Poyraz Karayel zoru başardı

* “Poyraz Karayel” üçüncü sezona güzel bir başlangıç yaptı. Dizinin gidişatı hakkında neler söylemek istersiniz?
- Evet, gerçekten çok heyecanlı başladık. İlk bölümü çekiyormuş gibi hissediyoruz. Senaryoya yepyeni hikayeler ve karakterler ekleniyor, çok hareketli ve aksiyonlu bölümler de geliyor. Seyirciye mahcup olmamak için bütün ekip canla başla çalışıyoruz. Yeni başlayıp ansızın biten dizileri düşününce “Poyraz Karayel” zoru başardı diyebiliriz.

* “Poyraz Karayel”in çok ciddi bir fan kitlesi de var. Bu konuyla ilgili bir anınız var mı?
- Seyirciyle çok doğal bir bağ kuruldu aramızda. Tutkulu ve bağımlı bir seyircimiz var. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Ben ilk defa bu kadar yoğun ilginin olduğu bir işte oynuyorum. O yüzden devam etmesi gerektiği kadar devam edeceğini düşünüyorum. Özel bir anım ise yok. Bizi yalnız bırakmamaları, içten mesajları çok kıymetli, bunu hepsinin bilmesini isterim.

TAKIM ELBİSE TARZIM DEĞİL

* Canlandırdığınız Sadreddin karakteri sürekli şık ve takım elbiselerle çıkıyor izleyici karşısına. Siz gerçek hayatta nasıl giyinmeyi seviyorsunuz?
- Ben takım elbise giymekten hiç hoşlanmıyorum. Günlük hayatımda daha rahat, spor giyinmeyi severim. Sadreddin sayesinde tarzım dışı giyiniyorum! Alışveriş yaparken sanırım birçok erkek gibi ben de sıkılıyorum. Kadınların bu konudaki sabrına hayranım.

* Sadreddin biraz başına buyruk, sert mizacı olan, tehlikeli bir karakter. Size yoldan geçenlerin Sadreddin’mişsiniz gibi davrandığı oluyor mu?
- Seyirci ekranda gördüğü karakterlerden gerçekten ona inanmışsa çok etkileniyor. Bu aslında güzel bir durum çünkü oyuncunun başarısının sağlaması oluyor. Bazen yolda gören insanlar “Sadreddin abi saygılar” filan diyor. Bu durum aynı zamanda eğlenceli de oluyor.

* Sizi ekranda sürekli fit görüyoruz. spor yapıyorsunuz galiba...
- Elimden geldiğince spor yapmaya, kiloma, fiziğime dikkat etmeye çalışıyorum. Sonuçta görsel bir iş yapıyoruz. İş aksini gerektirmedikçe formda kalmaya çalışıyorum.

 

OYUNCU OLMASAYDIM GAZETECİ OLURDUM

* Hayatınızda sıralama yapsanız oyunculuk kaçıncı sırada olur?
- Ailemden sonra ikinci sırada diyebilirim ama tabii her şeyin başı sağlık... Sağlık olmazsa ne olduğunuzun ve ne yaptığınızın önemi yok. Birçok şeyin sıralaması değişebilir ama başta ailem olmak üzere 2. sırada hep oyunculuk kalır diye düşünüyorum. Ama ileride bir çocuğum olursa o ayrı.

* Oynamak istediğiniz, aklınızda kalan bir iş oldu mu?
- Ben oyunculuk kariyerimin çok başlarındayım, yolculuğum çok uzun, acelem de yok. Oyuncu sevdiği her şeyi oynamak ister ama maalesef bu mümkün değil. Umarım en azından hayallerimin birçoğunu gerçeğe dönüştürecek kadar şanslı olabilirim. Zaman size de bana da gösterecek. Evet, hayaller var ve olmalı da ama bir yandan da sadece şu an var.

* Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
- Ben sanırım hep yapıma ters işleri yapıyor ya da yapmayı tercih ediyorum çünkü oyuncu olmasaydım gazeteci olmak isterdim. Her ikisi de göz önünde olan, hayatı hızlı yaşayan meslekler. Ben bu kadar sakin ve huzurlu hayatı tercih ederken neden tercihlerim böyle oluyor bilemiyorum! Sanırım beni zorlayan şeyleri tercih ediyorum.

 

İŞİME TERS BiR YAPIM VAR

* Sizi genelde hep oyunculuğunuz ve yaptığınız işlerle tanıyoruz. Nasıl biri Ali İl?
- Ben yapı olarak çok dışa dönük bir insan değilim. belki işime ters bir yapı bu ama göz önünde olmak tercihim olan ve sevdiğim bir durum değil. Elimden geldiğince işim dışında gündemde olmuyorum ve buna çok özen gösteriyorum. Arkadaş ilişkilerimde de yine seçiciyimdir. Kısıtlı bir çevrem vardır ve onu muhafaza ederim. Sakin, duygularını çok belli etmeyen, aşırı hırsları olmayan, titiz, sevdiklerini kırmaktan çekinen bir Ali var ekranın arkasında. Hayatı sakin ve huzurlu yaşamak gerektiğini düşünüyorum. Doğayı ve hayvanları da ayrıca çok severim.