Tehlikeli ve acımasız

◊ Kanal D’nin beğeniyle izlenen dizisi “Kraliçe”de yer alıyorsunuz. Proje size geldiğinde ilk ne hissettiniz?

- “Queen Sugar”ı izlediğim için çok heyecanlandım. Oprah Winfrey tarafından yapılmış çok güçlü senaryosu olan bir dizi. İnanılmaz sürükleyici ve birçok konuyu ele alan özellikle kadının gücünü ortaya koyan bir dizi olduğu için çok seviyorum. Dolayısıyla Türkçe uyarlamasında oynamak beni çok heyecanlandırmıştı. Türkçe uyarlaması nasıl olur diye açıkçası çok merak etmiştim.

◊ Senaryoyu ilk okurken ilginizi ne çekti? Neler hissettiniz?

- İlgimi en çok çeken benim karakterimdi. Bütün karakterler orijinaldeki gibiyken bir benim oynadığım karakter, çok daha farklıydı.

SAHNELERİ ÇALIŞIRKEN ELLERİMİ BAĞLADIM!

◊ Canlandırdığınız Narin karakterini nasıl tanımlarsınız?

- Çok planlı, gizemli, tehlikeli, paragöz, acımasız... Daha kötü neler sayabilirim. (Gülüyor)

◊ Karakteriniz için ön hazırlık yaptınız mı?

- Elbette, genelde çok mimik el kol hareketleriyle heyecanlı konuşan, hareketli biriyim. Beden dilime hakim olmak için başlarda epey uğraştım. Narin çok sinsi, fettan ve tehlikeli bir kadın, öyle benim gibi bıcır bıcır biri değil.

Kendimden çok uzak ve çok farklı bir karakter. Dolayısıyla mimik ve hareketlerimi kontrol altına alıp o beyninde sürekli hesap kitap yapan beden dilini çok az kullanan, gözleriyle bakışlarıyla zehir atan sinsi kadını yaratmak için çalıştım. Bazen evde sahnelerimi çalışırken ellerimi bile bağladığım oluyordu.

Türkiye’de doğup büyümediğim için, bir şeyler anlatırken kendimi ifade etmeye çalışırken ekstra beden dili kullanıyorum, o yüzden bu kısım beni biraz uğraştırmıştı. Ama sonuç olarak benden çok farklı karakterlere bürünmeyi seviyorum. Yeni bir kişilik, yeni bir karakter, yeni bir dünya keşfetmek beni oyunculukta çok besliyor, ki zaten oyuncu olmanın zevki de bu benim için.

NARİN GİBİLER BENDEN UZAK OLSUN

◊ Narin; çocuğunu terk etmiş kendi hırslarını ön planda tutan ve bunun için mücadele eden bir kadın. Sizin Narin ile ortak noktalarınız var mıdır?

- Gram ortak noktamız yok. Narin gibiler benden uzak Allah’a yakın olsun. (Gülüyor)

◊ “Kraliçe” ekrana geldiğinden bu yana sosyal medyada oldukça ilgi gördü. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Gelen yorum veya eleştirilere tepkiniz nasıl oluyor?

- İnsanların beklentisi orijinaldeki aynı hikâyeyi izlemek olduğu için genelde eleştiriler orijinalden biraz farklı hikâyeye gitmesinden dolayı oldu.

Uyarlama olduğu doğru, ama biz de Türk olarak biraz biber ve tuz kattık ve karakterlerimiz yeni açılmaya başlıyor henüz. Türk izleyiciler yoğun duygu odaklı seviyor, bu yüzden hikâye biraz farklı yön aldı. Biz dram seviyoruz.

DÜZ BİR HAYAT YAŞAMAM SÜREKLİ BİR AKSİYON OLMALI

◊ Set ortamınız nasıl?

- Hava güzel olunca mis, yağmurlu olunca çamur oluyoruz. Çok mekân olmaması işimizi kolaylaştırıyor. Ayrıca çok hızlı ve başarılı set çalışanlarımız var. Bazen 1 günde sayfalarca sahneler çekip erkenden paydos edebiliyoruz. Hatta bazen programda ne varsa bitirip başka sahnelerde ekliyoruz.

Başta Cevdet (Mercan) hocam olmak üzere diğer hocalarım Gökçe ve Fırat hocam, elbette diğer bütün ekip çalışanlarımız hep neşeli ve keyifli olmasını sağlıyorlar. Ben sette hem eğlenip hem çalışıyorum.

◊ Oyunculuğunuzu besleyen taraflar neler?

- En başta yaşanmışlık... Yaşadığım iyi kötü ne varsa beni oyunculuğumda besliyor. Bu yüzden düz bir hayat yaşayamam, sürekli bir aksiyon bir macera olmalı. Ve genelde yalnız seyahat etmeyi severim. Biriyle seyahat edince o kişiye ayak uydurmak zorunda kalıyorsun.

Oysa yalnız olunca kimseye bağlı kalmadan birçok farklı insanla tanışıyorum, yeni kültürler keşfediyorum, gözlemliyorum. Bütün bunlar beni çok besliyor.

Yakında 5 dil konuşacağım

◊ Hayattan keyif aldığınız alanlar nelerdir? Ne sizi mutlu eder?

- Dans etmeyi çok seviyorum, müzik benim dünyam. Seyahat etmeyi çok seviyorum. Sürekli bir şeyler öğrenip keşfetmeyi seviyorum. Şu sıralar sık sık Güney Kore’ye gidiyorum. Orada başka bir dünya keşfettim, oraya gitmek beni çok mutlu ediyor.

Hatta Korece dersi alıyorum, çok yakın zamanda tam 5 dil konuşuyor olacağım. Fransızca, Flemenkce, İngilizce, Türkçe ve çok yakında Korece konuşuyor olacağım. Okumayı yazmayı öğrendim, hatta konuştuklarında anlıyorum bile bazen, yakında çözmüş olurum. (Gülüyor) Çünkü Kore’yle ilgili ciddi projelerim var, kıştan beri uğraşıyorum. Birisi Dok2 diye çok ünlü bir rap’çiyle müzik projemiz, diğeri ise sürpriz olsun. (Gülüyor)

◊ Kendinizi geliştirmek istediğiniz noktalar var mıdır?

- Dövüş sanatları öğrenmek istiyorum, Los Angeles’a Stella Adler okuluna gidip oyunculuğumu geliştirmek istiyorum, İspanyolca öğrenmek istiyorum. Bir ara zamanım olursa psikoloji lisansı yapmak istiyorum. Bence her oyuncunun psikoloji dersi görmesi şart.