Güncelleme Tarihi:
Diyarbakırlı Mehmet Fatih Yalçınkaya (42), Batman’da restoran işletmecisi bir ailede büyüdü. Altı kardeşin en küçüğüydü. Bu sebepten, “Yer yer biraz şımarığımdır” diyor. Doğunun zorlu koşullarında tüm aile onu okutmak için seferber oldu. 1988’de çocukluktan beri hayalini kurduğu Karadeniz Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazandı. Kimsenin de yüzünü kara çıkarmadı. 1993’te okul bittiğinde, aynı dönemde bir filtre fabrikası satın alan kuzeni Saffet Çerçi’nin yanında işe girdi. Şimdiki pozisyonuna gelmek için ilk adımı atmış oldu. Altı yıl İskenderun’daki fabrikada çalıştıktan sonra İstanbul’daki genel merkeze geldi. İşin her alanında çalışıp yönetim kurulu başkan yardımcılığına yükseldi.
BENİ GAZA GETİRDİLER
150 milyon dolarlık, 60 ülkeye ihracat yapan, 16 şirketi bünyesinde barındıran ASAŞ Group’taki konumu yoğun bir iş temposunu ve tabii ki stresi de beraberinde getiriyordu. Yalçınkaya biraz da yerinde duramayan biri olduğundan bu stresi üzerinden atacak yollar aramaya başladı. Spor, onun için bir çözüm değildi. Zaten 12 yaşından beri Uzakdoğu sporlarıyla ilgileniyordu. Karatede siyah kuşağı vardı. “Spor yaparken de yoruluyorsunuz, bana başka bir şey lazımdı” diyor.
Çözümü küçüklüğünden beri çok sevdiği şarkı söylemekte buldu: “Özellikle 2005’ten beri çok yoğun çalışıyorum. Ciddi stres altındaydım. Dikkat ettim ki kendim için hiçbir şey yapmıyorum. Zevk alacağım tek yerin müzik olduğunu fark ettim. Konservatuvar mezunu arkadaşım Emre Yüceler’den şan dersi almaya başladım. Stüdyoda çok sevdiğim Türk halk müziği eserlerini o çalıyor, ben seslendiriyordum. Arada fantezi türünde birkaç şarkıyı da okudum.”
Albüm çıkarmak, Yalçınkaya’nın aklının ucundan bile geçmiyordu. Onu bu yola sokan, stüdyonun sahibi aranjör Volkan Gümüşlü oldu: “Çalışmalarımı duyunca ‘Sen söylerken ben de keman çalmak istiyorum’ dedi. İş bir anda dersten çıkıp sazlı sözlü eğitime dönüştü. Orkestra genişledi, stüdyoya kanun, klavye, keman, bağlama geldi. Her şey eğlencelik devam ederken Gümüşlü, bu okumaları bir albümde toplamak istedi. Açıkçası beni gaza getirdiler. ‘Bu sesi ziyan etmeyelim, isteyen CD’sini alsın’ dediler. Maddi bir beklentim de yoktu. Albüm hazırlamaya karar verdim.”
İlk CD ‘Yar Duymaz’ 2008’de hazırdı. Ama piyasaya sürülmedi. Sadece eşe dosta dağıtıldı. Ancak bu sefer herkes, “Neden bunu müzik marketlerde bulamıyoruz” demeye başladı. Volkan Gümüşlü yine destek olunca ikinci albüm çalışmaları başladı. “Başta çok düşündüm. Çünkü bu işi çok nezih bir şekilde yapmak gerekiyordu. Sonuçta önemli bir şirketin yönetim kurulundaydım. Avrupa’daki yöneticiler gibi hem işimi hem de hobimi bir arada yapabileceğimi düşündüm. Ancak tabii ki işlerimden dolayı albümü hazırlamak bir seneyi geçti. Pazar günleri bir saatimi ayırıyor, stüdyoya gidip hemen şarkıyı okuyup çıkıyordum.”
300 TÜRKÜNÜN İÇİNDEN SEÇİLDİ
Mehmet Fatih Yalçınkaya’nın ‘Sen’ adını verdiği albümde 10 şarkı var. Yaklaşık 300 türkünün içinden seçilen eserler, her yöreden seçilmiş: Ege’den ‘Cemilem’, Karadeniz’den ‘Eser Bahar Rüzgârı’, Elazığ’dan ‘Oy Dağlar’, Urfa’dan ‘Sabah İle’, Diyarbakır’dan düğün anlamına gelen ‘Gowent’... Yalçınkaya hepsini yöresel şivesiyle okumuş. “Zorlanmadınız mı” diye sorduğumuzda “Hayır. Mesela KTÜ’de okuduğum için Karadeniz, Diyarbakırlı olduğum için Doğu şivesine dilim zaten yatkındı” diyor.