Şöhretin sevilecek tarafı yok... Selim Bayraktar: Kolay oyuncu olmadım

Güncelleme Tarihi:

Şöhretin sevilecek tarafı yok... Selim Bayraktar: Kolay oyuncu olmadım
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2024 09:12

“Torpilin yoksa oyuncu olamazsın” diyenlere inat idealinden vazgeçmedi, hayalindeki işin eğitimini alarak sektöre adım attı. Bugüne dek 36 tiyatro oyununda oynadı, 2 bin 500 bölüm dizi çekti. Başarılı kariyeri ona yurtdışı kapılarını da açtı, hayranlık duyduğu yönetmenle çalışma fırsatı buldu. “Kolay oyuncu olmadım” diyen Selim Bayraktar’la mesleki yolculuğunu, aşkla söz ettiği eşiyle ilişkisini ve hakkında bilinmeyenleri konuştuk.

Haberin Devamı

Wakeboard, foilbord gibi su sporları, dövüş sanatlarını içeren yoga stilleriyle ilgileniyorsunuz. Perküsyon ve otantik üflemeli çalgılar çalıyorsunuz. Sıra dışı bir tarzınız var. Nedir sırrı?

- Ben sadece merak için yaşıyorum. Bu “bilgi merakı” olabilir. Taşıdığım ruhun evi olan bedenimin dilini çözüyorum. Çünkü ben bir oyuncuyum. Kolay da olmadım. Çok süzgeçten geçmek zorunda kaldım...

Ne gibi zorluklar yaşadınız?

- Hiçbir tanıdığım yoktu. Genel kanı olarak bu işte “Torpil olmazsa yapamazsın” düşüncesi vardır. Ağzımla kuş tutmam gerektiğine inandım. Ve bu benim yaşam tarzıma dönüştü. Çok dışadönük bir çocuk da değildim. 20 yıl sonra “Benim bu gömleği yırtıp açılmam lazım” dedim...

Nasıl kırdınız kabuğunuzu?

- Kırmak zorunda kaldım. Bu evrimsel bir süreçti. Evrimi geçirdiğim gün devrimim yaşandı. O devrim hâlâ başka evrimlere sebebiyet veriyor.

Haberin Devamı

“Torpilsiz bir yere gelemezsin” söylemlerinden sonra korku mu yaşadınız? Bu mu sizi böyle bir karar almaya sürükledi?

- Korku olmazsa ayakta kalamazsın. Ben boks da yaptım. Ringe ilk çıktığım zaman hocam Cemal Çolak “Korkuyorsun değil mi? Korktuğunu kabul etmezsen yenileceksin” dedi. Çok pis patakladım arkadaşımı. Korktuğumu kabul etmeseydim yenemeyecektim. Hayat da aslında bir ring gibi. Korkanlar ve korkmayanlar arasında gelişir ama korkanlar her zaman ayakta kalır. Bu sümsük olmakla karıştırılmasın lütfen. Cesaret ne kadar korktuğunun cevabıdır. Korkmazsan yapamazsın.

Şöhretin sevilecek tarafı yok... Selim Bayraktar: Kolay oyuncu olmadım

Fotoğraflar: Murat ŞAKA

ŞÖHRETİN SEVİLECEK TARAFI YOK

“Çok süzgeçten geçmek zorunda kaldım” dediniz. Nelerdi onlar?

- Yaptığım iş süzgeç zaten. Mesela yurtdışından oyun teklifi geliyor. “30 yıllık oyuncuyum” diyemiyorsun, mecburen seçmelere katılıyorsun. O anla sınanıyorsun. Bir de duruşuna bakıyorlar. Nasıl oturuyorsun, nasıl yemek yiyorsun... Bunlar da bir süzgeç. Herkes hata yapmanı bekliyor ki seni yargılasınlar. “Ne kadar ünlüysen o kadar az hata yapabilirsin” süzgecinde yaşıyoruz biz. Bu korkunç bir hayat. Evine bakıyorlar, sana bakıyorlar, giyiminde ola ki bir renk kombinasyonu hatası yaptıysan “yılın rüküşü” seçiyorlar seni...

Haberin Devamı

Siz şöhreti sevmeyenlerdensiniz...

- Şöhretin sevilecek hiçbir tarafı yok. Tek bir artısı var. Mesela banka sırasındayken “Buyurun, sizi alalım” derler. Ama o bile derttir. Herkes sana bakar. Ben zaten yapım gereği öne geçemem. Geçersen de kötü adam olursun.

Bu mesleği sırf şöhret için seçenler var...

- Şöhret için bu işi seçenler sevgi eksikliği yaşıyor. İnsanlar tarafından pohpohlanmak istiyorlar.

MENAJERİMİ ARAYIP TEHDİT ETTİLER

Hayata farklı bir açıdan bakıyorsunuz siz, bunu nasıl başarıyorsunuz?

