Güncelleme Tarihi:
Jülide Ateş, Arkın Çelik’in Boğaziçi Üniversitesi mezunlarını konuk ettiği podcast programına katıldı.
Ateş, 1990 yılında Türkiye Güzeli seçildikten sonra ana haber spikeri olması ve sonrasındaki süreci şu sözlerle anlattı:
“Meslekte giydiğimiz ceketlerle aslında olduğumuzun çok farklı olduğunu düşünüyorum. 20’li yaşların başında ana haber spikeri ceketini erken giydim. Ben de keşke bir bahar bayramında erkek arkadaşımla Boğaziçi Üniversitesi’nde kimse bakmıyorken eğlenseydim... Herkes bana hayrandı ama kimse yanaşamıyordu. Üniversitedeyken bir erkek arkadaşım yoktu. Ana haber spikerliği benim için erken alınmış bir sorumluluktu. Dolayısıyla çocuğuma ne şöhreti salık veririm, ne de erken tanınmayı... Ben hem çalıştım hem de okudum. Maalesef o şöhretin de yükünü taşıdım. Ağır bir yüktür o ve her zaman göründüğü gibi güzel değildir. Şöhret felakettir aslında. Ben hiç sevmedim.”
YARIŞMAYA ASLA KATILMAZDIM
Jülide Ateş, güzellik yarışması hakkında “Güzellik yarışmasına girdiğimde 19 yaşındaydım, şu an 52... Bütün güzellik algım altüst oldu. Bu yaşın zihni ve bilinciyle yarışmaya asla katılmazdım. Ülke temsilini ifade ettiğinden kıymetliydi. Fiziksel güzellik ise hiçbir şey. Bunu öğrenmeniz ve içselleştirmeniz zaman alıyor. Bu titrlerin altında şu an çok eziliyorum” açıklamasını yaptı.
GÜZELLER SUÇLU DEĞİL
Jülide Ateş, bugünkü güzellik algısıyla ilgili şunları söyledi: “Suçlular güzellik yarışmasına katılan insanlarmış gibi görünüyor. Aslında toplumun güzelliğe atfettiği değeri mercek altına almalı. Biz bu günah zincirinin bir parçasıyız ama en nahifi. Bu ‘aptal güzeller’ kadar, onların karşısında salaklaşan adamlar da gördük. Bunlar konuşulmadı.”