Transseksüeller travestilerin hayatını oynadı

Güncelleme Tarihi:

Transseksüeller travestilerin hayatını oynadı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2010 00:00

Teslimiyet, Tarbaşında yaşayan bir grup travestinin hayatla mücadelesini anlatan çarpıcı bir film. Selanik Film Festivali’nin Balkan Fonu bölümünde ilk dörde girerek 10 bin Euro alan filmin başrol oyuncuları da gerçek transseksüeller. Ancak onlar şanslı. Ailelerinin desteğiyle canlandırdıkları travestilerin durumuna düşmediler. Çekim öncesi oyuncu koçları Müfit Aytekin’le bir ay boyunca aralıksız çalışan oyuncular şimdi heyecanla bu emeklerinin sonucunu bekliyorlar, herkesi bu hafta vizyona giren filmi izlemeye çağırıyorlar

İzleyiciler travestilerin ne hissettiğini anlayacak
SEYHAN ARMAN (30)


Adana doğumluyum. Annem ev kadını, babamın bir dönem mağazası ve kıraathanesi vardı. Beş kardeşiz. Ben ortancayım. Liseye kadar okudum. Öncelikle transeksüellik ve eşcinselliğin farklı şeyler olduğunu söylemem gerekiyor. Bununla doğuyorsunuz. Belirli süre sonra fark ediyor ve sorgulamaya başlıyorsunuz. Ben bir kadınım ama erkek bedenimdeyim diye düşünüyorsunuz. Etrafımda hiç benim gibi hisseden olmadığı halde ilkokul yıllarımda farklı olduğumu anlamıştım. İlk başlarda kendimi eşcinsel sanıyordum. Sonra transseksüellik kavramıyla karşılaştım. Hep uyuyup uyandığımda göğüslerim, vajinam olsun, saçım uzasın ardından gazeteciler gelsin beni öyle çeksin ve herkes beni kabul etsin diye düşünürdüm.
Aslında aileler durumunuzu her zaman biliyor, hissediyor ama konduramıyor. Benim çocuğum ‘öteki’ olamaz diye düşünüyor. Zaten 15 yaşından itibaren babamın gözünde asi bir çocuktum aramız açılmıştı. İlk 19 yaşımdayken anneme erkek bedenimi taşıyamadığımı söyledim. Annem psikoloğa götürmek istedi ama ben işe yaramayacağını biliyordum. Annemi üzmemek için bu süreci zamana yayıp kendimi işe verdim. Çocuk tiyatrolarında oynamaya, drama dersleri vermeye başladım. Bir markette palyaço animasyonları yapıyordum.
Sanatla uğraşmam hayatımdaki en büyük artılardan biri oldu. Oturduğum mahallede feminen olmama rağmen hep sanatçı çocuk olarak anıldım. 20 yaşında İstanbul’a geldim trans geçişimi tamamladım. Ameliyat olacağımı ilk kez abime söyledim. Eğer bana tepki verseydi bir daha göremeyeceğini yok olup gideceğimi biliyordu. Bu dönem boyunca ailem bana maddi manevi destek oldu. Şimdi kimliğimde ismim Derya. Ama ailem ve arkadaşlarım bana ilk adım olan Seyhan’la sesleniyor. Aslında her şey ailede bitiyor diyebilirim.
Transeksüellerin çoğunun seks işçiliği yaptığı doğru. Ama bunun nedeni vasıfsız olmaları değil. Bunu zorunlu olarak yapıyorlar. Çünkü öncelikle trans geçişin tamamlanması lazım. Birine bakıyorsunuz fiziksel olarak aynı bir kadın. Ama yeni kimliğini alması, ameliyat olması için zaman ve para gerekiyor. Bu değişim sürecinde iş bulmakta zorlanıyorlar.
Teslimiyet’te Hayat isimli karakteri canlandırıyorum. Bu filmle izleyiciler bizlerle tanışacak. Travestilerin ne hissettiklerini ne yaşadıklarını görecek.

