Nilsu Yılmaz: Kendimi, 83 yaşındaki Nilsu’ya affettireceğim

Hayatın nasıl gidiyor?

Hayatım çok yolunda. Yaklaşık 1 aydır dinlenebildiğim, aileme vakit ayırabildiğim, tatil yapabildiğim, kendime dönebildiğim ve sakinleşebildiğim bir dönemdeyim.

Eğlenmeyi sever misin?

Çok severim. Benim için dans, müzik, gülmek, neşe inanılmaz keyif veren durumlar. İnanılmaz derecede modumu yükseltiyor.

O zaman müzikal bir işte yer almak senin için iyi olabilir.

Müzikali hem izlemeyi hem de oynamayı gönülden isterim. İleride neden olmasın?

Yeni sezonda projelerin var mı?

Evet, var. O iş için de çok heyecanlıyım. Çok güzel bölümler çektik.

Hayattan ne bekliyorsun?

İşimi doğru yapabilmek, kendimi doğru yansıtabilmek, güzel büyümek, saygımı bozmadan ilerleyebilmek, güzel şeylere kafa yorabilmek… Hayattan beklentim ve isteklerim bu şekilde. Çünkü şu an yaşım küçük olduğu için hayatın ne getireceğini bilemiyorum. Daha 20 yaşındayım ve hayattan beklentim gerçekten düzgün bir insan olabilmek.

Sektörün sert ve acımasız yanlarına karşı yıpranacağını düşünüyor musun?

Tabii ki.

Duygusal biri misin?

Çok duygusal biri değilim. Mantığımla hareket ederim. Tabii ki, duygumun beni ele geçirdiği kısımlarda mantığım izin veriyordur. Evet, şu anda ben duygumla hareket etmek istiyorum diyorum.

Bir yönetmen yüzüne bakmadan şimdi seninle uğraşamayacağım gibi bir şey söylese alınır mısın?

Alınırım çünkü ben öyle davranmıyorum.

İnsanlara karşı kanaatin, senin davranışlarınla eş değer olup olmamasıyla da alakalı. Kötülük yapmıyorsan kötülük görmemek istiyorsun.

Kesinlikle. Benim, her bireye saygım sonsuz. Tabii ki kimsenin benimle özel olarak ilgilenmesini söylemiyorum ama benim davrandığım gibi bana yaklaşılması mutlu eder.

Saygı, hayatında özel ihtimam gösterdiğin bir durum mu?

Evet, son zamanlarda benim için inanılmaz bir boyut kazandı.

En son en çok istediğin şey neydi?

Benim en çok istediğim şeylerden biri, müzik aleti çalabilmek. Geçen sen böyle bir girişimim oldu ama çok zor bir enstrüman olan kemanlar başladım. Perdesiz olduğu için beni inanılmaz zorladı. Sonra iş yoğunluğundan çok fazla üzerine düşemedim. Kemanın bana göre olmadığını düşündüm. Şimdi biraz piyanoya merak sarıyorum. Müzikle ilgilenmek istemem, epeydir ertelediğim bir şey. İnsanlar, hayatları stabil olduktan sonra bir şey istemeyi bırakıyorlar. Çalışıyorum, para kazanıyorum, evim var, ailem var, çocuğum var, bana verilen toplumsal görevlerin tümünü yaptım, sabah kalkıyorum işe gidiyorum, akşam gelip yemek yiyip uyuyorum. Bu stabillikte insanlar kendilerine bir şey katmayı unutuyorlar. Yeni bir şey öğrenmek, bir şey okumak, bir şey çalmak, bir şeye heveslenmek… Bazı şeyler insanlar tarafından iyi bilinmeli, merak edilmeli. Özellikle yaşını alıp hayatını oturtmuş insanlarda merak duygusu yok. İnsanların bazı şeyler hakkında iyi fikirleri olması taraftarıyım. Futbola merakın vardır ve tüm kurallarını bilirsin, gönül almayı çok iyi bilirsin, karşı tarafın yükünü alabilirsin. Ben, yük almak konusunda çok iyiyim.

Ağır değil mi?

Hiçbir ağırlığı yok. Karşı taraf hafiflediği zaman konuştuğum şeyler bir yere dokunmuş hissiyatı veriyor.

Ama sana da geçiyor.

Hayır, bana hiç geçmiyor. Tam tersi, üzülmemesi gerektiğini düşündüğüm için onunla konuşup rahatlatıyorum.

Terapistlik de var mı sen de?

Hayır, terapistlik değil aslında. Bu konuyla ilgili uzun bir şiir vardı.

“Bazı şeyleri iyi bilmeli insan.

Ben dağları iyi bilirim mesela.

