Güncelleme Tarihi:
Onun kendini gaza getirmek gibi bir özelliği var.
İmrendim.
Keşke ben de öyle olabilsem.
Konuşurken konuşurken bir bakıyorsun, ses tonu hızlanmaya, coşma boyutlarına ulaşmaya başlıyor. O noktadan sonra ne söylersen söyle. Almış sazı eline gidiyor. Onu durdurabilmen mümkün değil. Ta ki o hedefine ulaşıncaya kadar...
Ve bu arada ilginç bir şey oluyor:
O kendinden geçmiş konuşurken etrafına izleyici toplanıyor.
Röportaj filan unutuluyor.
İnsanlar gözü yaşlı ‘Başkanım’ diye boynuna sarılıyor.
İlginç bir özellik.
İzlemesi eğlenceli oluyor.
Tabii bunu gerçekleştirebilmek için bir insanın önce söylediklerine acayip bir şekilde inanması gerekiyor.
Yoksa oyun olur ve bu kadar başarılı olmaz. Mustafa Sarıgül’ün bu konuda sıkıntısı yok.
Kendi ağzından çıkan her lafa inanıyor.
*
Aslında bizimle aynı dilden de konuşmuyor.
Türkçe’den söz etmiyorum.
Onların, politikacıların ayrı bir dili oluyor. Fransızca, İspanyolca, hatta Japonca, Çince gibi gramer kuralları farklı bir dil bu. Bizimkine pek benzemiyor.
Biz o yüzden politikacı olamıyoruz zaten.
Olmak istemiyoruz zaten.
O, bu dilin sıkı uygulayıcılarından biri.
Mesela fotoğrafları çeken arkadaşım Senih’e dönüyor, ‘Senih’cim kaç senedir tanışıyoruz biz?’ diyor.
Senih bir afallıyor.
‘Galiba 15 yıl oldu...’ diyor.
O aslında Mustafa Sarıgül’ün bir siyasi figür olarak hayatında kaç yıldır yer aldığını soruyor.
Ama ortaya öyle bir sonuç çıkıyor ki...
Zannedersin ki bunlar kanka!
Ve Mustafa Sarıgül herkesle öyle.
Herkesle ilgili en ince ayrıntıları da biliyor.
Dersini çalışmadan sokağa bile çıkmıyor.
*
Mustafa Sarıgül, seveni olduğu kadar düşmanı da bol bir isim...
Kime sorsanız onun hakkında bir şey anlatıyor.
Dedikodudan manidar imalara kadar bir sürü laf. Yok kasetleri varmış, yok şöyleymiş yok böyleymiş...
Onun umurumda bile değil.
‘Şimdiye kadar neden çıkartmadılar, yayınlamadılar?’ diye soruyor.
Ve yolunda ilerliyor.
Bakalım nereye kadar gidebilecek? Çok ilerilerde görürseniz de, sakın şaşırmayın!
SARIGÜL VİTRİNE ÇIKSIN NE KASETLER ÇIKARACAĞIZ DEDİLER, HANİ NEREDE
n Düşmanlarınız kim, dostlarınız kim, bilir misiniz?
- Evet bilirim. Zaten önemli olan dışarıdaki değil içerideki düşmanlardır. Allah hepimizi hasetlerden fesatlardan ve münafıkların şerrinden korusun!
n Amin de... Karınızla boşanacağınız dedikodularını da düşmanlarınız mı çıkarıyor?
- Hiç girmeyelim bu konulara... Bu soru bile düşmanlarımın aleyhime kullanacağı bir şey. Özel hayatım hakkında konuşmam.
n İye de durumunuz tam resmileşince aleyhinizde bir sürü yayın başlayacak. Siz neler bekliyorsunuz? Neler çıkabilir? Nereden vurabilirler sizi? Belden aşağı vuracakları kesin de...
- Yok böyle şeyler...
n Onu bunu bilmem hakkınızda bin bir türlü şey konuşuluyor...
- Yok canım nereden konuşuluyor? Kaç kişi konuşuyor? Yayınlasalardı o zaman... Laf mı? Zaten Türkiye’de ne kadar çok aleyhinize laf edilirse o kadar lehinize oluyor.
n Yani hiç korkmuyorsunuz...
- Allah’tan başka kimseden korkmuyorum!
n Kasetler, yakında patlayacağı söylenen skandallar... Nedir bu? Nedir bu düşmanlığın sebebi?
- Siz de hep düşmanlarımla mı konuştunuz nedir?
n Hayır efendim, şurada sizi kışkırtmaya çalışıyorum...
- Bir de çıkıp dostlarımla konuşsaydınız...
n Bu kadar püripak mısınız yani? İçiniz rahat mı?
- 30 yıldır bu işlerin içindeyim. Alnım ak olmasa ayakta kalabilme şansım olur muydu? Kimin ne bildiği varsa hakkımda çıksın ortaya... Gülüp geçiyorum ben bu dedikodulara. Belediye seçiminden önce de çok söylediler: ‘Sarıgül aday olsun, ne kasetler çıkaracağız’ dediler. Eeee? Bekliyoruz o kasetleri bir türlü gelmedi...
MANİKÜR VE PEDİKÜRE
KARIMIN DESTEĞİYLE BAŞLADIM
n ‘Metroseksüel misiniz?’ sorusuna verdiğiniz ‘Yok ben Erzincanlıyım!’ cevabı inanılmaz bir geyik haline gelmişti. Bu sizi rahatsız etmedi mi?
- Yok canım niye etsin? Aksine... Her bakımlı erkeğin metroseksüel olmadığını anlatmaya çalışıyordum...
n Siz her zaman bu kadar bakımlı mıydınız?
- Evet. Seviyorum bakımlı olmayı. Yıllardan beri böyle. Bir de Şişli halkını temsil ediyorum, onları en iyi şekilde temsil etmeliyim diye düşünüyorum. Gideceğim yere göre giyinirim...
n Maniküre pediküre sizi kim alıştırdı? Herkes birinden öğrenir... Sizi kim ilk teşvik etti?
- Eşim tabii bu konularda destek veriyor. Giyim kuşam konusunda da. Genellikle giyeceklerimi de o seçer....
n Eşiniz Çeşme’de olduğuna göre bugün giydiklerinizi kim seçti?
- E artık belli kombinleri ezberledim. Bir de Façonnable’dan giyiniyorum ben. Orada da bir arkadaşımız var Cem, bazı sabahlar o geliyor, giyeceklerimi kombinliyor. Tip çok önemlidir siyasette. O yüzden bakımlı olacaksın, ne giydiğine dikkat edeceksin, fazla kilo almayacaksın...
n Nasıl yani? Bir erkek olarak fiziğinizin düzgün olmasının artılarını gördünüz mü?
-Elbette. Bir gün bir mahalledeydim. Gece 11’de toplantıyı bitirdim. Muhtar dedi ki, ‘Yarın tekrar geliyorsun!’ ‘E yaptık işte bugün’ dedim. ‘Yarın kadınlara’ dedi. ‘Onlara da bir konuşma yap. Ve unutma bizim mahallenin kadınları tipe bakar...’
n Kilonuz değişiyor mu?
-Hayır. Boyum 1.85. Kilom 87. Seyahate gittiğim zaman kendimi bırakırım bir iki kilo alırım. Gelir yine aynı kiloya düşerim. Yıllardır böyle. Yer yarılsa da her gün tartılırım.
n Çıplak mı?
-Hangi sivri zekalı giysiyle tartılır ki?