Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2007 00:00
Kadın "kalbinin" erkeğinkinden farklılığı belki binlerce yıldır söylenir durur. Kalp ve damarlardaki fizyolojik ayrımlar ise yeni fark edildi. Gelişmiş ülkelerde kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin sayısı erkeklerde giderek düşerken, kadınlarda artıyor. Tüm bu kötü haberler, kalp ve damar hastalıklarının "erkek hastalığı" olmadığını ortaya koydu.
Nihayet kadın kalbi önem kazandı! ABD ve Avrupa’da kadın kalbine dikkati çeken kampanyalar yapılıyor, özel klinikler açılıyor. Araştırmalara giderek daha fazla kadın alınıyor. Türkiye’de de kardiyoloji uzmanlık eğitimi sırasında kadınlardaki kalp damar sorunlarına vurgu yapılıyor. Özel bir merkez Kadın Kalbi Kliniği açtı.
Kalp ve damar hastalıklarının uzun yıllar erkek hastalığı olarak algılanması kadın vücudunun bu açıdan daha geç tanınmasına yol açtı. Yakın zamana kadar araştırmalar erkek odaklı yürütüldü. Halbuki kadınların kalpleri daha küçük, damarları ise daha ince. İki cinsin tedavilere verdiği yanıt aynı değil. Damarların ince olması, stent, balon, by-pass tedavilerinin uygulanmasını güçleştiriyor ve başarısını düşürüyor. By-pass sonrası kadınlarda ölüm oranı daha yüksek. Kan sulandırıcı ilaçlar kadınlarda farklı etki yapıyor. Artık Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa ve ABD’deki kardiyoloji dernekleri araştırmalara daha fazla kadın hastanın alınması için bastırıyor. Kadın kalp ve damar sağlığıyla ilgili soru işaretlerinin yanıtları aranıyor.
ANJİYODA ATLANABİLİYOR TEDAVİDE GEÇ KALINIYOR
Kadınlarda kalp ve damar sorununun son yıllarda belirgin hale gelmesi çağdaş yaşam koşullarıyla da yakından ilişkili. İstanbul İntermed Sağlık Merkezi Kadın Kalbi Kliniği sorumlusu kardiyolog Prof. Dr. Filiz Ersel Tüzüner, risk faktörlerinin çoğalmasının, ortalama ömrün uzamasına bağlı menopozda geçen zamanın artmasının bu seyirde etkili olduğunu söylüyor. Sigara kullanan kadın sayısındaki artış, hareketsizliğe bağlı kilo ve diyabet sorunlarının yaygınlık kazanması riskleri büyütüyor. Menopoza kadar kadının kalp ve damarlarını östrojen hormonu koruyor. Menopozla birlikte bu kalkan yok oluyor, kadın savunmasız kalıyor. Hormon replasman tedavisi bile kaybolan bu yeteneği geri getirmiyor.
Son verilere göre, dünyada kalp damar hastalığına bağlı ölüm oranları kadınlarda daha yüksek: Tüm ölüm nedenlerine bakıldığında kadınların yüzde 55’i, erkeklerin ise yüzde 43’ü bu hastalıklarından yaşamlarını kaybediyor.
Tüzüner, klasik tanı yöntemlerinin kadınlar için yetersiz olduğu kanısında: "Efor testi sonuçları yanlış algılanabiliyor, koroner anjiyografide damarlar açık görünebiliyor. Çünkü damar sertliği oluşturan tabakalaşma erkeklerde damar tıkayıcı özellikte ortaya çıkıyor, kadınlarda ise damarı çepeçevre sarıp, daraltıyor. Kadınlarda, radyonüklid maddelerle yapılan efor testleri ve tomografik damar duvarı incelemeleri daha net sonuç veriyor."
KADINDA DİYABET ÜÇ KAT RİSKLİ
Kalp damar hastalığı, kadınlarda erkeklerden 10 yaş sonra ortaya çıkıyor ve yavaş seyrediyor. Sinsice ilerlediği için "sessiz salgın" da deniyor. İlk kalp krizinde ölen kadınların üçte ikisinde önceden hiçbir belirti olmuyor. Belirtiler de klasik değil. Kalp krizi çok kere, yürümekle gelen, dinlenmeyle geçen birkaç dakika süren göğüs ve kol ağrısıyla kendini gösteriyor. Kadınlarda ise daha çok halsizlik, yorgunluk, bulantı, hazımsızlık, sırt ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, terlemeyle seyrediyor. Hatta nedensiz depresyon bile yapabiliyor. Hastalığın sinsi ilerlemesi, belirtilerin atipikliğiyle "kalp hastalığı kadında olmaz" yanlış görüşü bir araya gelince, tanı ve müdahalede zaman kaybediliyor. Prof. Dr. Tüzüner, "Belirtilerin farklı, testlerin yanıltıcı olması kadınlarda kalp hastalığına tanının geç ve güç konmasına sebep oluyor" diyor.
