Temkinli yakışıklı

Güncelleme Tarihi:

Temkinli yakışıklı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 1999 00:00

Haberin Devamı

Biraz Kadir İnanır, biraz Yılmaz Güney ama en fazla kendisi: Kenan İmirzalıoğlu

‘‘Deli Yürek’’ dizisi hepimizin yüreğini aylardır hoplattı durdu. Kimimiz bol aksiyonlu senaryosuna, kimimiz ise dünya yakışıklısı Kenan İmirzalıoğlu'nun bebek yüzüne kapılıp izledi ‘‘Deli Yürek’’i. Peki yeni ilahımız, yeni yakışıklımız Kenan ne yer ne içerdi? Nerelere giderdi, hayatı nasıl geçiyordu, gelecek için neler düşünüyordu bu biliniyor muydu? Son olarak dizi arkadaşı Zeynep Tokuş ile beraber olduğu söyleniyordu da gerçek miydi? Bazılarının yeni Kadir İnanır dediği yeni ilahımız Kenan İmirzalıoğlu bugünlerde acayip popüler. Sokakta ona selam vermeyen, sarılıp öpmeyen yok. Eh bize de genç kızlarımıza bir rehber hazırlamak düşerdi tabii...

Nedir bu Zeynep Tokuş ile ilişkiniz? Ben bu konuya girmek istemiyorum.

Neden?

Çünkü ne desen aleyhine dönüyor. Geçen gün ‘‘Zeynep, Kenan'ı Duygu'dan kaptı’’ diye bir haber çıktı. Sanki ben ortada maymun, karaktersiz, kişiliksiz, kim nereye çekerse oraya gidiyorum. Beraber olduğu insanı söylesem, başka biriyle fotoğrafımı çekip ihanet etti diye yazarlar. O yüzden en iyisi söylememek.

Gününüz nasıl geçiyor?

Dizi varken belli değildi. Bazen akşam 5'te, 7'de kalkıp 24 saat çalıştığım oluyor.

Alıştınız mı?

Zor bir şey... Geceleri çalışılıyor. İnsanlar işe giderken sen uyumaya gidiyorsun. Ağbimle beraber oturuyorum, ama onu beş gün boyunca hiç görmediğim oldu. Özel hayat yok. Benim gördüğüm, bu işi istiyorsan bütün bunları göze almalısın. Yemek yok, uyku yok.. Ama yine de bir yerden o gücü buluyorsun.

Nereden?

Bir esrarı, keyfi var. Hayatta yaşayamadığımızı orada yaşıyoruz. Aşk, öldürme.

Ben rol yapmıyorum, yaşıyorum.

Orada da iniş çıkışlar var.

Ve bizim dizi çok hareketli bir dizi... Halk basit şeylere alışmış. Bu çok karışık. Beklemek gerekiyor. Sonra patlıyor. Wagner dinlemek gibi bir sey. İnsanın alışması lazım.

Oyunculuk sardı galiba?

Evet, oyunculuğu çok sevdim. Başka teklifler de geliyor. Sinemadan geldi. Ama düşünmüyorum. Acele etmek bana kaybettirir, diye düşünüyorum. Sabırlı ve temkinli olmak gerek.

Oyuncu olmayı düşünüyor muydunuz?

Hayır. Dizi işini hiç düşünmüyordum. Kapılar açılmıştı yarışmadan sonra. Ardından Osman Sınav'la tanıştık. Dizi projesini anlatmaya başladı. ‘‘Assolist var mı’’, dedim. ‘‘Yok’’ dedi, anlatmayı sürdürdü. Neden oyuncu olmadığım halde beni seçtiğini sordum. ‘‘Sende potansiyel var’’ dedi. Ben de ‘‘Kellem senindir’’ dedim.

Diziler kazandırdı

İyi para kazandınız mı?

Dizi daha çok getiriyor. Mankenlikte sürekli gelir yok. Dizide düzenli. Daha çok para teklif edildi, ama ben bunu seçtim. Fena değil.

Hayranlar çok mu? Taciz durumları oluyor mu?

Seviyorlar, sağolsunlar. Ben çok utanıyorum bu sorulara cevap verirken.

Nasıl ulaşıyorlar size?

