Güncelleme Tarihi:
Kadınlarda ufak ayağın makbul olduğu eski uzak doğu kültüründe insanlar kız çocuklarının ayaklarına ergenliklerini bitirene kadar ufak kalıplı demir ayakkabılar giydirirlermiş. Zamanımızın kız çocukları eski zaman uzak doğulu kızlara göre daha şanslı olmakla birlikte, genç kız ve yetişkin bayanların modaya uyma uğruna giydikleri, hatta ayaklarını zorla içine soktukları, kule topuklu sivri burunlu ayakkabılar bu şansı bir anda ortadan kaldırabiliyor.
Bu yanlış ayakkabı kullanımları da özellikle kadınlar arasında sıkça görülen halluks valgus’a davetiye çıkarıyor.
Bu konuyla ilgili olarak, İ.Ü. Cerrahpaşa Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Tahir Öğüt bazı açıklamalarda bulundu:
HALLUKS VALGUS NEDİR?
Halluks Valgus, ayak başparmağımızdaki şekil bozukluğunu tarifleyen Latince bir tıp terimidir. “Hallux”, ayak başparmağı demektir. “Valgus” ise deformitenin vücudumuzdan uzaklaşan yönde olduğunu anlatmaya yarayan anatomik bir terimdir. Normalde ayak aksına paralel, düz durması gereken ayak başparmağımız, Halluks Valgus’ta ikinci parmağa, diğer bir deyişle ayak dış tarafına doğru yön değiştirir ve döner. Bu durumda, ayak başparmağımızın biraz yukarısında bir şişlik oluşur. Bu şişlik sıklıkla “bunyon” olarak da adlandırılır. “Bunion”un kelime anlamı aslında “şalgam-turp”tur; eski zamanlarda bu şişliğe atfedilen benzetme günümüze dek süregelmiştir. Gerçekte durum, “ayak başparmağının biraz yukarısında görülen basit bir şişlik” veya “çıkıntı”dan çok daha karmaşıktır. Birinci tarak kemiği içe, onun üzerindeki parmak kemiği ise dışa doğru döndüklerinden bu iki kemik bir üçgen oluştururlar ve şişlik gibi gözüken aslında bu üçgenin tepe noktasıdır. Bundan dolayıdır ki bu şişliğin alınmasıyla halluks valgus düzelmez, üçgeni düzeltmek gerekir.
KİMLERDE OLUŞUR?
Ayakkabı giymeyen toplumlarda bu deformiteye çok daha az rastlanmaktadır. Moda ayakkabı giyenlerde ise sıklıkla rastlanmaktadır. Ucu sivri, yüksek topuklu ayakkabılar, kovboy çizmeleri başlıca sorumlu tutulanlardır. Bayanlarda daha sık görülmesi, topuklu ayakkabıları sıklıkla tercih etmelerine bağlandığı gibi, bağlarındaki yapısal gevşekliğe de bağlanmaktadır. Ayrıca, birçok hastalıkta olduğu gibi, bunda da genetik yatkınlık söz konusudur. Ailesinde Halluks Valgus olanlarda bu durumun görülme olasılığı, olmayanlara göre çok daha yüksektir.
EN BÜYÜK NEDEN SAĞLIKSIZ AYAKKABI
Ayaklarımızda görülen birçok problemin kaynağı aşırı veya uygunsuz basınç ve sürtünmedir. Ayağımızın ön tarafı, etrafı ince yumuşak doku ile çevrilmiş sert ince kemiklerden oluşur. Vücudumuzun tüm yükünü hayatımız boyunca her gün çeken bu zavallı uzuvlarımızı bizler, yetmiyormuş gibi bir de sert ayakkabılar içine sokarak cilt ve yumuşak dokuları, sert kemik ile sert ayakkabı arasında sıkıştırmış oluruz. Topuklu ayakkabı giydiğimizde vücut ağırlığımızın %70-90’ı, başparmak ile onun hemen yukarısındaki ince uzun tarak kemiğimiz (1. metatars) arasındaki ekleme (MP eklem) biner. Bunyon denilen şişlik de tam burada oluşur. Kemikler üzerindeki en ufacık bir çıkıntı veya şişlik durumu daha da kötüleştirerek kısır döngü yaratır. Vücudumuz bu duruma ciltte nasırlar ve cilt altı dokusunda kalınlaşmalar meydana getirerek tepki verir. “Bursit” dediğimiz ağrılı enflamasyonlar (mikrobik olmayan iltihaplı durum, yangı) olur, şişlikle beraber kızarıklık meydana gelir. Ağrıyı gidermenin yolu basıncı gidermektir. Bu da ya dışarıdan ayakkabımızı modifiye ederek veya içerden cerrahi olarak çıkıntı ve deformiteyi düzelterek yapılır.
