Tamer Levent: Rafet kadar olmasa da ben de tutumluyum

Güncelleme Tarihi:

Tamer Levent: Rafet kadar olmasa da ben de tutumluyum
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2021 10:22

Kanal D’nin sevilen dizisi “Camdaki Kız”da Rafet karakterini canlandıran Tamer Levent, bir yandan da “Uyandığımda Sesim Yoktu” adlı tiyatro oyununun yönetmenliğini üstleniyor. Usta oyuncuyla dizi ve tiyatro oyunu üzerine sohbet ettik.

Haberin Devamı

◊ Yönetmenlik yönünüz çok bilinmiyor. Nasıl ortaya çıktı tiyatro projesi?
- Benim tiyatroculuk yaşantımın çok önemli bir kısmı Ankara Devlet Tiyatrosu’nda geçti. Orada oyuncu ve yönetmen olarak çalıştım, sonra da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü yaptım. TOBAV Vakıf Başkanlığı yaptım. Dolayısıyla Ankara’da yönettiğim oyunların hemen hemen hepsi büyük prodüksiyondu. İstanbul’a geldikten sonra burada sevgili Burcu’yla (Görek) konuşurken, Edinburgh’da izlediği oyunu anlattı ve ben metnin İngilizcesini okudum. Çok beğendim. Bu nedenle bu oyunu Burcu “Çevirteyim mi?” dedi, “Çevirt” dedim. Ve çok hızlı bir şekilde, bir haftaya yakın bir sürede çevirtti ve oyunu getirdi. Onun bu kararlılığı beni etkiledi. Çok da yoğun olmama rağmen bu oyunu çalışmaya başladık.

◊ Dizi ve oyunu birlikte yürütmek zor olmuyor mu?
- Bu oyunu çok iyi çalıştık Burcu ve Dilşad’la. Çünkü oyun Kanadalı yazarların oyunu olduğu için, onların farklı bir oynayış biçimi vardı. Ben oyunu beden diliyle, tonlamayla ve ifade edişle Türkiye izleyicisinin de anlayacağı bir şekilde yorumlamaya çalıştım. Daha sonra Dilşad’ın bebek beklemesi nedeniyle bize katılan Dilara da aynı şekilde çalıştı. Dolayısıyla benim için zorluktan ziyade zevkli bir çalışma oldu.

◊ “Uyandığımda Sesim Yoktu” kısa süre önce Arnavutluk’ta düzenlenen Uluslararası Skampa Tiyatro Festivali kapsamında tiyatroseverlerle buluştu. Litvanya ve Kosova’dan da davet aldınız, değil mi?
- Evet, Arnavutluk Elbasan’da son derece kaliteli ve yıllardır süren bir festival Skampa Festivali. Bu festivalin başında da yine tiyatroya âşık bir yönetmen var; Adonis Filipi. Dolayısıyla ben de Adonis’e daha önce destek olmuştum, onu Türkiye’ye de çağırdık. Trabzon’da düzenlediğimiz “Trabzon Karadeniz’e Kıyısı Olan Ülkeler Tiyatro Buluşması”nın ilk dönemlerinde Adonis de oyunuyla geliyordu Türkiye’ye. Bu ikili ilişkilerin sürmesini hep isterim. Oyunun şimdi Litvanya ve Kosova’dan da davet alması çok normal. Eğer bir işi başarılı bir şekilde yapıyorsanız, uluslararası sahnelere çıktığınızda o oyun ilk çıktığı uluslararası sahneden iki tane davet alıyorsa, daha sonra gittiği başka bir uluslararası sahneden üç tane alacaktır. Ondan sonrakinden beş tane alacaktır ve bu böyle gider. Bu oyunun da yolu açık diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Tamer Levent: Rafet kadar olmasa da ben de tutumluyum



◊ “Camdaki Kız”’da canlandırdığınız Rafet, tutumlu tavırlarıyla ön plana çıkıyor. Siz de tutumlu musunuzdur?
- Ben Tamer olarak, Rafet kadar olmasa da tutumlu biriyim. Tutumlu olmamak, bence bilinçsiz bir davranıştır. Hovardalık denilen bir şey var. İnsanın elinin açık olması, tutumsuz biri olduğu anlamına gelmez. Hovardalık elinde avucunda olanı bir hamlede bitirip, “ne yapacağım ben” noktasına gelmek. Rafet neydim, ne oldum soruları ile kendini şaşıran bir adam olmak istemiyor. Geçmişinden sürekli dersler alıyor.

