Güncelleme Tarihi:
◊ Yönetmenlik yönünüz çok bilinmiyor. Nasıl ortaya çıktı tiyatro projesi?
- Benim tiyatroculuk yaşantımın çok önemli bir kısmı Ankara Devlet Tiyatrosu’nda geçti. Orada oyuncu ve yönetmen olarak çalıştım, sonra da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü yaptım. TOBAV Vakıf Başkanlığı yaptım. Dolayısıyla Ankara’da yönettiğim oyunların hemen hemen hepsi büyük prodüksiyondu. İstanbul’a geldikten sonra burada sevgili Burcu’yla (Görek) konuşurken, Edinburgh’da izlediği oyunu anlattı ve ben metnin İngilizcesini okudum. Çok beğendim. Bu nedenle bu oyunu Burcu “Çevirteyim mi?” dedi, “Çevirt” dedim. Ve çok hızlı bir şekilde, bir haftaya yakın bir sürede çevirtti ve oyunu getirdi. Onun bu kararlılığı beni etkiledi. Çok da yoğun olmama rağmen bu oyunu çalışmaya başladık.
◊ Dizi ve oyunu birlikte yürütmek zor olmuyor mu?
- Bu oyunu çok iyi çalıştık Burcu ve Dilşad’la. Çünkü oyun Kanadalı yazarların oyunu olduğu için, onların farklı bir oynayış biçimi vardı. Ben oyunu beden diliyle, tonlamayla ve ifade edişle Türkiye izleyicisinin de anlayacağı bir şekilde yorumlamaya çalıştım. Daha sonra Dilşad’ın bebek beklemesi nedeniyle bize katılan Dilara da aynı şekilde çalıştı. Dolayısıyla benim için zorluktan ziyade zevkli bir çalışma oldu.
◊ “Uyandığımda Sesim Yoktu” kısa süre önce Arnavutluk’ta düzenlenen Uluslararası Skampa Tiyatro Festivali kapsamında tiyatroseverlerle buluştu. Litvanya ve Kosova’dan da davet aldınız, değil mi?
- Evet, Arnavutluk Elbasan’da son derece kaliteli ve yıllardır süren bir festival Skampa Festivali. Bu festivalin başında da yine tiyatroya âşık bir yönetmen var; Adonis Filipi. Dolayısıyla ben de Adonis’e daha önce destek olmuştum, onu Türkiye’ye de çağırdık. Trabzon’da düzenlediğimiz “Trabzon Karadeniz’e Kıyısı Olan Ülkeler Tiyatro Buluşması”nın ilk dönemlerinde Adonis de oyunuyla geliyordu Türkiye’ye. Bu ikili ilişkilerin sürmesini hep isterim. Oyunun şimdi Litvanya ve Kosova’dan da davet alması çok normal. Eğer bir işi başarılı bir şekilde yapıyorsanız, uluslararası sahnelere çıktığınızda o oyun ilk çıktığı uluslararası sahneden iki tane davet alıyorsa, daha sonra gittiği başka bir uluslararası sahneden üç tane alacaktır. Ondan sonrakinden beş tane alacaktır ve bu böyle gider. Bu oyunun da yolu açık diye düşünüyorum.
SEYİRCİLERİMİZ ÇOK VEFALI
“Uyandığımda Sesim Yoktu”nun oyuncuları Burcu Görek ile Dilara Gül de oyunla ilgili soruları yanıtladı.
◊ Rolleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
- Burcu Görek: Oyun, sabah annesinin ölümünü öğrenen Cassandra’nın bu durumu idrak etmesi ve ondan beklenen anma konuşmasını yazmak üzere kendisiyle, annesinin geçirdiği hayatla ve karşılaştığı tüm baskılarla yüzleşerek kendi sesini bulma çabasını anlatıyor. Oyunda yer almayı istemek için çok fazla nedenim vardı. Birincisi insanın zihnindeki tartışmalarını bu boyuta taşıması ve bunu değiştirme çabası dikkat çekiciydi. Cassandra’nın kendine meydan okumaya çalışırken, bunu şarkılarla, fiziksel tiyatro ve daha birçok unsurdan yararlanarak yapması epey güçlü geldi bana.
- Dilara Gül: Oyunda Burcu’yla birlikte birçok kadını canlandırıyoruz. Bu kadınlar çok uzaklardan tanıdığımız bir kadın değil. İçimizde var olan şartlar ve koşullarla ortaya çıkan hatta bazen hep o olan kadın. Bu sorgulamayı yaparken kendini ne kadar kolay kandırabildiğini soyut ve somut kararlarla pekiştiren bir kadın. Burcu ve Dilşad oyuna çalışırken ne güzel bir oyun olduğunu söylüyordum hep. Dilşad hamile kaldıktan sonra Burcu bu teklifle geldiğinde çok sevindim ama bir yandan da çok korktum. Her şey tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktı. Hazır mıydım? Hazırmışım demek. İçinde olmaktan mutluluk duyduğum, kendimi tanımlayabildiğim bir oyun.
◊ Tamer Levent ile nasıl bir araya geldiniz?
- Burcu Görek: 2013’te “Rain Man” oyununda birlikte oynamıştık. Sonrasında beni Kadir Has Üniversitesi’nin oyunculuk sınavlarına hazırladı ve onun çalıştırması burs almamı sağladı. Hep birlikte bir şeyler yapmak istiyorduk. Bu oyunu yapmak istediğimi söyledim, o da çok beğendi ve kolları sıvadık.