Güncelleme Tarihi:
◊ Hem tiyatro oyuncusu hem de dizi oyuncususunuz… Hangisi daha ağır basıyor?
- 20 senedir birebir aynı cümlelerle cevap veriyorum bu soruya. Benim anavatanım tiyatro. Dizi yapmazsam kamera karşısında olmayı çok özlerim. Maddi olarak da zorlanırım evet ama ruhen ölmem. Fakat tiyatrosuz yaşayamam. O benim hayatımın bir parçası. Tiyatro nefes almamı sağlıyor, ruhen şifa ve yaşama gücü veriyor.
◊ Oyunculukta çıkışınızı “Haziran Gecesi” dizisindeki Lale karakteri ile yaptınız, ardından birçok dizide yer aldınız. Oyunculuk adına neler değişti bu yolculukta?
- İnsanlar beni tanıdı. Televizyon büyük bir güç. Artık sokaktaki insanla tanış olduk ve çok sevdik birbirimizi karşılıklı.
Ne büyük gurur ki ben ünlü olduğu için oyunculuk teklifi alan biri olmadım. Mesleğimi iyi yaptığım için ünlü oldum. Mesleğim oyunculuk, yani sanatçıyım, ünlü kişi değil. Bunu çok iyi biliyorlar artık.
◊ Oyunculuktaki dönüm noktanızı hatırlıyor musunuz?
- Oyunculukta dönüm noktam elbette okulu kazanmam ve oyunculuk okumamdır. Çok idealist oldum hep. Şehir tiyatrosu, devlet tiyatrosu gibi kurumlarda klasikler oynamaktı hayalim.
Çok emek verdim. Hayatıma diziler çok erken girmesine rağmen yevmiyeli oyuncu olarak sahneye çıkmayı hiç küçümsemeden tiyatroma devam ettim. Uzun yıllar sonra şehir tiyatrosunda kadrolu oyuncu oldum.
◊ İkinci sezonunda da beğeniyle izlenen “Sadakatsiz” dizisinde çok başarılı bir ekip var, çekimler nasıl gidiyor?
- Pandemi sebebiyle hem zor hem keyifli. Çünkü gerçek hastanelere giriyoruz, ne kadar önlem alsak da maske çıkarıp çekim yapıyoruz. Ama bu bizim işimiz sonuçta ve şu an koşullar bu şekilde. Süreci keyifle yönetmeye gayret ediyorum çünkü değiyor, çok güzel bir iş çıkıyor ortaya.
DERYA’NIN KOLU KANADI KIRIK
◊ Derya karakterini kabul ederken ne hissettiniz? Asya’nın en yakın arkadaşı, bazen sırdaşı…
- Kolu kanadı kırık hissediyorum ben Deryayı. Üzülüyorum onun için. Tamamlanmamış bir karakter aslında, hep yarım kalmış, başkalarının hikayelerinde var etmiş kendini, kendi hikayesini yazmaya hiç hazır olamamış.
Asya ile arkadaşlıkları, diğer dostlukları onun için bu yüzden çok kıymetli, çünkü başka bir hayatı yok. Onları kaybetmemek uğruna da bazen haklı haksız demeden, herkes en çok beni sevsin, taraf olmayayım, dost kaybetmeyeyim diye saçmalayabiliyor.
◊ Asla oynamam dediğiniz bir karakter var mı?
- Hayır yok. Bana her şeyi oynatırsınız yeter ki aynı yerden bakıp o sahnenin gerekliliği, gereksizliği gibi tartışılacak ek duran bir tarafı olmasın. Bir role hazırlanırken ruhun kadar bedenin de o role aittir çünkü.
Senaryo kemik gibiyse tartışamazsın pek zaten. Ama bazen bazı sahneler vardır ki ek durur.
Bellidir stratejik olarak başka bir algıya ya da seyirci çekmeye yönelik bir matematik ile yazılmıştır.
Bu bir sevişme sahnesi de olabilir, Türkiye tarihinde yaşanan olaylarla ilgili provakatif bir sahne de.
Bana tarihi yanlış oynatamazsınız mesela ya da gereksiz bir ek çıplak sahne çektirtemezsiniz.
O küçük hesaplara pek alet olmam. Dramaturji bilirim çünkü.
◊ Dijital platformda yapılan işler hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Aşırı beğeniyor ve aşırı özeniyorum. İzlediğim işlerdeki başarı umudumu tazeliyor, gözlerimi dolduruyor ve kendimi tutamadan “helal olsun” diye etiketleyip paylaşıyorum o işleri. Sanatsal başarı denen bir şey var çünkü. Para her şey değil.
◊ Hayvanlara çok düşkün olduğunuzu biliyoruz, hatta bir derneğiniz de var. Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
- Yaptığımız projeler gerçekten çok ses getirdi. Pandemi nedeniyle şu an sadece besleme ve barınak yapıyoruz. Aktif toplantılarımız askıda.
Ama sadece sokak hayvanları için çalışmıyoruz. Yaptığımız farkındalık projeleri bütün hayvanların sesi olmayı amaçlıyor. “Bana Göz Kulak Ol Derneği” adı altında her mecradan inceleyebilirler yaptığımız çalışmaları.
FATİH AKSOY’U ÖMÜR BOYU TAKDİR EDECEĞİM
◊ Diziye nasıl katıldınız?
- Ben diziyle bambaşka koşullarda anlaştım aslında. Tabii hamile olduğumu bilmeden! Hamile kaldığımı duyunca Fatih Aksoy ile paylaştım durumu. Benim için ömür boyu minnet, takdir ve sevgiyle, gözlerim dolarak anlatılacak bir hikayedir. Sözleşmemizi imzalamamıştık, benimle devam etmek için bir mecburiyet yoktu. Ama Fatih Bey bana, “Eğer sen ayaklarımı uzatıp hamileliği öyle geçireceğim demezsen, biz seni en güzel şekilde muhafaza eder, hamileliğini de gizleriz, seni ona göre ekonomik kullanırız” dedi. Ve kadınların hamilelik durumunun çalışmalarına engel olmaması gerektiğini düşündüğünü ve ne zaman bir hamilelik haberi alsa, o bebeğin projeye de uğur getirdiğini anlattı. İnanamadım! Büyük bir motivasyonla çıktım Med Yapım’dan. Doğumuma iki gün kala hala aynı motivasyonla
setteydim.