Güncelleme Tarihi:
◊ 6 yıl aradan sonra “Behzat Ç.” ekrana döndü... Dizi sizin gündeminize tekrar nasıl girdi?
- Bir oyun bittikten sonra seyirci salonu terk etmeyip hâlâ sizi alkışlıyorsa ve siz selama çıkmıyorsanız büyük ayıp edersiniz. Bu da bunun gibi bir şey. Aslında yeniden aynı işe dönmek bir oyuncu için çok büyük risk. İş, “eski tadını vermedi”, “eskiden daha iyiydi” gibi bir dolu söylemle beraber kendi içinde kendini yiyip bitiren bir yapıya da dönüşebilir. Ama kendi vicdanımızı hafifletmek için bu “bis”i yaptık açıkçası. Yeni sezon, 9 bölümlük küçük bir yeniden merhaba. “Çok arzu ettiniz, sizi kırmak doğru olmaz” diyerek seyircimize 9 bölümlük bir “bis” yapıyoruz.
◊ Yeni sezonla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
- 9 bölüm yazdı Ercan (Mehmet Erdem), o yazarken, Serdar (Akar) abi çekerken ve biz de oynarken üstüne başka şeyler koyduk elbette. Başka bir dünya oluştu bir anda. Tüm karakterleri o kadar özlemişiz ki sanki kaldığımız yerden devam ettik. 6 yıl hiç geçmemiş gibi hissettik. Umarım izleyici de bu 6 yıllık arayı hissetmez; o zaman bir değeri olur...
◊ Yeni sezon zaman sıçramasıyla başlıyor, değil mi?
- Behzat Ç, kendi doğruları her zaman başkaları tarafından yanlış anlaşılmış bir cinayet büro komiseri. Hiçbir zaman sivri dili ve dikbaşlılığı yüzünden kıdem atlayamamış. Hep kıdem tenzili almış. O da başkomiser olarak cinayet büroda kalmış. Öz kızının üvey kızı tarafından öldürülmesiyle içinden çıkılmaz psikolojik problemlere girmiş, bir savcıya âşık olmuş fakat aşkını kendi içinde tamamlayamadan sistem tarafından adaletin ortadan kaldırılmasıyla psikolojik dramasının yükseldiği bir karakter haline dönüşmüş. Yitik bir halde başlıyoruz bu sezon Behzat Ç.’ye. Bu yitik hâl aslında Behzat’ın yeniden kendini bulma süreci. Bu 9 bölümde bunu anlatacağız.
ÜÇ YENİ KARAKTER
◊ Daha önce Behzat Ç.’yi izlememiş olanlar için bir devamlılık/devamsızlık var mı?
- Yok. Bu süreçte cinayetler devam edecek. Cinayet büroda Akbaba, Hayalet, Behzat Ç. var. Üç de genç oyuncu geldi. Biri bilgisayar ve dijital ortama hâkim, öteki Behzat Ç.’nin gençliği gibi, laf dinlemeyen bir yapıda, diğeri de cinayet bürodaki bütün arkadaşlarının öldürülmesinden sonra dünyanın devamlı üstüne geldiğini düşünen, ürkek, korkak bir sekreter kızımız. Bu üç kişi yeni karakterler. Yine abisi, Behzat Ç.’nin kendisine çekidüzen vermesini savunuyor. Sistemi, yapıyı sorgulayan, soru soran, zaman zaman ağzını bozan, laf söz dinlemez bir polis Behzat. Öncekileri seyretmemiş insanlar bile kolayca entegre olabilirler.
◊ Romanı okuyup sonra diziyi izlemeye başlayanların çoğu “ne kadar doğru bir oyuncu seçimi” yorumları yaptılar uzun süre...
- Sanırım “Behzat Ç.”deki ana cast dünyada en kolay yapılan casttı. Serdar abi için de kolaydı. Cast seçimine Berkan (Şal) gelirken “Serdar abi, işte bu Berkan” dedim. “Akbaba” dedi. “Dedim bu İnanç (Konukçu)”; “Hayalet” dedi. Engin Öztürk’le gece kulübümüz vardı, Fatih (Artman) onun yakın arkadaşıydı. Konuştuk, “olur mu” dedik, baktık olur, Harun da bir anda oldu. Yan cast da çok çabuk oluştu. Bazen enerji doğru olduğunda her şey çok çabuk akıyor. Denk geldi hakikaten, biz de çok sevdik, eğlendik, keyif aldık, Behzat Ç. diye bir şey oldu. Büyük bir şanstı hepimiz için.
BEHZAT Ç. HAKSIZLIĞA KARŞI HEPİMİZİN FERYADI
◊ 6 sene öncesine baktığınızda Behzat Ç. evreninin bu kadar çok sevilmesinin sebebi nedir? Hâlâ amirim lafı ağızlarda dolaşıyor, oradaki şakalar yapılıyor.
