Güncelleme Tarihi:
◊ Nilgün Hanım, öncelikle yeni projeniz hayırlı uğurlu olsun. Bu sezon “Bizi Birleştiren Hayat”la ekrana döndünüz. Neler söylemek istersiniz? Nasıl bir deneyim oluyor sizin için?
- Bu dizi beni çok heyecanlandırdı. Pandemiden kaynaklı iş yapamıyordum. Oyunculuğu çok özlemiştim. 58 sene çalıştığım Şehir Tiyatroları’ndan emekli olduğum için sahnelerden de uzak kalmıştım ve beni heyecanlandıracak bir senaryo peşindeydim. Ve evet, bu senaryo “Bizi Birleştiren Hayat”la karşımıza çıktı.
◊ “Bizi Birleştiren Hayat” henüz yayına başlamadan, fragmanda Münevver Hanım’ın sesinden duyduğumuz “Anne diyecekler bana. Sarılacaklar, affedecekler. Silecekler geçmişin bütün günahlarını. O geceyi. Bizi darmadağın eden, hayatımızı karartan o geceyi” repliğiyle merak uyandırdı. Hem dizi hem de karakter açısından sizi ilk yakalayan unsur neydi?
- Ben Münevver’i çok sevdim. Çünkü Münevver benim oynamak isteyip de oynayamadığım rollerden biriydi. Bazı karakterler maalesef biz oyuncuların üstüne yapışıyor. İzleyici sizi hep o karakterlerde görüyor. Yönetmenimiz Ayhan Özdemir’le karşılıklı konuşunca projeye daha da bayıldım. Çünkü Ayhan da benim okuduğum gözden bakıyordu.
MÜNEVVER SEVGİSİNİ GÖSTEREMEYEN BİR KADIN
◊ Karaktere hayat vermeden önce nasıl bir Münevver’le karşı karşıyaydınız? Siz onu nasıl yorumlarsınız?
- Ben Münevver’e hiç benzemiyorum. Ben de bir anneanneyim. Ama değil anneanne olarak, insan olarak da benzemiyorum. Çünkü ben içimden geçenleri anında söyleyen, anında reaksiyon veren bir kadınım. Sevgimi göstermekten hiç kaçınmam. Ne söyleyeceksem açık açık söylerim. O yüzden Münevver’le pek uyuşmuyoruz. Ama tabii ki Münevver’le empati kurdum, onu anlamaya çalıştım. Münevver duygularını söyleyemeyen, sevgisini gösteremeyen bir kadın.
◊ Münevver alışılmışın dışında bir anneanne. Ezber bozacağa benziyor. Sizce izleyici sevecek mi, kızacak mı?
- Bence seyircimiz Münevver’le empati kuracaktır. Çünkü Münevver’in yaşadığı duyguları herkes az da olsa içinde yaşıyor ama bastırıyor. Münevver de bazı duygularını bastıran biri. Sevecekler mi, kızacaklar mı, acıyacaklar mı, bilemiyorum. İzleyip göreceğiz.
BEN DE GENÇLERDEN ÖĞRENİYORUM
◊ Biraz da setten bahsedelim mi? Bu proje için özel bir plato kuruldu ve çekimler orada yapılıyor. Genç oyuncularla aynı settesiniz. Deneyimlerinizi onlarla paylaşıyor musunuz?
- Platoda çalışmak çok rahat ve çok keyifli. Yapım şirketimiz her şeyi düşünmüş. Ayrıca şunu belirtmek isterim; günlük dizi olsa da inanın detay detay, tadını çıkara çıkara çalışıyoruz. Zaten başlayınca seyircimiz de görecek. Her şey ince ince hesaplanıyor. Genç meslektaşlarımla oturup çok güzel sohbetler ediyoruz. Tabii ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Onlar da benden öğrenmeye çalışıyor. “Nilgün Hanım” diyorlardı bana, dedim ki “Hanım demeyin, abla ya da teyze diyebilirsiniz”. Aramızda hakikaten güzel bir ilişki var. Çok yetenekliler bir kere ve çok çalışkanlar. Hepsini çok seviyorum.
