Güncelleme Tarihi:
Kızıla çalan mor elbisesi içinde alımlı bir kadın, kadının yerde kanlar içinde yatan kocasının katılaşmaya başlayan bedeni ve şehrin kadınlara düşkünlüğü ile nam salmış hırsızı. Otel odasında işlenmiş karanlık bir cinayet. Yerlerde kan, kanlar içinde bir adam. Adamın ağzı içinde tortop edilmiş çarşaflar… Maktul yere boylu boyunca uzanmış. Hırsız zaten kayıplara karışmış. Ama kadın, kadın nerede? Hırsız, tecavüzden sonra kocasıyla yapacağı dövüşü kim kazanırsa onun olacağım demesine rağmen kaçıp gittiğini söylemişti. Az önce kadın, yaşlı gözlerle hem namusu kirlenmiş hem de koca katili olmuş bir kadın olarak ne işe yarayacağını sorguluyordu. Maktul ise “Benim güzel karım nasıl bana ihanet eder” diyor, iyi mi! Bir dakika, bu işte bir yanlışlık var. Hangisi doğru söylüyor?
‘İZLEYİCİ’ İLE OYUNCU ARASINDAKİ MESAFE KALKIYOR
Daha Mekan Artı’nın sokak kapısından girdiğinizde sisler karşılıyor sizi. Basamakları indiğinizde karşınıza dikilen demir kapı üç kez tıklatılıyor. Bu, tamam demek; oyun başladı.
Mekan perdelerle koridorlara ayrılmış. Alandan gerilimli bir müzik yükseliyor. İlk koridorun sonunda projeksiyon ekranındaki mesajla karşılaşıyorsunuz. Orada bulunan sandalyeye oturup, kulaklığı takmanızı ve beklemenizi söylüyor. El mahkum, yapıyorsunuz.
Ayça Damgacı, Memet Ali Alabora, Şebnem Sönmez ve Suat Sungur’un rol aldığı video performansları ilk ipuçlarının toplandığı kısım. Kızının akıbetini merak eden endişeli bir anne, cesedi gören oda temizlikçisi, cinayeti yerinde inceleyen polis memuru ve otelin sokağındaki kestane satıcısının ifadeleri bittiğinde, odaya yeniden karanlık hakim oluyor. Hemen ötedeki perdeyi aralayan parmaklar da o vakit görünüyor işte. Yavaş yavaş meydana çıkan bir çift cüretkâr göz, tüm soğukkanlılığıyla ölçüp tartıyor sizi sanki. Çok geçmeden hiç konuşmaksızın yanına çağırıp karşısına oturtuyor. Bir bir anlatmaya başlıyor yaşananları. Onu cinayet işlemeye iten düşkünlüğünü kabul ederken, “Kadının içine girebilmek için kocasını öldürmeliydim” diyor, “E, bu işler böyledir.”
Zanlının anlatacakları bittiğinde, kadının olduğu yere doğru ilerliyorsunuz. Bu sırada, oyuncularla ‘izleyici’ arasındaki mesafe giderek kısalıyor. Zanlıyla diz dize, kadınla yüz yüze otururken, maktul kulağınıza fısıldayarak anlatıyor tüm olup biteni. Bu arada kafanız da iyiden iyiye karışıyor...
İZLEMEME ŞANSIN YOK
Tiyatro Artı, üç sezon önce ‘Takip’ oyunuyla izleyiciyi Galata sokaklarında gezintiye çıkarmış, aynı oyunla Direklerarası Tiyatro Ödülleri’nden Yenilikçi Tiyatro Ödülü’nü almıştı. üçKişi ise, tek seyircilik oyunu sahneye taşıyor. İki oyunun yönetmeni de aynı isim: Ufuk Tan Altunkaya. Kendisine tek seyircilik oyun yapma fikrinin nerden icap ettiğini sorduk, şöyle özetledi:
“Avrupa’da yapılan bir şey bu. Ama Türkiye’de denenmemişti. Daha önce İsviçre’de, tek seyircilik oyun çıkaran bir ekiple çalıştım. Tiyatro Artı olarak biz de Takip’i yaptık ilk... Çağımızda, özellikle gösteri sanatlarında, o kadar hızlı tüketiyoruz ki hiçbir şeyden etkilenemiyoruz. Önce üç boyutlu filmler çıkınca çok şaşırdık. Ama şimdi sinema salonundan çıkıp gidebiliyoruz. Hani hep derler ya, tiyatro sahnede kanlı canlı insanlar olduğu için etkileyicidir diye. Artık bu bile tesirini yitirdi. Tek seyircilik oyunlarda ise oyunu izlememe şansın yok. Oyuncu, gözünün içine bakıyor. Seninle diz dize oturuyor, yüz yüze konuşuyor. İster istemez etkisine kapılıyorsun.”
GÜNDE EN FAZLA 16 SEYİRCİ
Oyun, Ryunosuke Akutagava’nın, 1950 yılında Akira Kurosawa tarafından ‘Rashomon’ adıyla filme de çekilen ‘Çalılıklar Arasında’ ve ‘Rashomon’ adlı öykülerinden yine Ufuk Tan Altunkaya tarafından uyarlandı. Başlıca rolleri Arda Çetinkaya, Berrin Karabaş, Cihan Esen, Fırat Uran ve Neşem Akhan’ın paylaştığı ve 55 dakika süren oyuna, 15 dakika aralarla yeni bir izleyici alınabiliyor. Ancak oyun günde en fazla 16 kişiye sahnelenebiliyor. Bu yüzden, eli çabuk tutup randevu almakta fayda var.
OYUNCULAR HER ŞEYE HAZIRLIKLI
“Oyunu izlerken genelde tepki vermiyorlar. Bazı seyircilerin cinayeti aydınlatmak için sorular sorduğu da oluyor. Ama oyun ilerledikçe sorgulayıcılıklarından eser kalmıyor. Oyuncular gelebilecek her soruya hazırlıklı zaten. Neredeyse her cümleye teker teker çalıştık. Hangi sorular gelebilir diye. Genelde herkes şaşırmış halde çıkıyor kapıdan. İlk beş on dakika bir şey konuşmak istemiyorlar.”
UFUK TAN ALTUNKAYA
1984 doğumlu. Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nde yüksek lisans öğrenimine devam ediyor. 2005 yılından beri Tiyatro Artı ile birlikte oyuncu ve yönetmen olarak çalışıyor. Daha önce İsviçre Theater Gessnerallee, İzmir Tiyatro Kordelya, garajistanbul ve Yeditepe Üniversitesi ile de çalıştı. Tiyatro Artı’da yönettiği oyunlar arasında ‘Kozalar’, ‘Kök’, ‘Sesler’, ‘Metis’, ‘Katletme Üzerine Bir Oyun Denemesi’, ‘Takip’ ve ‘İç İçe’ yer alıyor. Bu sezon ‘üçKİŞİ’ ile beraber ‘Ölüm ve Kız’ adlı oyunu da Mekan Artı’da.
Oyun, 9-10-11-17-18-19-29-30 Kasım tarihlerinde 18.00 ila 22.00 saatleri arasında izlenebilir. Bilet fiyatları tam 50 TL, indirimli 40 TL. Adres: Üftade Sokak No. 31 Harbiye, İstanbul. Tel: (212) 224 57 56.