Güncelleme Tarihi:
Pancaroğlu, arp ile yolunun nasıl kesiştiğini anlattı: “Her şey evde başlıyor. Müzik dolu bir ortamdaydım. Babam çok destekleyiciydi. Küçükken su küplerinin içine bir şeyler atıp dinlermişim. Annem seslere karşı ilgili olduğumu anlamış. Arp çalmak isteyip istemeyeceğimi sordular, ben ‘Ne olursa çalarım’ dedim. İyi ki arp beni bulmuş.”
Pancaroğlu, bestecilik ve yorumculuğun birbirini beslediğini de dile getirdi: “Ben ilhamı daha çok gördüğüm şeylerden alıyorum. O nedenle film müziği yapmayı isterim. Mesela ‘Küllerinden’ bestesini yangınları gördükten sonra yaptım. Beste yaparken sosyal olayların beni çok etkilediğini fark ettim. Eskiden bestecilik ve yorumculuk ayrı şeyler değilmiş ama artık farklı görülüyor. Aslında bestecilik ve yorumculuk birbirini destekleyen şeyler. Ne zaman Türkiye’ye döndüm, ‘Ben de besteleyebiliyorum’ dedim. Beste yapmak için kendimi uzun zaman tutmuşum. Cesaret etmek, 50’yi geçmek gerekiyormuş.”