◊ Yeni jenerasyonun örnek aldığı biri olmak, size nasıl hissettiriyor?
- Sizi birilerinin örnek alması tabii ki çok güzel bir duygu. Ben de hep ustalarımı örnek aldım. En başta, konservatuvardaki hocam Yıldız Kenter’i, sonra Şehir Tiyatrosu’ndaki duayen ustalarımızı; Suna Pekuysal, Melahat İçli, Şaziye Moral... Ben de onlardan çok şey öğrendim. Zaten öğrenmenin yaşı yok. İnanın şu anda ben de gençlerden yeni yeni şeyler öğreniyorum. Çünkü her şey değişiyor, gelişim gösteriyor.
BU MESLEKTE “OLDUM” DEMEYECEKSİN
◊ Bu meslekte yılları devirmiş biri olarak; bir oyuncunun mutlaka bilmesi gereken şeyler neler sizce?
- Bu meslekte “oldum” demeyeceksin. Hep öğreneceksin, hep araştıracaksın, hep çok okuyacaksın. Gençlere benim en büyük tavsiyem; saygı duyulan bir sanatçı olsunlar. İnanın bu günümüzde çok önemli bir hâl aldı. Meslekleriyle ön plana çıkmaya çalışsınlar. En önce bilinmesi gereken şeylerin başında disiplin geliyor. Çok çalışmak, çok okumak, çok seyretmek gerekiyor. Disiplin birinci şart. Ben de bunu Muhsin Ertuğrul Hoca’dan öğrendim.
◊ Son olarak buradan hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?
- Seyircilerimize şunu söylemek istiyorum; “Bizi Birleştiren Hayat”ta çok şey bulacaksınız. Belki de özlediğiniz şeyleri bulacaksınız. İnsan ilişkilerini, sevgiyi, sevgisizliği göreceksiniz. Bizler size en güzelini vermek için uğraşıyoruz. Sizinle buluşacağımız için çok mutluyum.
TÜRK SİNEMASININ ÇOCUK YILDIZLARINI BEN SESLENDİRDİM
◊ Bugüne kadar kariyerinizde karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
- Konservatuvarda okurken aynı zamanda Şehir Tiyatrosu oyuncusuydum. Zaten Şehir Tiyatrosu’na 6 yaşında başladım. Konservatuvardaki ders saatleriyle prova saatlerini ayarlamak çok zor oluyordu. Çok kıymetli hocalarım vardı; Melih Cevdet Anday, Yıldız Kenter, Sabahattin Kudret Aksal... Hiçbirinin dersini kaçırmak istemiyordum. O dönem biraz zor geçti. Tabii o zaman tiyatrodan çok minik paralar kazandığımız için, ek iş olarak da seslendirme yapıyorduk. Ben seslendirmeyi de çok severim. Türk sinemasındaki hemen hemen bütün çocuk yıldızları ben seslendirdim. Sezercikler, Yumurcaklar, Gülşahlar... Bir de oraya vakit ayırıyordum. İşte o dönem benim için zor geçti. Başka hiçbir şeye zorlanmadım.
HEP GÜZEL PROJELERDE YER ALDIM, ÇOK ŞANSLIYIM
◊ Sizin için unutulmaz olan rollerinizi de soralım...
- Çok sevdiğim roller oldu. Mesela 1974 yılında oynadığım “Besleme” oyunundaki Sultan, “Çil Horoz”daki Ayten... Dizilerden “Hanımlar Sizin İçin” benim için çok özeldir. Türkiye’nin ilk sit-com dizisiydi ve TRT için çekiliyordu. Sevgili Nedret Güven ve Alev Sezer’le beraber oynamıştık. “Işıklarda Uyusunlar” haftada üç gün yayınlanıyordu. Usta oyuncu Metin Akpınar’la 3 yıl oynadığım “Papatyam” dizisi de benim için unutulmazdır. Metin Abi’den çok şey öğrendim. Cidden çok şanslıyım. Hep güzel projelerde yer aldım.