşü kesinlikle yanlıştır. Kağıt paketli ambalajlarda doymuş yağ oranı yüzde 30-35 civarında kase yağlarda ise ortalama yüzde 17 civarındadır.”
ÜÇ KAYNAKLI BESLENME
Beslenmede esas sorunun yağdan ziyade karbonhidrat alımında olduğunu savunan Yurdagül, “Margarinle yapılan börek ve kekleri yerken insanlar pek fazla tereddüt etmiyorlar, halbuki burada yağdan ziyade karbonhidrat riskini alıyorlar. Günlük yağ ihtiyacının doktorlara göre yüzde 30’u yağlardan alınmak durumunda. Bunlar da üç değişik kanaldan alınmalı. Üçte biri doymuş yağlardan, üçte biri tekli doymamış yağlardan ve diğer üçte biri de çiftli doymamış yağlardan alınmalı. Margarinde bu üç unsur da var. Sadece zeytinyağı yiyemezsiniz çünkü bu öncelikle ekonomik olarak mümkün değil. Ekmeğe süremezsiniz. Aynı zamanda beslenme rejimi açısından çeşitli yağlar kullanmak durumundasınız” diye konuştu.
2007’ DE YAĞ ÜRETİMİ
2007’de yağ tüketimi ile ilgili verileri de açıklayan Yurdagül, Türkiye’de geçen yıl yüzde 20’si kase, yüzde 80’i de paket olmak üzere 160 bin ton yağ tüketildiğini, gıda endüstrisinde ve pastacılık alanında tüketilen yağla birlikte bu hacmin 560 bin tona ulaştığını söyledi. Yurdagül, geçen yıl 114 bin ton da ihracat yapıldığını belirterek kişi başına kahvaltılık yağ tüketiminde yıllık 2.2 kilogramlık rakamla Türkiye’nin çok düşük bir orana sahip olduğunu belirterek, “İngiltere’de bu oran 8 kilo, Hollanda’da 18 ve Belçika’ da ise 26 kilo düzeyinde. Toplam tüketimi dikkate aldığımızda ise Türkiye de bu rakam 7.5-8 kiloya kadar çıkıyor. Ancak sadece kahvaltılık yağ tüketimi olarak bakıldığında hedefimiz bu rakamın 4 kiloya kadar çıkması” dedi.
MARGARİNDE ZAM OLSUN İSTEMİYORUZ
Kuraklık nedeniyle oluşan fiyat artışları hakkında da görüşlerini açıklayan Yurdagül, şunları söyledi:
“Gıda fiyatlarındaki artışı sadece küresel iklim değişimine bağlamak doğru değil. İki yıl önce bitkisel ham yağ fiyatları ton başına 500 dolarlı rakamlarda gezinirken, 2008 başında kimi ürünlerde 2.000 dolara kadar ulaştı. Yani üç misli bir fiyat artışı oldu. Bu artışlar ister istemez nihai ürün fiyatlarına da yansıdı. Bunun bir önemli nedeni de bitkisel yağlardan biyodizel üretme girişimleridir. Türkiye zaten yağ ithalatçısı durumunda. Biyodizel lüksü yok bu nedenle. Hükümet ham yağ ithalatından aldığı vergiyi yüzde 32’den yüzde 22’ye düşürdü. Bu düşüş üreticilerde geçici bir rahatlama yarattı. Ancak Temmuz ayıyla birlikte bu oranın yeniden yüzde 32’ye çıkması söz konusu. Bizim temennimiz bırakın böyle bir yükseltmeyi ,ithalattan alınan gümrük vergilerinin sıfıra düşürülmesidir. Gıda fiyatlarında artış olunca ister istemez bu enflasyona da çabuk yansıyor. Biz yağ üreticileri olarak zam yapmak ve enflasyona katkı yapmak istemiyoruz.”