Mektup, telefon. Bu yüzden sık sık numara değiştiriyorum. Trafikte dururken gelip sarılıyorlar. Yediden yetmişe herkes seviyor. Bazen bir köye gidiyoruz oradaki bir teyze ‘‘Kurban olurum sana yiğidim’’ diyor. Kemancıya gidiyorum, metal dinleyenler gelip konuşuyor. Dizi geniş bir kitleye hitap ediyor. Yusuf ezilmeyen bir karakter. Mert, dürüst, namuslu.. Bu özellikler Türklerde var, ama ekonomik durumdan dolayı çıkamıyor.

Yeni Kadir İnanır olduğunuz söyleniyor?

Onun yeri ayrı benim yerim ayrı. Yılmaz Güney'e benzetenler de oluyor. Benim oynadığım çağdaş Dadaloğlu ya da Köroğlu. Kimsenin yerini alacağım diye bir hedefim yok. Kendim yer açmak istiyorum. Kimsenin yerine oturmak istemiyorum.

Geçmişi unutmadı

Ünlü olduğunuz bu üç yılda sizde değişiklik var mı?

İnsanın kendisi için bunu söylemesi ne kadar doğrudur ki? Eski arkadaşlarla görüşüyorum, yeni dostlar, yeni mekanlar eklendi ama eskileri unutmadım.

Aile kurmak istiyor musunuz?

Maddi manevi hazır olduğum zaman aile kuracağım. Hazır olmak lazım.

İnsan nasıl hazırlanır?

Hissetmek.... Düzenli hayat isteyince, eve gelince karını görmek, çocuklarının sesini duymak isteyince, hazırsındır.

Nerede ne yapar, ne sever?

Çay içmek için Ortaköy'e, kahvaltı için ise Hisar Kahvesi'ne gider. Bostancı'da (adını vermek istemiyor) bir yer var, salaş, orayı seviyor. En çok Hacı Abdullah Lokantası’nda yemek yemeği seviyor.

Yemek olarak et olsun da ne olursa olsun. Osmanlı mutfağı. Kebap, et sote. Kavurma. Bir etobur yani.

Geceleri rock barlara, fasıl çalan yerlere gidiyor. Çicek Pasajı. Nevizade Sokak.

Tatil için sakin yerleri tercih ediyor. Assos gibi. Kafasını dinlemek ve kitap okumak istiyor tatilde. Her yaz kendi köyü Bala'ya gidiyor. Son gittiğinde başbakan gibi karşılandı.

En son Ahmet Altan'ın ‘‘Gece Yarısı Şarkıları’’nı okumuş. Çok sevmiş. Orada geçen bir aşktan çok etkilenmiş. Roma'da bir adamı idam edecekler. Fakat karnına bıçağı kendisinin saplamasını istiyorlar. Karısı, adamın elinden alıyor bıçağı ve kendi karnına saplıyor. ‘‘Bak’’ diyor, ‘‘acımıyor. Sen de yapabilirsin’’ Ne diyor Kenan böyle bir aşk için? ‘‘Doğru demiyorum ama çok etkileyici.’’

O böyle bir aşk yaşıyor mu? Onun yerine Yusuf yaşıyor ya... Kenan'ın bir dünyası var, kalın duvarlı, herkesi o dünyaya almıyor. Kadının azmetmesi ve o duvarları aşması lazım. Bu da bir güven meselesi tabii.

Yakışıklılığıyla hiç övünmüyor. ‘‘Ben sadece şanslıyım. Yakışıklılık Allahın işi. Yaptığım işle övünürüm. ‘Deli Yürek'te oynadığım için kendi kendime ‘‘Aferin lan, iyi yaptın’’ diyorum.’’

Şu anda 25 yaşında, Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü’nde uzatmalı olarak okuyor. Israrla mezun olmak istiyor, başaracak mı merakla bekleniyor.

Golf 1.8 marka arabasını kullanmaya bayılıyor.

En büyük derdi 46 numara ayaklarına ayakkabı bulmak. Dükkana giriyor ve soruyor ‘‘En büyük numara kaç?’’ Bazen 45 numaraları da olur belki diye denemeye kalkıyor, ayakkabıcı klasik cevabını veriyor: ‘‘Ağbi istersen zorlama!’’



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!