◊ Dizi ilgiyle izleniyor. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?
- Bu dizi yaşanmış hikâyelerin izleyiciler tarafından daha da ilgiyle izlendiğini bir kez daha kanıtlanmış oluyor. Kurgusal senaryolar da yazılabilir. Ama seri senaryo üretimi yapıp lafları ve konuları tam oturmamış senaryolar hazırlamak bir işe yaramıyor. Diyalogların ve konuların gelişimine format deniyor. Ne yazıktır ki çok zengin senaryo malzemeleri olan bu ülkede biz format malzemesi üretemiyoruz. Format öğrenilemiyor mu ki, biz bu kadar zengin Anadolu kültürünün insanının yaşantısını, kavgasını, sevgisini, iletişimi ve iletişimsizliğinden, anlaşılmaması ya da çok mutlu olması hallerinden senaryolar üretemiyoruz? Neredeyse her gün birçok insandan bir şeyler dinliyorum ve her hikâyenin muhteşem bir senaryo olabileceğini düşünüyorum. Bu anlamda bir senaryo yazım ekibi ya da bir senaryo enstitüsü kurmak gerektiğini düşünüyorum.

◊ Sektördeki genç oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
- Ben bizim dizimizin kadrosundaki oyuncuları çok beğeniyorum. Her birisi son derece sevecen, sevgi ve saygı dolu, birbirini gözlemleyebilen ve bu gözlemler sonucu düşüncelerini söyleyebilen, karşılıklı iletişim kurabildiğim çok sevdiğim insanlar. Aramızda stres yok. Rahat çalışıyoruz ve kim güzel bir şey yaparsa hepimiz onu övüyoruz, yüreklendiriyoruz ve bundan hep birlikte mutluluk duyuyoruz. Genç oyuncuların alana farklı beklentilerle girip mutsuz olduklarını görmek beni üzüyor. Çok kolay bir işmiş gibi algılanmamalı, oyunculuğun bir kültürü var. Oyunculuk yapacak bireyin kendisini geliştirmesiyle de doğru orantılıdır bu kültür. İnsanın fikir üretebilmesi için beyni beslemek gerekiyor. Oyunculuk eğitimi veren okulların ve konservatuarların oyunculuk müfredatının yeniden yapılanması gerektiğini düşünüyorum.

◊ İlerisi için hayalleriniz neler?
- Sanat kültürünün yeniden ele alınıp, toplumun üzerinde uzlaşacağı bir yaşama biçimine dönüştürülmesiyle oyunculuğun çok daha ileriye yönelik farklı çalışmalar gösterebileceğini düşünüyorum. Ben de bu yönde çalışmalar yapma hayali kuruyorum.

Haberin Devamı

Tamer Levent: Rafet kadar olmasa da ben de tutumluyum

Usta oyuncu, “Camdaki Kız”da Nur Sürer ile başrolleri paylaşıyor.

SEYİRCİLERİMİZ ÇOK VEFALI

“Uyandığımda Sesim Yoktu”nun oyuncuları Burcu Görek ile Dilara Gül de oyunla ilgili soruları yanıtladı.

◊ Rolleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
- Burcu Görek: Oyun, sabah annesinin ölümünü öğrenen Cassandra’nın bu durumu idrak etmesi ve ondan beklenen anma konuşmasını yazmak üzere kendisiyle, annesinin geçirdiği hayatla ve karşılaştığı tüm baskılarla yüzleşerek kendi sesini bulma çabasını anlatıyor. Oyunda yer almayı istemek için çok fazla nedenim vardı. Birincisi insanın zihnindeki tartışmalarını bu boyuta taşıması ve bunu değiştirme çabası dikkat çekiciydi. Cassandra’nın kendine meydan okumaya çalışırken, bunu şarkılarla, fiziksel tiyatro ve daha birçok unsurdan yararlanarak yapması epey güçlü geldi bana.
- Dilara Gül: Oyunda Burcu’yla birlikte birçok kadını canlandırıyoruz. Bu kadınlar çok uzaklardan tanıdığımız bir kadın değil. İçimizde var olan şartlar ve koşullarla ortaya çıkan hatta bazen hep o olan kadın. Bu sorgulamayı yaparken kendini ne kadar kolay kandırabildiğini soyut ve somut kararlarla pekiştiren bir kadın. Burcu ve Dilşad oyuna çalışırken ne güzel bir oyun olduğunu söylüyordum hep. Dilşad hamile kaldıktan sonra Burcu bu teklifle geldiğinde çok sevindim ama bir yandan da çok korktum. Her şey tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktı. Hazır mıydım? Hazırmışım demek. İçinde olmaktan mutluluk duyduğum, kendimi tanımlayabildiğim bir oyun.

Tamer Levent ile nasıl bir araya geldiniz?
- Burcu Görek: 2013’te “Rain Man” oyununda birlikte oynamıştık. Sonrasında beni Kadir Has Üniversitesi’nin oyunculuk sınavlarına hazırladı ve onun çalıştırması burs almamı sağladı. Hep birlikte bir şeyler yapmak istiyorduk. Bu oyunu yapmak istediğimi söyledim, o da çok beğendi ve kolları sıvadık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!