AYAK ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİR
Halluks Valgus’un belirtileri genellikle bunyon odaklıdır. MP eklem üzeri ağrılı ve deformitenin derecesine göre şiştir. Aralıklarla kızarıklık da oluşabilir. Deformitenin derecesi arttıkça estetik problem haline gelmeye başlar. Zamanında önlem alınmaz veya tedavi edilmez ise başparmak ikinci parmağın altına kayabilir ve başparmağın üzerine çıkan ikinci parmağın sırtında sürekli ayakkabı basısına bağlı ciddi nasırlar oluşabilir. Biyomekaniği tamamen değişen ayak tabanında da nasırlar görülebilir.
AMELİYAT GEREKEBİLİR
Başlangıç döneminde uygulanan ayakkabı modifikasyonu en etkin koruma yöntemidir. Geniş taraklı, yumuşak derili, 2-3 cm’yi aşmayan topuklu ayakkabılarla deformitenin ilerlemesi çok büyük ölçüde engellenebilir. Bunyon yastıkçıkları, gece atelleri, tabanlıklar, parmak arası makaraları gibi ortezler deformiteyi asla düzeltemezler.
Tüm konservatif yöntemler denenmesine karşın ağrı geçmiyorsa tedavi seçeneği cerrahi olmalıdır. Ağrı olmaksızın sırf estetik kaygılarla yapılan ameliyatların sonrasında hasta belki daha estetik fakat bu kez ağrılı bir ayağa sahip olabilir. Bu yüzden, ameliyat kararı verilmesinde en önemli etmen “ağrı” olmalıdır.
Halluks Valgus ameliyatı dendiğinde tek bir ameliyat tipini düşünmek çok yanlış olur. Hallux Valgus tek bir deformite tipi veya tek bir hastalık olmadığından, her Halluks Valgus’a da aynı ameliyat yapılamaz. Literatürde bugüne dek Hallux Valgus için tarif edilmiş 150’nin üzerinde ameliyat tekniği vardır. Hangisinin yapılacağına karar vermek ortopedik cerrahın işidir. Ortopedist, ayak muayenesini takiben hastanın AYAKTA BASARKEN ÇEKİLEN radyografisini inceleyip gerekli ölçümleri grafi üzerinde yaptıktan sonra yapacağı ameliyata karar verir. Ayakta dururken çekilmemiş ayak grafilerinin değerlendirmede hiçbir faydası yoktur.
Halluks Valgus cerrahisinin başlıca temel prensipleri şunlardır:
• Bunyonun alınması
• Başparmak ve birinci sıra kemiklerin düzgün hizalanmasının sağlanması
• Eklemlerin uyumlu, kemikleri etkileyen güçlerin dengeli hale getirilmesi
Deformitenin tekrarlamaması için bu prensiplere dikkat etmek gerekir. Sadece yumuşak doku ameliyatları ile deformiteyi kalıcı olarak düzeltmek çoğu kez mümkün değildir. Kemik ameliyatı genellikle gerekir. Kemik ameliyatlarının da hepsi bir değildir ve bir kısım kemik ameliyatından sonra hastanın basması çok daha erken dönemde mümkün olabilir. Kemik ameliyatlarından sonra kemik ve yumuşak dokuların iyileşmesi ortalama 6 hafta sürer.
Her ameliyatın olduğu gibi Halluks Valgus ameliyatının da riskleri vardır. Ameliyat yerinde enfeksiyon, kesilen kemiğin kaynamaması, deformitenin nüksetmesi başlıca komplikasyonlarıdır. Cerrahın bilgi ve tecrübesi, prensiplere uygun olarak deformiteye uygun ameliyatın yapılması, hastanın uyumu komplikasyonların önlenmesinde en önemli faktörlerdir. Fazla miktarda kronik sigara içiciler komplikasyonlara daha yatkın olurlar.