Güncelleme Tarihi:
* Yaz aylarında çekimlere başladınız. Bu sıcakta sette olmak zor gelmiyor mu?
- Zaten son birkaç senedir yazın tatile çıkma gibi bir fırsatım olmadı ki... Tabii ki zorlanıyoruz. Özellikle sesli çekimlerde, kapalı mekanda klimada açamıyorsun, o yüzden bazen sıkıntı oluyor. Yine de şikayetçi değilim. İşim güzel olsun, düzgün gitsin yeter.
* Tatile çıkan arkadaşlarınızı kıskanmıyorsunuz yani...
- Hem de hiç... Asıl çalışmazsam çalışan insanları kıskanırım. Çünkü işkoliğim. Henüz beynen ve vücut olarak o yorgunluk seviyesine gelmedim. Senelerdir çalışıyorum doğru ama mental olarak o boşluğa hazır değilim.
* Diziye gelelim... Siz bir yapımcıyı oynuyorsunuz değil mi?
- Evet. Yıllardır oyunculuk yapan biri olarak, bu kez kamera karşısında bir yapımcıyı canlandırıyorum. Yapımcılarda gözlemlediğim şeyleri de rolüme yansıtmaya çalışıyorum.
* Yapımcılığa alıştınız mı bari?
- Sanki... Geçen gün bir sahne çektik; senaryo gereği başrol oyuncum sette problem çıkarıyor ve biz onunla bir telefon konuşması yapıyoruz. Ben birden kendimi kaybedip doğaçlama şekilde adamı azarladım (gülüyor). Senaryoda böyle bir şey olmadığı için yönetmenimiz de şaşırdı, gülmeye başladı.
* Özeleştiri yapmanızı isteyeyim... Siz problemli bir oyuncu musunuz, sette problem çıkardığınız olur mu?
- Yok... Gerçekten iş disiplinine çok önem veririm. Ayrıca mümkün olduğunca karşımdakilerle empati kurarım. Yalnız, karşımdaki benim kadar disiplinli biri değilse kafaya takarım, bir şekilde ona yanlışını söylerim. İçime atamam yani. Oyuncu ya da teknik ekipten biri olması benim için fark etmez.
* Fazla mı titizsiniz acaba?
- Yıllardır bu sektörün içinde olunca, her şeyi görüyorsun.
KADINLARIN GÜCÜ ADAMIN KİMYASINI DEĞİŞTİRİYOR
* Oyunculukta fizik önemli midir sizce?
- Fizik değil fiziği role uydurmak önemli bence...
* Nasıl?
- Rolün icap ettirdiği fizikte olmanız gerek. Şimdi bana deseler ki, “Bu proje için göbekli, kendini salmış bir adamı oynayacaksın”, işi sevdiysem kabul eder ve ona göre hazırlanırım. Genç bir jönü oynuyorsan da ona göre fiziğine dikkat edeceksin. Bir de ne olursa olsun biz görsel bir iş yapıyoruz, izleyici güzel adam ya da kadın görmek istiyor.
* Dizide canlandırdığınız Hakan karakteri, kızlara pek yüz vermeyen biri. Sonunda onu aşkla tanıştıracak biri çıkar mı dersiniz?
- Hakan fazla işkolik bir adam. Hayatında önemli birkaç sorun var, onlar önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. İşte bunlarla uğraşmaktan kadınlara vakit ayıramıyor. Asistanıyla yüzeysel bir ilişkisi var ama Umut’la (Gizem Karaca) tanıştıktan sonra bütün kimyası değişecek.
* Hakan aradığı aşkı Umut’ta buluyor yani...
- Hem de nasıl... Bütün hayatı değişiyor, işini bile ikinci plana atıyor. Çok büyük bir aşk yaşayacaklar. Kadınların gücü adamın kimyasını değiştiriyor.
* Sizin kimyanızı değiştiren biri oldu mu?
- Yok. Biz oyuncuyuz, kimyamız sürekli değişiyor zaten.
O İDDİAYA GÜLÜP GEÇTİM
* Dizide en yakın arkadaşınızın sevdiği kıza aşık olacaksınız, büyük kaos!
