Zeynep BİLGEHAN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2011 00:00
Herkesin hayatında en az bir kere bir fıkrasını anlattığı Karadeniz halk kahramanı ‘Temel’in ilk kez sinema filmi çekildi. Üstelik yönetmeninden oyuncularına tümüyle Karadenizli bir ekiple. Haftaya vizyona girecek ‘Sümela’nın Şifresi-Temel’ filminin senaristi Yılmaz Okumuş’la (49) filmi ve Karadenizliliği konuştuk
Karadenizlilerle ilgili bir film çekmek aklınıza nereden geldi?
- Amacımız, bizim insanımıza içeriden bakan bir film çekmekti. Sadece fıkraları hikâyeleştirsek insanlar beşinci sahnede sıkılmaya başlardı. O yüzden Karadenizliliği sürükleyici bir hikâye üstüne oturtarak anlattık. Karadeniz’in baş aktörlerinden biri Temel olduğundan kahramanın adını ‘Temel’ koyduk. ılk Karadeniz filmi diyemem ama yazarının, yönetmeninin, oyuncularının, tüm ekibinin Karadenizli olduğu ilk film diyebilirim. Filmle ilgili her türlü eleştiri yapılabilir ama ‘Karadenizliler böyle değil’ denemez.
Temel’i herkes fıkralardan tanıyor ama nasıl göründüğüyle ilgili ortak bir fikir yok. Filmdeki Temel’i neye göre seçtiniz?
- Elde var olan bir Temel olmadığından tipini olanaklarımız doğrultusunda, beğendiğimiz oyuncunun fiziksel özelliklerine göre belirledik. Temel’i oynayan oyuncu Alper Kul üç kuşaktır Karadenizli. Bu arada ilginç bir bilgi; nüfus müdürlüğüne 1992’den beri bir tane bile Temel ismi kaydedilmemiş.
Dursun’la Fadime niye filmde yok?
- Fıkralardan bir demet hissi yaratmak istemedik.
Ekrandaki Karadenizli karakterlerin şiveleri genelde çok eleştirilir. Buna karşı nasıl bir önlem aldınız?
- Bir Karadenizli filmi izleyip, “Biz böyle konuşmuyoruz” dememeli. Fakat Karadeniz’de tek bir şive yok ki. Sahil boyunca her kilometre başında tını değişir. Biz de İstanbul’dan algılandığında en doğru gelebilecek şiveyi temel aldık.
Filmin fragmanı Facebook’ta paylaşılma rekorları kırdı...
- Sanal âlemde büyük destek var ama her şey gişede belli olacak. En büyük jürimiz Karadeniz halkı. Hiç affetmezler, “Biz böyle miyiz?” dedikleri anda sınıfta kalmış olacağız. Filmin tümünü Trabzon’da çektik. Galayı da ahde vefa olarak Trabzon’da yapacağız.
Film yarıda kalıyor. İkinci filmi ne zaman izleyeceğiz?
- Bu konuda tam bir Karadenizlilik yaptık; filmin beğenilip beğenilmeyeceğini, gişede iş yapıp yapmayacağını bilmeden ikinci filme hazırlık yaptık. Sahneleri hazır, yalnızca diyaloglandırılması kaldı. Mayısta çekimlere başlayıp seneye vizyona sokmayı düşünüyoruz.
SAKIN DENEMEYİN ALTYAZISI OLABİLİR
Filmde gördüklerimizin ne kadarı sizin hayatınızdan parçalar? Mesela adres tarif ederken adam vurma olayı gerçek mi?
- O olayın bir benzerinin bir sefer Trabzon’a gittiğimde gördüm! Bir başka sahnede, şifre çözmeye çalışırken kan beyinlerine gitsin diye baş aşağı sarkıyorlar. Bunu her Karadenizli yapmaz ama sahneyi görüp, “Biz böyle yapmayız” da demezler. Hatta “Ben bunu neden düşünemedim” diyenler çıkabilir. Filmde altyazı koymak gerekebilir “Sakın denemeyin” diye...
Karadenizliler, bir komedi filmine konu olmaktan rahatsız olmayacak mı?
- Hiçbir alınganlık göstermediklerinden eminim. Ben de o insanlardan biriyim. Anlatılanları hiçbir zaman, hiçbir ortamda “Karadenizlilerle dalga geçiliyor!” diye algılamaz. Tam tersi... Mesela filmde karakterlerden biri sensörlü kapıyı, “Bacağına sıkarım!” diye tehdit ediyor. Bu coğrafyanın insanı “E işte o sayede açıldı!” diye haklı çıkarır sizi.
Peki her şey hep Trabzonspor’a mı bağlanıyor gerçekten?
- Filmde bunu az bile gösteriyoruz. şike tartışmalarından dolayı diğer takımlı arkadaşları rahatsız etmek istemedik. Trabzon, sanayisi tümüyle Trabzonspor’a dayalı bir şehir. Trabzonspor maç kazandığında tüm hafta ekonomide canlanma oluyor, çocuk doğum oranları yükseliyor. Kaybettiklerindeyse her şey yavaşlıyor, gazetelerin tirajları düşüyor.
BEN ASİMİLE OLDUM
Dinamitlerle havaya uçurarak şimdi kıyıyı biraz doldurduk ama çocukluğumda dağlar o kadar dikti ki... Yerler hep eğimli olduğundan top bile oynayamazdık. Doğayla müthiş bir mücadele var. Mesela Egeliler rahattır, keyiflerine bakarlar çünkü dingin bir hayatları var. Bizimkiyse yoruyor. Hava bir anda kapatır, müthiş yağmur yağar. Sonra yine bir anda bir güneş çıkar, ıslak hiçbir yer kalmaz. Karadenizli kafası da böyledir. Hal böyle olunca insanlar daha hızlı ve pratik olmak zorunda. Genetik kodlara dönüşüyor. Ben mesela asimile oldum. ıstanbul’a geldikten sonra o fevriliğim gitti.