Televole’lerin kraliçesi

Güncelleme Tarihi:

Televole’lerin kraliçesi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 02, 2000 00:00

Haberin Devamı

Anastasia, rakı kadehi üzerinde dansetmesiyle dikkatleri çekip, devamında meyhaneler arasında yaptığı transferle bir anda magazin gündeminin ayrılmaz parçası haline geldi. Peki kim bu kadın? Biz ona kendini, sonrasında da ‘‘İğrenç’’ diye nitelendirdiği İstanbul'un gece hayatının nasıl olduğunu sorduk...

Son günlerde hayatımızda bir Anastasia'dır gidiyor. ‘‘Çapkın ve seksi halkla ilişkiler müdiresi’’, ‘‘Anastasia rakı kadehinin üzerine çıkıp dansediyor’’, ‘‘Anastasia aşağı, Anastasia yukarı.’’ Yine de 29 yaşındaki bu genç kadın hakkında bilinenler oldukça sınırlı. Yılan gibi dansettiğini hepimiz biliyoruz ama dans öğrenebilmek için 10 yaşından beri neredeyse tüm dünyayı dolaştığını kaç kişi biliyor? ‘‘10 yaşında İsveç'e gittim. Orada tiyatro-dans eğitimi aldım. Eğitimime Almanya, Hollanda, Belçika gibi Avrupa ülkelerinde devam ettim.’’ Tabii bu arada bildiği yabancı diller de cabası. Anastasia söylediğine göre sekiz lisan biliyor. Türkçe, Rumca, İngilizce, İsveçce, Norveçce, Danca, Almanca ve hatta Japonca. Reankarnasyona inanan Anastasia, önceki hayatında bir Japon olduğunu öğrenince gidip ders almaya karar vermiş...

Güneşin bizlerden tüm intikamını almaya karar verdiği bir günde Ulus Parkı'nda Anastasia kendini ve çok iyi bildiğine inandığı gece hayatını anlattı. İşte arasında ‘‘Ay ben bayılıyorum’’ diyerek gerçekten de bayıldığı, bol sansasyonlu Anastasia röportajı...

Son zamanlarda her kanalda bir Anastasia'dır gidiyor. Peki daha önceleri neredeydiniz?

Aslında ben sekiz yıl önce Türkiye'ye geldim. Ama talihsiz bir aşk serüveninden sonra yeniden Amerika'ya gittim.

Türkiye'yi terkedecek kadar nefret dolu bir aşk mıydı bu?

Sevgilimi en yakın arkadaşımla yatakta yakaladım. Hiçbir taşkınlık yapmadım ama ‘‘Bunun intikamını senden alacağım’’ dedim. Gerçekten de onun gözünün önünde hiç sevmediğim bir adamla nişanlandım.

Sevmediğiniz bir adamla nasıl nişanlanabildiniz?

O beni seviyordu. Ben de zamanla severim diye düşündüm herhalde. Çok kırılmıştım ve yıkılmıştım çünkü. Ne yazık ki nişanlandığım adam da tam anlamıyla bir psikopat çıktı.

Nasıl yani?

Hastalık derecesinde kıskançtı. Kapıdan dışarı çıkartmıyordu beni. Türkiye'ye 39 kilo döndüm.

Nasıl kurtulabildiniz öyle birinden?

Neredeyse öldürecektim adamı. Psikolojim tamamen bozuldu. Zamanla annemden bile kıskanmaya başladı beni. Evin içine kamera koymuştu, telefonumu dinletiyordu. İki yıl cehennem gibi geçti.

Halkla yakın ilişkiler uzmanı

Dansetmenize izin vermiyordu herhalde.

Yooo. Tek yapabildiğim dans oldu zaten. San Fransisco'da özel davetlerde dansettim. Oranın en ünlü restoranlarından Pasha'da birçok ünlünün karşısına çıktım. Buradaki ünlülerin gidip oradakilerini görebilmesini çok isterdim.

Neden?

Oradakilerin belki çevrelerinde 20 tane bodyguard var ama öylesine doğallar ki... Üstlerinde bir tane jean pantolon, bir tişört. Gündüzleri makyaj yapmıyorlar. Hatta bazıları senin, benim gibi davranıyorlar. Gidip Don Johnson'la üç saat muhabbet edebiliyorsun mesela. Bizim burada iki parçayla ünlenen şarkıcıların, hele hele mankenlerin havalarından geçilmiyor.

Peki siz birdenbire popüler olmayı nasıl başardınız?

İnsanların sevgisi sayesinde. Çünkü çok samimiyim. İkincisi ise son zamanlarda doruğa tırmanan Türk-Yunan dostluğu. İnsanlar eskiden de Yunan müziği dinliyordu ama hangi diskoda Angela Dimitriu çalıyordu? Havana'da fantezi mi çalınıyordu eskiden? Aynı şekilde Yunan kanallarında da Türk şarkıları çalınıyor.

Halkla ilişkilere ilk olarak Mandıra'da başladınız değil mi?

Evet. Geçtiğimiz Eylül sonu, bir akşamüstü Mandıra'ya müşteri olarak gittim. Oranın müzisyenlerinden biri arkadaşımdı zaten. Sirtaki yaptım, zeybek yaptım. Bardağın üstünde dansettim. O akşam bana halkla ilişkiler müdiresi aradıklarını söyleyip, teklif sundular. 31 Kasım'a biletim vardı, tekrar Amerika'ya dönecektim. ‘‘Biraz çalışıp dönerim’’ diye düşündüm. Canlandırılması gereken bir ortamdı. Basındaki arkadaşlarımın beni desteklemesiyle de gündeme geldim.

