Güncelleme Tarihi:
“Akıp gidiyor yollar önümde, durmaksızın giden zaman geçip gidiyorken insanlar yanımdan. Hiç bitmeyen bir trafik varken. Bazen istediklerimi avucumun içinde tutar, istemediklerinden kaçarken. Düşünüyorum, ‘kader nedir, nerededir?’ diye. Geçmişi düşünürken şu anın bile farkına varmazken, gelecek sorunlarıyla uğraşırken, yaşamın trafiği surprizlerle doluyken düşünüyorum ‘Kader nedir, nerdedir?’ diye. Çektirdiğim resimler, aldığım hediyeler, kırdığım kalpler ve özlediğim hayaller içimdeki trafiği yoğunlaştırırken düşünüyorum.”
‘Kader nedir, nerededir?’ diye seslenmiş oyunun yazarı.
Trafik ya da yaşam karmaşası.
Kaderle örülmüş yaşamımızın temposu adeta.
Yaşamın içinde yer alan ve başdöndürücü hızla yol alan tüm trafik kuralsızca işlenmiş oyunda.
Komikliğiyle, traji-komik yanlarıyla, dramıyla, duygusal taraflarıyla gözler önüne serilmiş. Hayatta başa gelebilecek her türlü sorular kurgulanan oyunda danscıların kendi beden dilleriyle yorumlanırken, yapaylıklıklardan uzak gerçeklerin göbeğine oturmuş kader çizgimiz.
Oyunun ana teması son bölümde Bolero eşliğinde sahnenelirken, Pekcan haklı olarak “Yaşamımız kısır döngüler içinde gelip gidiyor. Bilinmedik bir gücün etkisi altındayız ve zaman zaman robotlaşıp duygusallık ve duyarsızlıktan uzak yaratıklar haline geliyoruz” diyor.
Evet son sahne, kaderle bizim aramızdaki bağlantıyı dillendiriyor.
Hem de kaderin, yaşam trafiğinde başımıza gelen melun kazaların bıraktığı izleriyle.
Ve trafik sürüp gidiyor. Kaderle atbaşı.
Gel de şimdi, özel dans stüdyolarında yetişen, devlet desteksiz, kendi yağıyla kavrulan Gülüm Pekcan Tiyatrosu'nun başarılı dansçıları Aliş Mübarek, Ayhan Sarıgül, Seda Kocaman, Asaf Erdemli ve Aslıhan Karaca'yı ayakta alkışlama.
Sevgiler
Sezai