Bir de ardıç ve ayrılığın kokusunu.

Herkes eylülde hüzünlenir,

Ben eylülde direnirim.

Bazı şeyleri iyi bilmeli insan.

Sen aşkı iyi biliyorsun mesela.

Gelmelerin adını, gitmelerin derinliğini.

Bir de renklerle aran çok iyi.

Ne çok şeye yakışıyorsun sen.

Ve ne çok renkte güzelsin.”

Bence gerçekten hangi renkte güzel olduğumuzu bilmiyoruz.

En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?

2 gün önce oldu. Zaman zaman gördüğümde de üzüldüğüm bir şey. Ablamla birlikte video izliyorduk. Bir hayvana, bir insan tarafından yapılan kötü bir davranışı içeriyordu. Çok üzüldüm. 1 saat video’yu neden izlediğimi sorguladım.

En son en çok neye şaşırdın?

Kedim, mutfak dolabının üzerine 2 saniyede çıktı. Çok şaşırdım.

En son en çok neyi yanlış anladın?

Aslında çok yanlış anlamıyorum. Yanlış anladığım zaman da içimde tutamam ve hemen söylerim. Ben, bunu böyle anladım doğru mu diye. Öyle değilse karşı taraf da açıklamasını yapıyor. Birine darıldıysa, yanlış anladıysam, söylediği bir laf beni incittiyse. Bir şeyi güzel buluyorsam da hemen söylerim. Mesela, üstündeki ne kadar güzel olmuş. Bunu 3 kere filan söylerim, tutamıyorum içimde.

Eleştiri yapıyorsan insanları mutsuz edecek bir şey, iyiyse de mutlu edecek. Karşı tarafa duygu verecek bir şey. Kendine, senin gibi mi yaklaşılmasını istiyorsun?

Evet.

Bunu bulamadığın zaman eksik ve yalnız hissetmiyor musun?

Çok hissediyorum. Benim çevremdeki insanlar, gerçekten bunu biliyorlar. Ben, insanlar olarak takdir edilmek konusunda eksik olduğumuzu düşünüyorum. Aferin demek, başardın demek, gerçekten hak ettin demek, çok çabaladın demek… Bunlar, biz de çok fazla yok. Aslında insana o kadar iyi geliyor ki…

En son en çok neye hayır dedin? Hayır diyebilen biri misin?

Hayır derim. Uzun süredir hiç istemediğim, gönülden hayır dediğim bir şey olmadı. Eğer hayır diyeceğim bir şey olursa muhakkak söylerim.

Kendini affettirebileceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?

Şu anda kendimi, 83 yaşındaki Nilsu’ya affettireceğim. Eğer istediklerini başaramadıysan, kendini yanlış yollara attıysan, amacından saptıysan senden özür dilerim. Umarım şu anda olduğun yerde düşüncelerinle, fikirlerinle, etrafındakilerle ve insanlara kattıklarınla çok mutlusundur. Eğer böyle değilse 20 yaşındaki Nilsu, şu an senden özür diliyor.

Neden 83 yaşından özür diledin?

Ben, yaşlılığımı çok merak eden bir insanım. 83 yaşım geldi aklıma. İnşallah görürüm.

Hiç aşık oldun mu?

Hayır, olmadım.

Aşka inanıyor musun?

İnanıyorum.

O duygunun nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsun?

Hiç yaşamadığım için tarif edemem.

Hiç yaşamadan nasıl varlığına inanıyorsun?

Aşka inanmazsam hiç yaşayamam ki.

Ne yaşadığın zaman aşık oldum ben diyeceksin?

Herhalde kendimi kontrol edemediğim zaman. Kendime dışarıdan bakamadığım zaman.

Sevince nasıl oluyorsun?

Çok güzel oluyorum, güzel hissediyorum. Hiç kötü düşünemiyorum. Ne yaparsam evetim.

Hiç aldatıldın mı?

Bir kere aldatıldım.

Bu durum, seni çok üzdü mü?

Tabii ki, o zaman üzmüştü.

Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?

Hiçbir karşılık beklemeden, sadece o hayatımda olduğu için seviyorum. Çok özel, çok derinden seviyorum. Sırça bir fanus kadar kırılgan, kelebeğin kanadı gibi narin, hep benimle ve hep yanımda olduğu için saygım ve sevgim sonsuz. Keşke onlar ölümsüz olsa.

Dilediğin kişiye, dilediğin bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorma imkanı verildi sana. Bu kim olurdu ve ona ne sorardın?

Yaşayan birine değil; ölen birine soru sormak isterdim. Herkesin izlediği bir programda orada ne oluyor demek isterdim. Bence herkes merak eder ve izlerdi bu programı.