‘Toz ve Telaş’ arasına sıkışan hayatlarımız

Güncelleme Tarihi:

‘Toz ve Telaş’ arasına sıkışan hayatlarımız
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2011 17:32

Geçen yılki Işıltılı Şeyler sergisinden sonra Turan Aksoy bu kez ‘Toz ve Telaş’la karşımızda. Otel odası, atölye, mağaza ve benzin istasyonu gibi farklı mekânlar üzerinden zamanımızı anlamaya ya da anlamlandırmaya çalışan dört ayrı grup yerleştirmeden oluşuyor sergi. Bu vesileyle de sanatçı, ele alınan mekanlardaki zaman ve duruma gönderme yapan bir mecaz olarak ‘Toz ve Telaş’ başlığını kullanıyor. Resim, fotoğraf ve üç boyutlu işlerden oluşan sergisini bakın Turan Aksoy nasıl anlatıyor...

Haberin Devamı

Sergiyi dört ayrı grupta hazırlamak ilk fikriniz miydi? Yoksa aklınızdaki farklı fikirlerden eleme mi yaptınız?Â
- Bu sergi, bazı mekânlar ve onların anlamları üzerinde farklı zamanlarda ve parçalı olarak geliştirilmiş düşüncelerin bir sonucu. Yani ilk düşünceler bir sergi değil, sergi bir sonuç. Zaten benim için düşünme, yapma sürecinde yani malzemeyle düşünme aşamasında işe dönüşür. Sergideki mekanları oluştururken eleme ya da sınırlama, kavram ve mekan ilişkisi üzerindendi. Özgürlüğü tanımlayan şey olarak benzin istasyonu ile havaalanı arasındaki tereddüt dışında bir değişiklik olmadı. Havaalanı bir şekilde hâlâ aklımda ancak o başka bir bağlamda ele alınacak. Eleme, düşünceleri temsil edecek elemanlarda, onların düzenlenişinde, kullanılacak medyum ve icra aşamalarında ortaya çıkan bir şeydi. Değişen ve sergilenmeyen işler de oldu bu anlamda.

Haberin Devamı

Mekanları neye göre gruplandırıp şekillendirdiniz?
- Her gruptaki çalışmalar kendi mekan ve kavramsal bağlamlarıyla ilişkili ve bu bağlamlar üzerindeki düşünceler çerçevesinde geliştirildi. Tüketim ilişkileriyle ele alınan üç mekan, atölyeyi dışarıda tutarsak, ışıldayan ürünleriyle mağaza-raflar, uzakta bir manzara duygusuyla benzin istasyonu ve davetkar duruşu ve görünümüyle otel odası tümüyle temsili mekanlar ve çok açık göstergeler olarak duruyor. Atölye vicdan kavramının günümüzle ilişkisinde olduğu gibi farklılık gösteriyor ve Hierenoymus Bosch’un dinsel söylemler üzerinden ürettiği cennet, cehennem ve dünya betimlemelerini içeren Dünyevi Zevkler Bahçesi’ni kendisine mekan oluşturuyor. Ama karşıt biçimde vicdanı, dinsel söylemler üzerinden değil emek ve üretim üzerinden tanımlamak niyetiyle.

BUGÜNÜ ANLATMAK FAZLA İDDİALI BİR SÖZ

Sergi açıklamasında şimdiki zamanı arzu-tutku, mutluluk, özgürlük ve ahlak/vicdan gibi kavramlar üzerinden anlattığınız söylenmişti. Bu doğru mu? Eğer öyleyse, sizce bunlar günümüz insanının problemleri mi yoksa olmazsa olmazları mı?
- Sanatçı kendi çalışma alanından bakarak yaşamla ilgili düşünce üretir kuşkusuz. Ben yaptıklarımla, söz ettiğim mekân ve kavramlar aracılığıyla bugüne bakmaktan, bu kavramların değişen anlam ve aralarındaki ilişkilere değinmekten söz ediyorum. Bir önceki sergimde bir grup ‘şimdiki zaman tanımları’ diye kullanılmıştı, kaotik ama steril başlığı altındaki üç boyutlu işler. Ancak ‘bugünü anlatmak’ fazla iddialı bir söz olur. Bugünün dişil, işletmeci ve ahlakçı düşünce iklimi içerisinde her ne kadar buna niyetlenmek kolay olsa da.

Haberin Devamı

Sergideki dikkat çekici işlerden biri mikrofonlar ve çevresindeki ‘GLOBE’ kelimesini oluşturan harfler...
- Dikkat çekmesinin nedeni sanırım mikrofonların işlevlerinin, sesin, karşılığını aramamız. Diğer üç boyutlu işlerde olduğu gibi GLOBE da hemen arkasına konulan resim ve fotoğraflara belli oranda kılavuzluk, aracılık ediyor. Benzin istasyonu resimlerinin önünde durarak GLOBE, manzaraya bakmak için mesafeyi belirliyor ve resimlere karşıt biçimde somut, katı ve tartışmalı bir dünya ve irrasyonal bir ilişkiler ağı üzerinden bakış açısı sunuyor günümüz ‘küresel’ dünyasına. Bu arada ürünler ve serginin, cevaplarım kadar rasyonel bir mantıkla gerçekleşmediğini de vurgulamış oluyorum sanırım...

Haberin Devamı

BİRAZ MERAK VE DÜŞÜNMEK İÇİN NEDEN

Serginin bütününe bakıldığında izleyiciler sizce akıllarında hangi soru işaretleri ya da mesajlarla çıkacak?
- Sanat ürünüyle kurulan ilişkinin çok doğrudan bir ilişki olduğunu ve izleyicinin de zeka, duyarlılık ve kültürel açıdan homojen olmadığını düşünen biri olarak, izleyicinin işlerimle kurduğu ilişkiyi ve ilişkinin niteliğini ben de merak ederim açıkçası. Sergi metninde de belirttiğim gibi ben mekan, kavram ve görsel algı arasında ilişkiler kurmaya çalışıyorum; otel odası ve mutluluk arasındaki ilişkiyi güçlendiren düşsel etki ya da mağaza ve tutku arasındaki ilişkiyi güçlendiren bedensel arzu gibi ama izleyicinin nasıl çıkacağını bilmek zor. Didaktik bir niyet taşımadığım için biraz merak ve ve düşünmek için neden yaratabilirsem mutlu olurum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!