Yeniden erkek olduğum sahnede çok etkilendim
DİDEM SOYLU (29)

Adana’lıyım. Ailemle ilgili çok detay vermek istemiyorum ama genel olarak onlarla ilişkilerim iyiydi. Hep bir kadın gibi olduğumu düşündüm. Ailem de bunu fark etmişti. Sanırım bu yüzden bana büyük tepki vermediler. Sanatla ilgili Tanrı’nın bana elinin değdiğini ve özel şeyler verdiğini düşünüyorum. İlkokulda güzel resimler yapardım. Bunları öğretmenlerim farkeder ve sergilerdi. Bulunduğum ilde güzel sanatlar fakültesine girmek için çok uğraştım. İki yıl denedim ama hep mülakatlarda bırakıldım. Ardından seramik sınavına girdim. Orada da kendimi birinci yedekte buldum. Bunun görünüşüm yüzünden olduğunu düşünerek hocalarla konuştuk. Okulda yine transeksüel eğilimli bir öğrenci olduğunu, değişim sürecinde de çok tepkiler alıp uzaklaştırılması gerektiğini söylediler. Okumak istiyordum ve işin peşini bırakmadım. Dışarıdan Turizm Otelcilik Fakültesi’ni bitirdim. Görünüşümü değiştirmek için çok fazla bir şeyler yapmama gerek kalmadı. Okul yılları saçlarımı uzattım. Tüyler alınmaya başladı. 2002’de ameliyat oldum ve pembe nüfus cüzdanımı aldım. Benim yırtmamı sağlayan ailem ve arkadaş çevrem oldu. Kız kardeşim hep yanımdaydı. Resim ve seramik yaptım. Oyunculuğumu Dali’nin vücudundan çekmeceler açılan kadın tablosuna benzetiyorum. Yani yaşanmışlıklarımdan ortaya yeni şeyler çıkıyor. Bundan sonra da bütün birikimlerimi ve yaratıcılığımı ortaya koyacak bir film teklifi bekliyorum. Teslimiyet bizim için çok önemli. Beni en etkileyen son sahnelerden biriydi. Kılık değiştirip erkek olmam gerekiyordu. Saçlarımı kesildi ve erkek kıyafeti giydim. Çekim sonrası tek başıma kalınca sudan çıkmış balık gibi oldum. Kendimi başka bir dünyadan gelmiş varlık gibi hissettim.

Rolüme çark sistemini inceleyerek hazırlandım
AYTA SÖZERİ (34)

İzmirli ataerkil bir ailede doğdum. Çok okumuş olmadıkları halde Avrupa’da çalıştıkları için hoşgörülüydüler. Üç kardeşim var. Ben babama küçük yaşlarda ters düşerek sanırım içimdekileri hissettiriyordum. O futbolcu olmamı isterken ben yüzücülük yaptım, o Beşiktaşlı diye ben Fenerbahçe’yi tuttum, o askeri liseye gitmemi isterken ben fen lisesine gittim. Yine de çok keskin bir geçiş sürecinden geçmedim. Okul yıllarında bazı zorluklar yaşadım. Örneğin okul çıkışı sadece kız kılıklı diye dalga geçmek için saatlerce beni bekleyen çocuklar vardı. “Allahım ne olur bana o çocuklarla beş dakika sohbet etme imkanı tanı” diye dua ederdim. Çünkü konuştukça bütün fikirlerin değişebildiğine inananlardanım. Kendimle ilgili ilk anneme açıldım. Lise son sınıftaydım. Ağlayarak hissettiklerimi anlattım. Beni hemen 9 Eylül Üniversitesi’nde bir psikolağa götürdüler. Doktor ileride cinsiyet değişimi geçireceğimi anneme söyledi. Ama babamın bu yaşananlardan haberi yoktu. Sonra bir gün kendi sordu. Yalan söylemeyi sevmediğimi de bilir. Hissettiklerimi söyledim. Kibarca artık reşit olduğumu ve evden ayrılmam gerektiğini söyledi. Bir markette kasiyerlik yapıyordum. Çalışarak Ege Üniversitesi İşletme’yi bitirdim. Şarkı söylemeye başladım ve İstanbul’a geldim.
Bir gün Hayat Bağları dizisinin set yemeği vardı. Beni çok sevdiler ve bir bölümde oynamamı istediler. Biz devlet memuru olamadığımız için bir memuru canlandırmak istedim ve hapishane müdüresi oldum. Bu rol üstüne bir ajanstan arandım ve kaydoldum. Arka Sokaklar, Dudaktan Kalbe ve Akasya Durağı gibi dizilerde rol aldım. Mahsun Kırmızgül’ün yönettiği Güneşi Gördüm ilk sinema filmim oldu. O filmde bazı oyunculara oyuncu koçluğu ve stilistlik yaptım. Hiç gerçek seks işçiliği yapmadım. O yüzden rollere hazırlanırken ‘Çark’ diye tabir edilen o sistemi gözlemledim. Bence bunu yapmak zorunda kalanlara bir şans verilmeli. Teslimiyet filminde Aygül karakterini canlandırıyorum. çoçuklarından şüphelenen ve azıcık aklında soru işareti olan anneler bile filmi seyretmeli. Çünkü evlatlarına sahip çıkarlarsa neleri değişebileceğini görecekler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!