- Ama Hakan o kızın, arkadaşının sevdiği kişi olduğundan habersiz... Yani arkadaşının aşkını bile bile çalmış gibi bir durum yok. İki adamın aynı kıza aşık olması gibi bir talihsizlik var.
* Aranızda büyük çatışmalar çıkacak o halde...
- Çekişme olacak tabii ama Umut da Hakan’a aşık olacak.
* Neden Hakan’ı seçecek?
- Hakan çok yardımcı olacak ona... Sonuçta her kadın kendisine destek olan, kendisini sarıp sarmalayan erkeğe bir şeyler hissedebilir. Böyle bir durum gelişecek.
* Sonrası?
- İnan sonrasını ben de bilmiyorum.
* Dizide önce siz başroldeydiniz, sonra Şükrü Özyıldız ön plana çıktı. Bu krizin de size daha fazla ücret ödenerek giderildiği söylendi. Doğru mu bu?
- Bu, neye dayanılarak yapıldığını bilmediğim bir haberin sonucu tamamen... Habere göre benim senaryoyu okumamış olmam gerekiyor. Hikayeyi bilmiyor olmam gerekiyor. Kariyerim böyle bir şeyi izin vermez ki... Zaten o haberin çıktığı gün Şükrü ile karşılıklı kahve içiyorduk. Okuduk, gülüp geçtik. Meyve veren ağaç taşlanır.
* Paris’teki işlerinizi, modelliği bırakıp Türkiye’ye döndünüz, oyunculuğa başladınız. Hiç pişmanlık yaşadığınız oldu mu?
- Hayatımda hiçbir kararımdan pişmanlık duymadım. Geriye dönüp baktığın zaman tüh dersen hiç ilerleyemezsin. Ben şu anki hayatımdan çok memnunum.
* Mücadeleyi seviyorsunuz galiba?
- Çok... Hayatım mücadeleyle geçti zaten. Şu ana kadar ne kazandıysam, ne yaptıysam, tırnaklarımla kazıyarak yaptım. Bu da olgunluk ve güç verdi bana.
* Peki zor günlerde neden ya da nelerden güç alıyorsunuz?
- O konuda ailemin hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Umutsuzluğa kapılmama genimi onlardan aldım, her zaman yanımda olup güç verdiler.
* Tiyatro yapmayı düşünüyor musunuz?
- Ben tiyatrocu değilim. Oyuncuyum evet, ama ben kamera karşısında yetiştim. Tiyatro ise bambaşka bir şey. Asla çıkıp da bu konuda bir hadsizlik yapmak istemem. Belki ilerde olur.
* Komedi desem...
- Çok istiyorum. Kesinlikle bir sit-com’da oynamak istiyorum. İnsanları güldürebilme yeteneğim var, bunu arkadaşlarım da söylüyor. Ben de bunun farkındayım ve o yeteneği kullanmak istiyorum.
* Peki ya sinema?
- Film teklifleri geliyor zaman zaman ama şu ana kadar içime sinen bir iş çıkmadı. Etkileyici bir senaryo olması gerek.
ERKEK EVİN DİREĞİ OLMAK ZORUNDA
* Evliliğe nasıl bakıyorsunuz? Yaş ilerledikçe planlar yapılmaya başlandı mı?
- Evliliğe uzak biri değilim. Sıcak bakıyorum. Aile çok önemli. Kendiminki gibi bir aile kurmayı ben de isterim. Erkek evin direği olmak zorunda, kendimi buna hazır hissettiğim zaman evleneceğim.
* Zaten bir beraberliğiniz var, devam ediyor değil mi?
- Evet, devam ediyor. Maşallah diyelim.
MERYEM UZERLİ'NİN YAPTIĞI ETİK DEĞİL
* Meryem Uzerli’nin tükenmişlik sendromu yaşadığı gerekçesiyle “Muhteşem Yüzyıl”ı bırakması bir ara çok ses getirdi. Set şartları sizi de tüketiyor mu?
- Haftada 90 dakika iş çıkarmaya çalışıyoruz. Hasta olma lüksümüz yok. Nezle olsan gideceksin, set beklemez. O yüzden sıkılan, yorulan, zorlanan arkadaşlara kızmıyorum. Ama öte yandan sözleşme imzaladığın bir işi yarıda bırakıp çekip gidemezsin. Bunu da etik bulmuyorum.