OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 20, 2002 00:00
Zarafeti ve güzelliÄŸiyle insanı hayrete düşüren Peride Celal ile konuÅŸmak kolay olmadı. Edebiyatla örülmüş hayatını insanlara hele hele gazetecilere açmaktan hiç hoÅŸlanmıyor, herkesin yaşıyla uÄŸraÅŸmasından sıkılıyordu. Ama hastalıklı ve tutkulu bir aÅŸkı anlatan ‘‘Deli AÅŸk’’ romanını yazmıştı ve sırf romanının hatırı için bizi kabul etti. BaÅŸlangıçta epey mesafeliydi. FotoÄŸrafları çekilirken ‘insanlar bu yaÅŸta bir kadını görüp ne yapacaklar’ dedi. Evine gelen herkesin çarpıldığı kocaman aÄŸacın altında sıkıntıyla poz verdi. Sohbet koyulaşınca sıkıntı bulutları dağıldı ve ödül olarak kendi elleriyle çay demledi ve ikram etti bize. Hatta teyp kapanınca aÅŸk ve hayat hakkında mücevher deÄŸerinde öğütler bile verdi. Peride Celal'i dinlemek pırıl pırıl kaleminden aÅŸkı okumak kadar zevkliydi.Peride Hanım hala çok güzelsiniz, nasıl bakıyorsunuz kendinize?-Herkes nasıl bakıyorsa öyle. Ayrı bir ÅŸey yapmıyorum. Sabahları çok yorgun, çok yaÅŸlı, neden hala buradayım diyen bir hava içinde kalkıyorum ama öğleden sonraları iyi oluyorum.Peki ya akÅŸam?-AkÅŸam içkimi içiyorum daha da rahatlıyorum, geç yatıyorum.DiriliÄŸiniz, dikliÄŸiniz, dinçliÄŸiniz genetik mi?-Hayır deÄŸil. Galiba yavaÅŸ yaÅŸamam beni koruyor biraz. Yalanlar insan iliÅŸkilerini çok yıpratıyor, yalana tahammül edemiyorum o yüzden de çok az insanla görüşüyorum. Sizlerle buluÅŸmam bile romanımın hatırı için. Beni asıl koruyan yazı yazmam. Yazmaya çok genç baÅŸladım, sonradan koÅŸmaya baÅŸladım. Ä°lk yazdıklarıma biraz karalama gözüyle bakıyorum ama onların da çok faydası oldu bana.YaÅŸlanmanın insana kazandırdığı bazı özgürlükler var mı?- YaÅŸlılığın hiç iyi bir tarafı olamaz. EÄŸer sanatçı, yazar filansanız daha rahatsınız, birçok ÅŸeyi o kadar umursamıyorsunuz, daha rahat konuÅŸuyorsunuz. Birikimin verdiÄŸi bir güç de oluyor. GençliÄŸinizde affetmediÄŸiniz, karşı çıktığınız, büyüttüğünüz ÅŸeyleri daha iyi anlıyor, hoÅŸgörülü oluyorsunuz. Aslında bütün mesele zihnin bozulmamasında.Kitapları satmayan bir yazarım diyorsunuz kendinize.-Satıyorum ama az satıyorum. Orhan Pamuk, YaÅŸar Kemal gibi yazarların tirajlarını gördükçe ‘ah’ diyorum. Çok satmak için uÄŸraÅŸ göstermek gerek, o da benim harcım deÄŸil. Ben çok çekingen biriyim bütün o ÅŸeylerden uzağım.Hep böyle çok çekingen miydiniz?- Evet ama yazı yazmaya gelince çekingen deÄŸilim. Bana gelenler romanımdan çok beni merak ediyorlar, bu da tuhafıma gidiyor. Ortada kitap filan yokken kendimi, yaÅŸadığım mekanı göstermek çok lüzumsuz geliyor bana. Ama çok satanlar da ortalığa çok çıkıyorlar, reklam filan da yapıyorlar.