Timsahlara veda

Bu sizin Lacoste’un tasarım bölümünün başına geldiğinizden beri ilk defileniz. Nasıl geçti?
- Evet, sonunda bitti. Defilenin hemen ardından yapılan değerlendirmeler yanıltıcı olabiliyor. Biraz beklemek lazım. Ama kafamdakinin en iyisini yaptım. Hem bir yön vermek hem de Lacoste özünü korumak durumundaydım.

Şu ana kadar aldığınız yorumlar nasıl?
- Gayet olumlu. Lacoste için tasarım yapmak epey zorlu bir iş.

Zorlu olan ne?
- Değişimi markaya zerk etmek. Hem bir tür devrim yapmak hem de yılların kullanıcısını küstürmemek durumundaydım. Markanın özü korunmalı.

Sizden bekledikleri neydi?
- Daha kadınsı ve stilize bir koleksiyon.

Kendi adıma koleksiyonu çok beğendim ama sormadan edemeyeceğim; renklere ne yaptınız? Lacoste renk paletiyle ünlü bir marka.
- Hâlâ renk var, bunlar renk değil mi?

İŞE GİDERKEN DE GİYİN

Evet ama ağırlık mavi, lacivert, kahve ve grilerde. Bir-iki canlı renk var o kadar.
- Gerçek hayatta her gün sadece gökkuşağı renklerinde giyinmiyoruz ki. Haftanın yedi günü var. Günlük hayata daha uygun, doğal renkler kullanmak istedim.

Markanın yerleşik imajı hafta sonu şıklığı üzerine kurulu. Artık böyle olmayacak sanırım. İşe giderken de Lacoste mu giyeceğiz?
- Evet, kullanım alanını biraz esnettik. İşe başladığımda ilk hedefim “haftanın her günü için Lacoste”tu. Ama hâlâ rahat ve konforlu.

Timsahı da yok etmişsiniz... Türkiye’de sırf timsah amblemi için markayı satın alanlar var.
- Bir-ikisinde kullandım o kadar. Her parçanın üzerine timsah koymamaya karar verdik. Zaten polo tişörtlerde, klasik parçalarda bolca var. Bu koleksiyonda daha çok etiketlerde, düğmelerde küçük timsahlar var, o kadar. Tasarımlar “Ben Lacoste’um” diye bağırmayacak.

Renkler doğal, timsah yok... Yeni malzemeler de var mı? Kumaş seçimini nasıl yaptınız?
- Ceketlerde pike kullandım. Deri, ipek ve doğal keten parçalar var.

Önümüzdeki yıllarda markanın tasarım çizgisi nereye doğru gidecek?
- Bu koleksiyonla yaptığımızı ileriye taşıyacak, daha üst düzey tasarımlar sunacağız. Ama ikonik parçalarımızı da koruyacağız. Gençlere özel ‘Live’ konseptini geliştireceğiz.

Lacoste eski, küresel bir marka. Son birkaç ayda neler öğrendiniz?
- Asya’dan Avrupa’ya, Uzakdoğu’ya pek çok seyahat yaptım. Bazen insanların stili ve tercihleri ülkeden ülkeye bile değişiyor. Siz bir koleksiyonla bu insanların hepsini memnun etmek zorundasınız.

Peki sizin Lacoste’la kişisel geçmişiniz nedir?
- Çocukken çekilmiş fotoğraflarım var; üzerimde Lacoste’un polo tişörtleriyle... Markayla büyüdüm yani.

BİR ANKARA DEFİLESİ

New York Moda Haftası’ndaki defilenin bir Türk için en ilginç yanı, müziğiydi. Podyumda mankenler belirdiği an, Ankara havası çalmaya başladı. En azından müziğin ritmi, melodisi öyleydi. Bu bir Ankara düğünü ve şimdi sahne arkasından Behzat Ç. çıkacak diye bekledik. Ancak sözler devreye girince bunun aslında Arap müziği olduğu anlaşıldı. Suriyeli Ömer Süleyman’ın, Björk’ün Crystalline’i ile yaptığı bir remix’ti. Sonradan öğrendik ki, Fransız markasının Portekizli tasarımcısı Felipe Oliveira Baptista, çokkültürlülüğün altını çizmek istemişti.

Estetiğin konforla buluşması

Fransız bakış açısının yansıtıldığı koleksiyon, basit ama şık. Baptista, koleksiyona çağdaş ve şehirli bir hava kazandırmış. Markanın temel parçalarını saplantı haline getirmeden yeniden yorumlayan tasarımcı, kendi geçmişinin ve tasarım tarzının izlerini de eklemeyi ihmal etmemiş. Streç ve dar kesim kıyafetler, yere kadar uzanan yırtmaçlı polo elbiseler var. Rugby gömlek şeklinde elbise modelleri, örme blazer ceketler de göze çarpıyor.

JOSE LUIS DURAN (CEO)
Artık mesele sadece renkler değil

Bu koleksiyon 12 aylık bir çalışmanın ürünü. Daha genç, yenilikçi bir koleksiyon. Markanın özüyle yaratıcılık ve moda arasında bir denge bulmaya çalışıyoruz. Felipe’den daha modern bir dokunuş getirmesini ve kadın koleksiyonunu genişletmesini bekliyorduk. Bence muhteşem biri. Hedefe en uygun aday oydu ve başardı. Bundan 10 yıl önce sadece renklerle ilgileniyorduk. Ama şimdi detaylar, kumaş seçimi, kesim, yenilikler de önemli.