- Hepimizin itirazının aynı olması aslında. Haksızlığa karşı hepimizin feryadı Behzat Ç. Adalet duygusunu her daim sorgulayan, kendine göre uygulamaya çalışan, olmadığı zaman hepimizin içine düştüğü çıkmaz aslında Behzat Ç... O yüzden çok sevdik. Empatimizi o yüzden Behzat Ç.’yle kurduk. Hep var olmak istiyor ama her zaman biri çelme takıyor. Hepimizde öyle değil mi? Biz de bir yerlere gelmek istiyoruz ama birileri başımızdan basıyor, arkamızdan çekiyor. O yüzden Behzat Ç. sevildi, onlardan bir şeyi anlattığımız için sevildi.
◊ Behzat Ç. aslında bir roman karakteri...
- İyi ki bir roman karakteri. Bu kadar ayrıcalıklı, bu kadar detaylandırarak bir karakteri yazmak, bir karaktere başlarken bu kadar ipucuna ulaşmak, bir oyuncunun başına gelebilecek en güzel şey.
◊ Onun tadını soracaktım.
- Lezzetli tabii ki. Hasbelkader suya yazı yazmıyorsunuz. Var olan bir hikâyenin üzerinden gidiyorsunuz, bulmacaları bularak karakterinize gidiyorsunuz ki Emrah (Serbes) o konuda çok güzel karakterler çıkarmıştı. Ellerine sağlık.
Kadınların gözünden devrim
◊ Siz dizi izliyor musunuz?
- Bakıyorum ama hiçbir zaman isimlerini hatırlamıyorum. Birileri bahsettiğinde, “seyrettim onu” diyorum. Ama Jude Law’ın işini çok beğendim; “Young Pope”. Çok iyi işti. “Stranger Things”in ilk sezonu bence gayet güzel. “Breaking Bad”in ilk sezonunu seyrettim ama diğer sezonlarını seyretmemek için elimden gelen her şeyi yapıyorum.
◊ Polisiyeyle aranız nasıl?
- Sevmem.
◊ Son dönemde çok sevdiğiniz kitaplar hangileri?
- Oyununu da yapacağımız için en son “Fahrenheit 451”i okudum. Bir de “Küçük Kadınlar”ı okuyorum, onun da müzikalini yapmamız söz konusu olabilir.
◊ Yeni bir filminiz var mı?
- Bakalım, belki yapacağız. Balkanlar’a gitmeyi düşünüyoruz.
Balkan temposunda bir iş yapacağız.
◊ Bir şeyler yazıyor musunuz?
- Var birkaç şey... Cumhuriyet dönemine başkahramanların kadınları gözünden bakmak istiyorum. O konuyla ilgili yazma çizme işlerimiz var.
Karabekir’in eşi, İsmet İnönü’nün eşi, Mustafa Kemal’in eşinin gözünden bir cumhuriyet devrimi anlatmak niyetindeyim. 9-10 bölümlük bir hikâye...
Sinema filmi gibi çektik
◊ Yeni sezonun çekimleri ne zaman başladı, ne zaman bitti, ne kadar sürdü?
- 1.5 ay sürdü. 9 bölümü 45 dakikalık bölümler halinde çektik, paket halinde İntermedya’ya teslim ettik. İntermedya da BluTV’ye teslim etti.
◊ Televizyona çalışmakla dijital platforma, 45 dakikalık bölümler çekmek arasında nasıl bir fark var?
- Tüm bölümleri toplu çektiğimiz için bunun farkını göremedik tabii. Biz başı ve sonu olan bir hikâye çektik. O yüzden 45 dakika olarak değerlendirmedik. Bir sinema filmi çeker gibi çektik hikâyeyi. Bence olması gereken de sistem olarak o; en fazla 1 saatlik bir hikâye anlatırsınız. Bırakalım artık, kartelden kurtulalım. Gencecik yapım firmaları çıksın, değişik şeyler çekilsin. Ben hiç bilimkurgu dizisi seyretmiyorum mesela Türkiye’de, niye yapmıyoruz? Bilimkurgu dizimiz niye yok bizim? 13 bölüm, 40-45 dakika bir paket yap, bir şey değil onun maliyeti. Artık her şey dijital olduğu için biraz daha ucuzladı. Bu riski göze alın. 2.5 saat, büyük kartellerin yaptıkları diziler var ortada, ben sabahtan akşama kadar bir adamın merdivenlerden inişini, arabaya binişini, arabayı kaldıramayışını, kaldırışını seyretmeyelim diyorum artık.
LİMONLU BEZE | MUCİZE LEZZETLER