Aslında damar sertliğine ilişkin riskler her iki cinste aynı. Ancak diyabetik kadınlar erkeklere göre üç kat daha risk altında bulunuyor. Kadın iyi kolesterolün düşüklüğünden daha çok etkileniyor. Hele sigara tiryakisiyse, doğum kontrol amaçlı hormonlar kullanılıyorsa tehlike büyüyor. Türk kadınlarında başta gelen risk faktörleri hipertansiyon, şişmanlık, diyabet ve kolesterol yüksekliği. Kan yağlarından trigliseridler de Türk kadınlarında yüksek. Bir risk faktörü kümesi olarak tanımlanabilen "metabolik sendrom" sıklığı, yaş ilerledikçe artıyor. Son yıllarda psikososyal stresin de önemli bir risk faktörü olduğuna ilişkin çalışmalar var.
Kadınlara özel klinik
Mayo Clinic, Stanford ve Washington tıp fakültesi hastaneleri gibi önemli kurumlar, kadınlara özel klinikler ve merkezler kurarak konuya odaklanmaya başladılar. Kadın kalbine özel ilgi Türkiye’de de başladı. İntermed Kliniği Kadın Kalbi Kliniği’ni kurdu. Klinikte "Kadın Kalbi Tarama Programı" başlatıldı. Tarama 35 yaşın üzerindeki bütün kadınlara öneriliyor. Taramada, yaşam stili ve alışkanlık saptanıyor, kan şekeri ve kolesterol testleri, tansiyon, nabız ve vücut kitle endeksi ölçümleri, vücuttaki kas, yağ dağılımı analizi yapılıyor ve kalp elektrosu çekiliyor. Sonuçlar değerlendirilerek bireysel risk analizi yapılıyor. Tansiyon kontrolü, yaşam karzı değişiklikleri, vitamin desteği, menopozda kalp, beslenme ve egzersiz gibi konularda son bilgilere dayanan önerileri ve gerekli tedaviyi içeren Kalp Koruyu Planı hazırlanıyor. Yüksek risk grubuna girenlere ve hastalık saptananlara detaylı incelemeler ve tedaviler öneriliyor. Tarama programının bedeli 240 YTL.
PROF. DR. LALE TOKGÖZOĞLU (Türk Kardiyoloji Derneği Kadın Kalp Sağlığı Sözcüsü)
Türkiye kadının kalpten ölme olasılığı trafikte ölümden yüksek
Türkiye’de 1990 ’lara kadar kadınlarda kalp damar hastalığı sıklığı ve risk faktörlerine ilişkin yeterli veri yoktu. Türk Kardiyoloji Derneği’nin araştırması konuya ışık tuttu: Erişkinlerde koroner kalp hastalığından ölüm erkeklerde binde 5, kadında binde 3.2. Bu sayı diğer Avrupa ülkelerine göre yüksek. 50 yaşından itibaren kadınlarda kalp damar hastalığı sıklığı hızla artıyor. Dernek, bu verilerin ışığında çözüm önerileri getiren "Ulusal Kalp Sağlığı Politikası" dokümanını hazırladı. Öncelikli hedefler sigara, hipertansiyon ve şişmanlıkla mücadele olarak belirlendi. Yoğun kampanyalar başlatıldı. Bu kapsamda kadınlardaki kalp damar sağlığı sorunları gündeme getirildi. Kadınlardaki hipertansiyon riskini göstermek amacıyla 12/8 kampanyası düzenlendi. Kardiyoloji uzmanlık eğitimi sırasında kadınlardaki kalp damar sorunları mutlaka gözden geçiriliyor. Bütün temel kardiyoloji ders kitaplarında, kadınlarda kalp damar hastalığı ayrı bir bölüm olarak yer alıyor. Son yıllarda kardiyoloji literatüründe kadınlardaki kalp damar hastalıklarının farklılıklarına yönelik makalelerin sayısı da arttı.
Kampanyalar yapılıyor
1994’ten bu yana Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde kadın sağlığına özel bir önem vermeye başladı. 2001’de kadın sağlığıyla ilgili yapılan Kopenhag Eylem Planı’nda, kalp ve damar sağlığı vurgulandı. Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) Mart 2005’te "Kalpte Kadın" (Women at Heart) kampanyasını başlattı. Devam eden kampanyanın amacı, kalp damar hastalıklarının önemi, ciddiyeti konusuna kadınların ve sağlık personelinin dikkatini çekmek. Nitekim, Türkiye’nin de dahil olduğu derneğin üyesi 49 ülkeye, yaklaşan tehlikeye karşı bilinç oluşturma çağrısı yapıldı. ABD Kardiyoloji Birliği, politikacıların eşlerinin, ünlülerin, modacıların da desteğiyle kadın kalbine yönelik Kadın Kalp Sağlığı (Women’s Heart Health) kampanyasını sürdürüyor.
Kadın kardiyolojisi doğuyor
Erkek damarı (A) tıkanıyor. Anjiyo sırasında kullanılan boyayıcının geçmesine izin vermediği için sorunun tespiti daha kolay. Kadın damarı (B) ise genellikle daralıyor. Yani boyayıcının geçmesine izin veriyor. Bu da darlığın fark edilmemesine zemin hazırlıyor.