Ama asıl dikkati çeken dansınızdı...

Üç yaşımdan beri dansediyorum. Çünkü annem Türkiye'nin eski oryantallerinden Meral Aksoy. Küçükken beni klasik bale okuluna yazdırmıştı. Ben de okuldan atılmak için elimden geleni yaptım ve başardım. Çünkü kurallar bana çok sıkıcı geliyordu. Ben Latin danslarına meraklıydım. Salsa, tango, vals, Yunan ve Türk danslarını öğrenerek bugüne dek geldim. Halkla ilişkilerci olarak gerek Mandıra'da, şimdi de Keyifli Meyhane'de hiç yerimde oturamadım. Orkestradakileri mıncıklarım. Barın tepesinde, masaların tepesinde dansederim. Hatta ben ‘‘Halkla ilişkiler değil halkla yakın ilişkiler yapıyorum’’ diye şakalaşıyorum. İnsanlara hoşgeldiniz dedikten sonra gidip yerime oturamıyorum.

Babanız destekledi mi sizi?

Ben bir yaşındayken babam annemi terketmiş. Annemin yanında büyüdüm ben.

Hiç gördünüz mü onu?

Bugüne dek üç kere gördüm. Bir daha da görmek istemiyorum zaten.

Yıllar sonra karşınıza çıkarsa nasıl davranırsınız?

‘‘Özür dileyen büyüktür’’ derler. Affeden daha büyüktür. Ben yine konuşurum ama annemin uzun yıllardır beraber olduğu üvey babam Çetin, benim için asıl babadır. Herhalde öz baba olsaydı ancak bu kadar korur, sever ve beni ben yapardı. Bir dediğimi iki etmedi bugüne dek.

Mandıra'dan sonra tıpkı bir futbolcu gibi Keyifli Meyhane'ye transfer oldunuz. Peki futbolcular gibi iyi para kazandınız mı?

Bana birkaç yerden teklif vardı. Ancak Yunan müziği olduğu için Keyifli Meyhane'yi tercih ettim. Transfer sırasında elime para geçmedi. Benim vaftiz annem bağırsak kanseri ve hastanede yatıyordu. Onun hastaneden çıkartılması o parayla sağlandı. Sana bir şey söyleyeyim mi; garsonlar benden iyi para kazanıyor.

Maaş almıyorum demeyeceksiniz herhalde?

Haftalık alıyorum. Bundan sonra dansımın karşılığında bahşiş alacağım! Hani Avrupa'da vardır. Ellerindeki şapkanın içine paraları doldururlar.

Gece hayatı çok iğrenç

İstanbul'un gece hayatını çok iyi bilen birisi olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

İğrenç. Tek kelimeyle iğrenç. Kadınlar erkeklere soyulacak mantar gözüyle, erkeklerde kadınlara basit, hemen yatağa atılacak kadın gözüyle bakıyorlar. Tabii ki bu erkeklerin değil, kendilerini erkeklerin önüne atan kadınların kabahati. Gece alemi o kadar yozlaşmış ki; anlatamam. Bu alemde en dürüst olanlar gaylar ve transseksüeller. Heteroseksüel olup ya da kendini öyle gösterip gece aleminde bir sürü halt yedikten sonra ‘‘A tu kaka. Hayatta olmaz’’ diyenleri ayıplıyorum. Hiç olmazsa gaylar, transseksüeller tercihlerini belli ediyorlar. Dürüst ve açıklar.

Sizin başınıza tatsız olaylar geliyor mu?

İki, üç kere geldi. Geçenlerde bir gece mekanındayım. Adamın biri ‘‘Kaça çıkıyorsun?’’ dedi. ‘‘Orkestrayla olunca farklı oluyor’’ dedim. ‘‘Ne orkestrası?’’ diye sordu. Ben de ‘‘Grek istemiyor musunuz? Türk istiyorsanız Songül var’’ dedim. Adam iyice sinirlenmeye başladı. Ben de niye sinirlendiğini anlamaya çalışıyorum. ‘‘Ben seninle yatmak istiyorum’’ deyince bembeyaz kesildim. Adama kafa atmak üzereyken beni zor tuttular.

Ben biraz çapkınım

Bu arada sizin çapkınlığınızdan da sözediliyor. Gerçekten çapkın bir kadın mısınız?

Galiba ben biraz çapkınım. Hoş, bakımlı, güzel elli, güzel dişli ve düzgün ayakkabı giyen bir erkeğe bayılırım. Ama şu an gerçekten sevdiğim bir erkek var. Thomas Gambier. San Francisco'da yaşıyor.

Kendinizi seksi buluyor musunuz?

Ben güzel bir hatun değilim. Bunu her zaman söylüyorum. Ama sempatikliğim, verdiğim elektrik, sıcaklık herkesi etkiliyor. O yüzden kendimi seksi buluyorum. Mesela bana ‘‘Burnunu yaptır. Silikon taktır’’ diyorlar. Hayatta olmaz. Çünkü ben burnumu çok seviyorum. Dünyada üç ünlü burun vardır. Laz burnu, Grek burnu ve İsrail burnu. Denizden çıkarılan tarihi Amphoralara bakın. Üstlerindeki kadınların burunları hep benimki gibidir. Üstelik uzun burunlu insanlar zeki olur derler. Silikon meselesine gelince; yaptıramam. Çünkü annem kızıyor!

Başka uğraşılarınız var mı?

Bioenerjiyle uğraşıyorum. Reenkarnasyon, astral yolculuk yaptırıyorum. Seray Sever, Ziya Kürküt, Necati Bilgiç astral beden yolculuğu yaptırdığım isimler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!