Güncelleme Tarihi:
◊ Sizi yakından tanıyabilir miyiz?
- 25 yaşındayım. İzmirliyim. 20 yaşımda, üniversitedeki bölümüme ara verip oyunculuk eğitimi için İstanbul’a yerleştim.
Kendisine, ailesine ve işine ilgi gösterip buna zaman harcamaktan bıkmayan biriyim. Beni heyecanlandıran ve mutlu eden şeylerle alakadar olurum. Yaptığım işlere karşı tutku ararım ve o tutkum varsa üzerine yoğun ilgi duymaktan, üzerine düşünmekten keyif alırım. Oyunculuk da benim için öyle bir şey. Zaten çok az şeye karşı heyecanlanırım, o heyecanı da yakalayınca peşini bırakmayıp üzerine gidiyorum. Bir şeye kafayı taktığımda onun üzerine çok düşünüyorum ve sabırsız birine dönüşüyorum. Ama bu heyecanlı durumlarda bile genel olarak pozitif düşünmeyi, sakin kalmayı tercih eden biriyimdir diyebilirim.
ZIT KARAKTERLERİ CANLANDIRMAK İSTİYORUM
◊ Oyunculuğa yönelmenizdeki motivasyonunuzdan bahseder misiniz?
- Galiba en çok, bir hikâyeye kapılma duygusu beni heyecanlandırıyor. Yani o hikâye içindeki karakteri, travmalarını, derdini, coşkularını anlamak. Aynı zamanda kendi karakterimin tamamen zıttı, uç karakterin içinde olabilme düşüncesi de bana iyi geliyor. Kariyerimde de böyle ilerlemek istiyorum. Mesela bir hikâyede psikopat bir karakterde olacaksam; sonraki projemde tam tersi, hayatını sakin yaşayan, mülayim birini canlandırmak isterim. Farklı karakterler ve kendine zıt insanları canlandırabilme düşüncesi benim oyunculuğa karşı motivasyonumu yükseltiyor diyebilirim.
◊ Hangi eğitimleri aldınız?
- Üniversitede Sanat Tarihi eğitimi aldım, sonrasında İstanbul’a yerleşip bir oyunculuk okulundan iki yıl temel oyunculuk ve kamera önü oyunculuk eğitimi aldım.
İLK İŞİMİN GÜZEL BİR EKİPLE OLMASI ŞAHANE HİSSETTİRİYOR
◊ İlk oyunculuk deneyiminiz nasıl gidiyo
? Neler hissediyorsunuz?
- Şahane gidiyor. İlk işimin Ayvalık gibi büyülü bir yerde ve güzel bir ekiple oluşu çok şanslı hissettiriyor. İstediğin işi yapmak ve karşılığını iyi bir reaksiyonla almak elbette beni çok mutlu ediyor.
Kameraya alışma süreci biraz zor oluyor bence ama çalıştıkça ve sete çıktıkça o durum normalleşmeye ve güzelleşmeye başlıyor.
◊ “Üç Kız Kardeş”te yer almaya nasıl karar verdiniz?
- Menajerim telefon edip projeden bahsetti. İlk bölüm senaryosunu ve ardından heyecanla bir çırpıda kitaplarını okudum. ‘Bu işte olmalıyım’ dedim, sonrasında zaten deneme çekimi derken işi aldım.
◊ Sevenlerinizin geri dönüşleri nasıl? Bu size neler hissettiriyor?
- Hikâye için de karakterim için de şahane tepkiler aldım diyebilirim. Canlandırdığım karakterin çok masum bir aşk hikâyesi var; bundan da seyirci etkilenip güzel tepkiler verince çok mutlu oluyorum tabii.
◊ Set dışında neler yaparsınız?
- Haftada üç ya da dört gün mutlaka spor yaparım: Fitness veya crossfit. Karşılığını almak için beslenmeme dikkat ederim. Günde en az bir film izlemeye dikkat ediyorum; yolda, evimde, karavanda, nerede boşluk yakalayabiliyorsam. Sürekli kulaklığım yanımdadır, müzik dinlerim bol bol. İyi hissettiğim anlarda şarkı söylerim mesela, en yakın uygunluk anımda bir enstrümana başlamak istiyorum.
◊ Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği yapardınız?
- Aşırı ilgili olduğum iki alan var: Spor ve müzik. Ya müzisyen olurdum ya da sporcu ama hangisini seçerdim emin olamıyorum.
◊ Sporun hayatınızdaki yeri nedir? Hangi dalları ile uğraşıyorsunuz?
- Hayatımdaki en büyük motivasyon kaynaklarımdan biri spordur diyebilirim. Çocukluğumda bir dönem aktif futbol ve voleybol oynadım. Onun öncelerine gidersek yüzme vardı hep hayatımda, son altı yıldır ağırlık ve kardiyo antrenmanları yapıyorum. Yakın zamanda ise bunlara ek olarak tenis ve savunma sporları eğitimlerini almak istiyorum.
Aşk fedakârlıktır
◊ Sizce aşk nedir?
- Aşk bence bir tür serotonin etkisidir ve bir görme kusurudur, fedakârlıktır, aidiyettir. Bence birçok coşkunun karışımı ve dışavurumudur. Herkesin hayatında yaşaması gereken çok özel bir duygudur.
◊ Yeni projeleriniz olacak mı?
- Şu an devam eden bir projede olduğum için bu düşüncem yok. İlerleyen zamanlarda neler olur bilemiyorum tabii. İyi hikâyesi olan bir film veya dijital bir projede bulunmak isterim elbette.