- Çok iyi yapıyorlar, galiba ajanları filan da var onların. Bizim insanlarımız okumuyor, kitabı gözlerine sokmak gerekiyor. Bu kitap için gelen görüşme tekliflerine evet diyorum. Ä°nsanların romanlarımı anlamadan yaşımla filan uÄŸraÅŸmaları hoÅŸuma gitmiyor. Artık sekseni geçtikten sonra yaÅŸtan konuÅŸmanın ne önemi var? Belki insanların bu yaÅŸta hala üretiyor olmalarına alışık olmadığımız içindir bunlar.- Åžimdi anılarımı yazıyorum, onu bitirmek istiyorum. Anılarımda daha derinlere inerek kimsenin bilmediÄŸi yönlerimle çocukluÄŸumdan itibaren kendimi, ailemi, dostlarımı ve romanlarımı nasıl yazdığımı anlatacağım.Yeni Türk yazarlarını takip edebiliyor musunuz?- Tabii, bilhassa gençleri takip ediyorum. Mesela müthiÅŸ bir yazar Aslı ErdoÄŸan. Bütün kitaplarını okudum. Belli ki çok acı çeken biri, her satırında o acıyı görüyorsunuz. Murathan Mungan ve Orhan Pamuk'u da çok beÄŸeniyorum. Bir de OÄŸuz Atay ve Bilge Karasu'yu çok seviyorum. Her ikisinin de bu kadar erken gitmesine üzülüyorum.Çok üretken ve çalışkan bir yazarsınız.- Çok da çalışkan sayılmam, notları alınmış baÅŸlanmamış hikayelerim, yarım bırakılmış romanlarım var. Ama çalıştığım zaman çok çalışıyorum, hakikaten bir tutku halinde. Hala geceyarısı uyanıp bunu yazsam dediÄŸim konular mutlaka oluyor. Bu son kitap dört sene sürdü, beni çok yordu.Kitabınız hastalıklı bir aÅŸkı anlatıyor. Erkek kahramanınız çok bencil, yüzeysel ve çıkarcı ama kadın kahramana daha ÅŸefkatle yaklaÅŸmışsınız.- Gayet duygulu erkekler de tanıdım ama genelde erkekle kadın arasında duygu açısından bir farklılık var. Kadın doÄŸaya, mekanlara, sanata daha yakın; erkek daha düz bir çizgi üzerinde giderken yüzeyde kalıyor, sadece kariyerini düşünüyor, çevresine bakıyor ama görmüyor. AÅŸkın doÄŸasında hastalık da var mı?- Var ama neyse ki uzun sürmüyor bir yerde bitiyor. Bunun da bir sürü sebebi var, en baÅŸta da yalan. Ä°nsanlar birbirlerine müthiÅŸ bir tutkuyla baÄŸlanabilirler ama kendilerini olduÄŸu gibi açamıyor, saklanıyorlar. Sadece aÅŸkta deÄŸil yaÅŸamın tam içinde de çatışma var. Sevgi aÅŸktan daha ılık ve birleÅŸtirici çünkü sevgide affedebiliyorsunuz. AÅŸkta, bir insan yalnızca benim olsun istersiniz.Bu imkansız bir ÅŸey mi?-Hem imkansız hem de yanlış. AÅŸk cinsel açıdan çok kuvvetli ve ateÅŸli olduÄŸu için yakalananı vuruyor. Tensel olmayan aÅŸk, aÅŸk deÄŸildir bence. Cinsellik muhakkak olmalı o olmazsa ne aÅŸk ne de sevgi olur, tatsız bir ÅŸey olur. Sadece cinselliÄŸe dayalı bir iliÅŸki olunca da o zaman yıkıcı bir iliÅŸkiye dönüşüyor.AÅŸk artık hayat kaygısı olmayan parası ve vakti bol insanların harcı mı? Bir lüks mü, sizin kitaptaki kahramanlarınız böyle insanlar.