Tıngıraklı mevzu

Güncelleme Tarihi:

Tıngıraklı mevzu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2005 00:00

BİR yárenin arkadaşı, geçenlerde iki buçuk yaşındaki oğluna yeni aldığı jean’i giydirirken, ‘küçük’ bir detay, ufaklığın merakına mucip olmuş: ‘Anne, bu orijinal marka mı, tıngıraklı mı?’Vallahi de billahi de yaşanan, ayniyle vaki...Hani biz ki ergenlik dönemleri, Özal’ın tüketim manyaklığına ‘Hoyda bre!’ çektiği dönemlere denk düşen bir kuşağın çocuğuyuz; ellerimizi havaya kaldırıp ‘Teslim!’ dedik.Amerikan pazarlarında satılan, PX’lerden tanıdık vasıtasıyla çıkartılan yabancı markalı mallara, karatlı pırlanta muamelesi çekilen dönemleri, kenarından köşesinden yakalamış bir yaş grubuna dahilim.Memlekette Marlboro bulunmadığı için evlerde misafirlere ikram etmek üzere Kent bulundurulan dönemleri...Converse’in evrim geçirmemiş hálini andıran dandik Çinkes’leri filan saymazsanız, ilk yabancı marka lastik ayakkabıyı ayağıma ilkokul beşinci sınıfta geçirdim. Ascot mu ne, öyle bir şeydi.Ablamla birlikte annemle babamın Kıbrıs seyahatinden dönmesini, anne ve babamızdan çok Converse ya da Nike’a hasret duyarak bekliyorduk.Arkadaşlara hava basma hevesim ‘Ama Ascot’u kimse bilmez ki’ şeklinde, hafiften kursağımda kalmıştı.Yine de o zamanlar pek rastlanmayan şekilde, bağcık yerine ‘cırt cırtı’ olan ayakkabılardı ve bunların yanında getirilen Converse çanta yaramıza kafi derecede tuz basmıştı.Kıçıma ilk Levi’s 501’i geçirmem hangi tarihe denk düşer hatırlamıyorum ama bundan epey sonraydı. Neden sonra bünyeye fenalık bastı ve marka dolmuşundan, inmekten öte kendimi dar attım. Uzun süredir giyinmekten ziyade, örtünen insan tipine mensubum.Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök; Kara Harp Okulu öğrencilerinin yayınladığı Çizgi Ötesi dergisine verdiği röportajda; ‘Sivil giyinmek yetenek ister’ demiş: ‘İzne çıkış törenleri ve kıyafet muayenesinde, rengárenk elbiseleriyle bayan Harbiyeliler, bir kısmı sivil, bir kısmı resmi elbiseli erkek Harbiyeliler arasında çiçek gibi açıyorlardı. Bu arada, resmi elbise giyinmenin ne kadar kolay ve pratik, sivil giyinmenin ise bir o kadar zor ve yetenek istediğini birlikte öğrendik.’Yetenek mi? Heves ister, vakit ister, nakit ister...Üstelik günümüzde, iki yaşını geçmiş, hasbelkader şuur edinmiş hemen herkes, etiketinde illa ki tıngıraklı değil tumturaklı bir ‘marrrka’ ister.O zamanlar kıymetini bilmezdik ama üniformalı okul günleri, mutlu zamanlarmış be. Üstelik daha görecek günümüz var. Bazı saygıdeğer arkadaşların, benden zarif bir kadın yaratmak adına ısrarlı dayatmaları sonucunda, 35 yaşımda, topuklu ayakkabı, etek filan giyen ve en fenası da hafif makyaj yapan bir kadın olacağıma dair söz vermiş bulundum.Bazen kendimi Kipling’in Orman Kitabı’ndaki arslan gibi hissediyorum. Uyanır, gerinir ve sıkıntıyla esneyerek; ‘Amaaan, yine avlanmak lázım’ diye söylenir ya...Eleman bize kıyasla şanslı esasında. Allah’ın günü, sosyalleşmeye hazırlanırken, silahlarını kuşan, postlardan post beğen, masklarını tak takıştır.Bizim de sabit bir postumuz olsaydı keşke... Üniforma giyilen bir meslek dalına geçmek için geç mi acaba?Hep aynı terane... Kalk, gardırobun karşısına geç, esne: ‘Amaaan, yine giyinmek lázım.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!