- Benim vaktim var. Kendime zaman ayırmaya, en azından bir şeyler okumaya... Genelde kimsenin zamanı yok. Dişini fırçalamaya bile zaman bulamıyorlar. Ama telefonlarını al, Instagram’da ne kadar vakit geçirdiklerine bak, en az 2 saattir. Arabayla trafikteyim mesela, bana yeşil yanıyor. Yaya elindeki telefona bakarak yürüyor, arabaya bakmıyor bile. Korna çalınca da tepki gösteriyor.

Haberin Devamı

Trafik demişken, trafikte yaşadığınız bir kavga olayı vardı, onu da konuşalım isterim...

- 6 ay önce oldu. Arabaların ikişerli park ettiği yolda, karşımdan gelen araba ben geçmeyeyim diye hızlandı. Ben geçtim, “Dur” dedi. Bir şey soracak zannettim. Gülerek “Buyurun” dedim, küfretti. Bir baktım yanındaki kadın da telefonuyla beni çekiyor. Adam aracımın kapısını vurarak ezdi. Şikâyette bulundum. Sonra o iki kişi menajerimi arayıp tehdit etti, “Suçlamasını geri alsın, elimizde görüntüleri var” diye. Orada kavgaya karışmış olsaydım, ünlüyüm diye beni linç ederlerdi.

Şöhretin sevilecek tarafı yok... Selim Bayraktar: Kolay oyuncu olmadım

DÜNYA İLERİ DEĞİL GERİYE GİDİYOR

Haberin Devamı

Geçmiş olsun diyelim... Tarihe olan merakınızdan dolayı lakabınız “yaşayan ansiklopedi”ymiş. Eğer mümkün olsa, tarihin hangi döneminde yaşamak isterdiniz?

- Hiçbir döneminde. Geleceği merak ediyorum sadece. Geçmişle alakalı ise sadece 13 bin yıl önce ne oldu, onu merak ediyorum. 13-14 bin yıl önceden bu yana insanlık etik ve fizik kuralları yönünden modern bir süreçten çok daha kötü bir zamana ilerledi. Bu, bilim adamlarının sunduğu bir sav. Dünya ileri gitmiyor, geriye gidiyor. O yüzden sadece 13 bin yıl önceyi merak ediyorum. Çünkü sanatsal yönden insanlık çok gelişmişti. Sanattan uzaklaştıkça insanoğlu hastalanacak.

YARIM SAAT BİLE KÜS KALMADIK

Haberin Devamı

Eşiniz Emel Hanım’la mutlu bir evliliğiniz var. Bir röportajınızda “Güne sarılarak başlarız” demişsiniz. Ne güzel bir ritüel...

- İnsan karısına sarılmaz mı? Bir kere o çok sabırlı bir kadın. İnanılmaz anlayışlı ve çok zeki. Bazen erkekler zekâdan yoksun oluyor. Testosteronun vermiş olduğu o baskı ve baskının senden almış olduğu zekâyı o kurtarıyor bizde. Ve bir tartışma yaşadığımızda ne zaman üste çıkacağını veya altta kalacağını çok iyi biliyor. Emel’in duygusal zekâsı çok yüksek. Saygı da önemli, bunu yitirmiyoruz. Saygının üzerinde sevgi var, emek var, heyecan var. O heyecanımızı kaybetmiyoruz.

Hiç küs uyumaz mısınız?

- Hiç uyumayız. Yarım saat küs kalmışlığımız yok.

Hiç tartışmaz mısınız peki?

- Evde hiç tartışmayız. Trafik sebebiyle yolda tartıştığımız olur. Emel’in hız fobisi var, “Hızlı gitme” filan der, bir tek o. Şöyle bir şey var; ben hiçbir zaman “Haklıyım” demiyorum, “Sen haklısın” diyorum. O da bana öyle diyor. Genel anlamda ilişkilerdeki sorun, kişilerin kendilerini haklı görmesi.

HAYALİMDEKİ YÖNETMENİN FİLMİNDE OYNADIM

“Yurtdışında, hayalimdeki yönetmen Terrence Malik’in filminde oynadım. Hz. İsa’yı çarmıha götüren karakteri canlandırdım. 5 yıl oldu çekeli. Orada şunu fark ettim; meğer biz burada ağzımızla kuş tutuyormuşuz! Terrence benden bir sahneye katılıp doğaçlama yapmamı istedi. İsa’yı taşladığımız, halkı provoke ettiğimiz bir sahneydi. İngilizce ‘İsa’nın söyledikleri tamamen küfürdür’ dedim. Tüm oyuncular ‘küfürdür’ demeye başladı. Ortaya çok başarılı bir sahne çıktı. Yaptığım o doğaçlamaya herkes şaşırdı. Onlara Türkiye’de kaç saat dizi çektiğimizi anlattım.”

 

BAKMADAN GEÇME!