- Hayır. DoÄŸal ve güç bir hayatın içinde çok daha açık bir ÅŸekilde algılanır aÅŸk ve insan daha kolay kapılır. AÅŸk herkes içindir, sadece bir takıma mahsus deÄŸildir. Ä°nsan karnı açken bile aÅŸkı düşünebilir.Genellikle kadınları yazıyorsunuz. Kadın kahramanları daha mı çok seviyorsunuz?- Evet. Kadınlar bilhassa bizim ülkemizde çok güç yaşıyor. Bunu kendimden, yazmaya ilk baÅŸladığım zamanlardan biliyorum. Çok gençtim, kendimi korumak için bir kabuÄŸa hapsetmiÅŸtim. Zaten ‘bu ne kadar suratsız bir kız’ derlermiÅŸ arkamdan. Bu dengeyi korumak çok zordu, çünkü bir yandan da kırmamanız gerek insanlar, onlarla iÅŸiniz var. Kitabınızın çok karamsar bir tonu var, karamsar bir insan mısınız?- Çok. Ãœlkenin durumu beni o kadar çok üzüyor, kırıyor ki size anlatamam. Vıcık vıcık yuvarlanıp gidiyoruz. Benim kuÅŸağım için artık çok geç ama Allah gençlere güç versin, bu çıkmazdan kurtulmak kolay deÄŸil. GüvendiÄŸim çok az politikacı ve düşünce adamı var. Åžimdi Ecevit'e ‘çekil git’ diyorlar. Böyle hasta bir adama ‘git’ demek çok acı bir ÅŸey. Onun iyi zamanlarını da gördüğüm için çok acıyorum ama kendisinin anlaması gerekiyordu.Adam sizi seviyor bir an baÅŸkasıyla oluyorsa hakikaten önemli deÄŸilAşıksanız aşık olduÄŸunuz insanın bir baÅŸkasına gittiÄŸini görürseniz çok acı çekersiniz, çünkü o aÅŸkın bitmek üzere olduÄŸunu görüyorsunuzdur. Erkeklerin kaçamaklarını affetmek de insanın doÄŸasına baÄŸlı, mesela ben çok kıskancım baÅŸka birini kabullenemem. EÅŸimle çok uyumlu yaÅŸadım, inandığım biri beni aldatsaydı çok kötü olurdu herhalde. Kabullenenler de vardır ve bence akıllı olan onlar. Adam sizi seviyor ve bazı ÅŸeyleri sizinle paylaşıp arada bir an baÅŸkalarıyla yatıp kalkıyorsa hakikaten önemli deÄŸil. Tefrika romanlarım karalama dönemimdenKitabın erkek kahramanı Cem bir köşe yazarı. Onu anlatırken köşe yazarlığı müessesesine de biraz sert davranıyorsunuz sanki?- Çok beÄŸendiÄŸim ve faydalandığım köşe yazarları da var. Ben herhangi bir köşe yazarından bahsediyorum ve onun gibi kötü örnekler de var.Aktif bir çalışma hayatınız oldu, gazetelerde çalıştınız.- O zaman romanlarım tefrika ediliyordu, dolayısıyla gazetelerin yazıiÅŸlerinin nasıl iÅŸlediÄŸini biliyorum. UydurduÄŸu röportajları gerçekmiÅŸ gibi yayımlayan küçük yazarların olduÄŸu doÄŸrudur. Benim kahramanım da böyle yapan küçük bir köşe yazarı. Tefrikalarınız yayınlandığı dönemlerde gazetelerin tirajlarını artırıyormuÅŸ?- Evet öyleydi ama ben o zamanı ‘karalama dönemi’ diye hatırlıyorum. O tefrikalarla geçimimi saÄŸlıyordum. Bu arada baÅŸka iÅŸler de yapıyordum, mesela elektrik ÅŸirketinde sekreterdim. Ä°ki gazeteye birden hikaye veriyor ve çok hızlı yazıyordum, ÅŸimdiyse dört yılda, altı yılda bir roman yazıyorum. Bana kalırsa asıl 1950'lerden sonra yazar oldum ben. Benim yazarlığımın iki dönemi var.Â
button