Güncelleme Tarihi:
◊ İkinci sezonuyla ekranda olan “Zalim İstanbul”da sizi Şeniz rolünde izliyoruz. Bu karakterin kötülük seviyesi sizi demoralize ediyor mu?
- Şeniz bu bölümlerde daha pasif aslında. Kötülük yapmıyor, çünkü olayları akışına bırakmayı tercih ediyor. Biraz da köşeye sıkışmış hissediyor bana göre...
◊ Neden bu kadar kötü Şeniz?
- Yıllarca oğlunu korumak için bazı sırları saklamak zorunda kalmış; oğlunun yeğenini balkondan düşürmesi gibi. Bunu kocası öğrenirse oğluyla birlikte başına geleceklerden korkmuş. Oğlu âşık olduğu ama reddedildiği adamdan olduğundan, ona baba olarak Agah’ı seçmiş o dönem. Fakat sonrasında yaşadıklarından dolayı sırları daha da büyümüş ve bu sırları saklamak için kötücülleşmiş.
◊ Nasıl yorumlar alıyorsunuz peki?
- Bana bazen kötülük seviyesi çok fazla geliyordu oynarken, ki yumuşattığımız bile söylenebilir biraz ama ilginç bir şekilde böyle karakterleri seviyor seyirci. Bana “Bu hafta ne kötülük yapacak Şeniz, merakla bekliyorum” diye soran çok kişiyle karşılaştım. Sanırım entrika bizim ülkemizde çok sevilen ve izlemesi keyifli bulunan bir şey.
◊ Siz nasıl biri olmasını isterdiniz Şeniz’in?
- Ben Şeniz’in geçmişte âşık olduğu adamla birlikte olduğu dönemlerdeki haline dönebilmesini çok isterdim. Çünkü o hali daha dürüst geliyor bana. Oğlunu korumak için seçtiği bu yöntem, kendisini de tüketiyor çünkü.
SERA ÇOK ÇALIŞKAN BİR OYUNCU
◊ Bir yanda Fikret Kuşkan ve Deniz Uğur gibi deneyimli oyuncular, diğer yanda genç ama başarılı isimler. Kalabalık bir ana kadro ama ekranda uyum içinde çalan bir orkestra var. Sette de aynı uyum var mı?
- Çok doğru bir cast çalışması olduğunu düşünüyorum bizim işin. Herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Fazla yoğun çalışıyoruz, en çok birbirimizi görüyoruz ve o uyumu sağlamak zorundayız elbette.
◊ En çok kiminle vakit geçiriyorsunuz sette?
- En çok Sera Kutlubey’le. Zaten önceden de tanıyordum onu ve güzel annesini. Sera çok çalışkan bir oyuncu olmasının yanında çok aklı başında, olgun ve iyi niyetli bir insan. Yeteneğinin yanı sıra çok profesyonel bir genç oyuncu. Onu çok seviyorum ve her gün kendini biraz daha geliştirdiğini gördükçe çok mutlu oluyorum.
KENDİME YAPTIĞIM EN BÜYÜK İYİLİK YOGA
◊ Ozan Dolunay, Berker Güven, Bahar Şahin... Kadrodaki diğer genç oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
- Tabii ki yerine göre paylaşım-larımız oluyor. Hepsi genç, yetenekli çocuklar. Kendileri zaten çok çalışıyor ama bir şey sorarlarsa da tabii ki her zaman onlar için hatta herkes için yardıma hazırım. Yönetmenimiz de zaten işe çok hakim, dolayısıyla roller üzerinde daha çok onunla paylaşımda herkes.
◊ Ekrandan uzak olduğunuz dönemde yoga pratiğinizi artırmıştınız. Şimdi yoga çalışmalarınıza devam ediyor musunuz?
- Evet, yoga eğitmenliği eğitimi aldım 200 saat. Sonra da “Çakraların Psikolojisi” eğitimi aldım Devrim Akkaya’dan. İleride eğitmenlik yapmak istiyorum ve yoga pratiğinin her daim hayatımda olmasını...
Eğer stüdyoya gidemiyorsam YogaUni’den sevdiğim hocaların derslerini izleyip evde yoga yapıyorum. Daha almak istediğim ve uzmanlaşmak istediğim çok fazla eğitim var. Şu an vakit bulamıyorum bu tempoda ama kendime zamanım kaldığında ilk yapacağım şey bu eğitimleri almak olacak. Hiç bitmeyen çok özel bir yolculuk yoga. Yogaya başlamam, kendime yaptığım en büyük iyiliktir.
Yoga, sevginin kendi özümüzde olduğunu hatırlatan, içimizdeki güçle tanıştıran, olanı bütün açıklığıyla görmemizi sağlayan, sınırlarımızı keşfettiren ve bu sınırların değişimini gözlemlediğimiz çok kıymetli bir yolculuk.
* Hep bir aile özleminiz olduğunu söylüyordunuz. Hâlâ var mı? Yoksa zamanla insan yalnızlık fikrine alışıyor mu?
- İçimde bir aile özlemi hep var. Hazır hissediyorum ama ömrümü paylaşacağım kişi nerelerde, henüz onu bilmiyorum gerçekten.
TİYATRO YAPMALIYIM
Tiyatro yapmayı düşünüyor musunuz bu sezon?
- Bu sezon diyemem. Bu tempoda imkansız ama artık her gün bunu söyler oldum; “Tiyatro yapmalıyım”. Çünkü TV işlerinde oyuncu olarak elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, en iyi performansı göstermeye çalışıyoruz ama bizim dışımızda yönetmen ve montaj da çok önemli bir konumda. O anlamda bana hep gerçek oyunculuk yapılan yer tiyatro gibi geliyor.
ZAMANLA BİR SAVAŞIM YOK
◊ Zamana meydan okuyan kadınlardansınız. Yaş almakla aranız nasıl?
- Zamana meydan okumuyorum aslında. Sadece beni yoracak, ruhuma iyi gelmeyen her şeyi kendimden uzak tutmaya çalışıyorum. Zamanla bir savaşım yok, onun bana getirdiklerini olduğu gibi kabulleniyorum. Bir tevekkül hali yani. Ama bir yandan da spor yapmaya, dengeli beslenmeye, uyku kalitemi bozmamaya çalışıyorum elimden geldiğince.