Güncelleme Tarihi:
◊ Naomi Watts, sizinle başlayalım... Gerilim dizisi “The Watcher”da yer aldığınız için neler hissediyorsunuz?
- Naomi Watts: Bu türe geri döndüğüm için çok mutluydum. Bununla iyi bir başarı elde ettim. Bir oyuncu olarak korku konusunun altına giren pek çok duyguyu araştırdım. Ama aynı zamanda bir izleyici olarak da gerilimden gerçekten zevk aldım. Uzun zamandır beklediğim çağrı bu diziydi. Yani güzel bir duygu.
◊ Bu yıl düzenlenen 74. Emmy Ödülleri’nde “White Lotus” dizisindeki performansınızla ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü kazandınız, öncelikle sizi tebrik ediyorum...
- Jennifer Coolidge: Nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum, tamamen şans mı bilmiyorum. Ödülü alırken çok heyecanlandım. Uzun zamandır sektördeyim. Gurur vericiydi...
◊ Dizide canlandırdığınız Karen kötü biri. Bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Jennifer Coolidge: Şimdiye dek aldığım rollere bakarsanız, çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Ama karanlık, şeytani bir insanı oynamaktan büyük heyecan duyuyorum.
◊ Tamamı neredeyse kadın oyunculardan oluşan böyle bir dizide rol almanın nasıl bir his olduğundan bahsedebilir misin?
- Margo Martindale:
Bu dizide olmanın, Jennifer ve Naomi ile aynı odada olmanın, hayatımın heyecanlarından biri olduğunu düşünüyorum.
Bütün bir gün çalıştığımı ve hepimizin “Bu şimdiye kadar yaşadığımız en eğlenceli şey” dediğimizi hatırlıyorum. İzleyicilere dizimizi benimsedikleri için minnettarım. 71 yaşındayım ve güçleniyorum. (Gülüyor)
İNSANLARIN GERİLİME İŞTAHI AÇIK
◊ Noma Dumezweni, sizce ‘The Watcher’ (Gözcü) kim?
- Noma Dumezweni: Dizideki olasılıklara bayılıyorum. Bu soruya cevap veremem ama Ryan (Murphy), iyi şanslar dostum. (Gülüyor)
◊ Dizide canlandırdığınız Theodora hakkında neler söyleyeceksiniz, Theodora neden sürekli eldiven takıyor?
- Noma Dumezweni: Evet, herkes neden Theodora’nın eldiven taktığını soruyor. Eldivenler başından beri Ryan’ın fikriydi. Eldivenlerin arkasında Naomi ile aramızda çok güzel bir hikâye var.
◊ Sizce neden insanlar bu tür gizemli hikâyeleri seviyor?
- Naomi Watts: Şu anda bu türe karşı bir iştah olduğu çok açık. Bilmiyorum, dünyada çok fazla karanlık ve çok fazla kaos var. Ve bir şekilde beynimizde bu şeyleri çözmek istiyor olabiliriz. Her insanın ne düşündüğünü ve nasıl bağlantılı olduklarını okumaya çalışmak ve onları o karanlık insan yapan korkunç şeyleri yapmaya iten nedir? Yani, bilmiyorum, belki de neler olup bittiğini anlamaya çalışmak bunu çözmenin bir yolu olabilir. Olayları çözerek kontrole ihtiyaç duyma duygusu var mı? Bilmiyorum. Şu anda herkes bu karanlık gizemlere ve psikolojik gerilim filmlerine takıntılı görünüyor.
40 YAŞINDAN SONRA ROL YOK!
◊ Aktrislerin 35 yaşın üzerinde olmasının birçok fırsata yer açtığını düşünüyorum. Hepiniz böyle mi hissediyorsunuz?
- Noma Dumezweni:
Kesinlikle ben de öyle düşünüyorum. Mia da dahil olmak üzere tüm bu kadınların deneyimlerine kesinlikle hayranlık duydum.
Margo Martindale: Pek çok insanın bunu bilmediğini biliyorum ama ben yirmili yaşlarımdan beri hep çalışıyordum ve nerede olursa olsun iş buluyordum. 60 yaşında bir Emmy kazandım. Sonrasında daha büyük bir dünyam oldu.
- Naomi Watts: “Mulholland Drive”dan çok daha önce bu işin içinde olmama rağmen gerçek anlamda hiçbir zaman tanınmadım ama bu durum beni gerçekten yeni bir arenaya taşıdı. 30, belki de 31 yaşındaydım. İnsanlar, “Devam etmelisin, çok şey yapmalısın çünkü 40 yaşına geldiğinde her şey bitmiş olacak. 40 yaşından sonra sana rol yok” diyorlardı. Ben de “Peki neden? Nüfusun yarısıyız. 40 yaşından sonra anlatacak hikâyelerimiz var” diye onlara çıkıştığım zamanı hatırlıyorum. Kendi adıma konuşmalıyım, bir kadın 50’nin üzerinde daha da güçleniyor. Ve bana göre, hayat ne kadar uzunsa, o kadar fazla bilgelik, o kadar kolektif deneyimler oluyor. Dolayısıyla anlatılacak daha büyük hikâyeler oluyor.
Bu kadınlarla dünyanın herhangi bir yerine giderim
◊ Jennifer, Mia ve Naomi ile dizide olan arkadaşlığınızdan bahseder misiniz?
- Jennifer Coolidge: Mia ve ben, bir gün bir sahne çekiyorduk, çok ama çok büyük bir kar fırtınası vardı ve sette sandalyelerimizde öylece oturuyorduk. Çok ayrıntılı sohbetlere girdik ve hemen aynı şeyleri komik bulduğumuzu anladım. Sürekli gülüyorduk. Olayları ele alışımız harikaydı. Söylemeliyim ki, bu dizideki kızlar mükemmel. Ryan Murphy’nin kişilik ve yetenek konusunda gerçekten kusursuz bir zevki var. Bu kadınlarla dünyanın herhangi bir yerine giderdim.
Her zaman bir Agatha Christie hikâyesi yapmak istemişimdir
◊ “The Watcher”ı çekmek nasıl bir deneyimdi?
- Naomi Watts: Çekimler 5 ay sürdü.Çoğumuz New Yorkluyuz veya şehri iyi tanıyoruz, daha önce burada yaşadık. Çalışmalarına saygı duyduğumuz insanlarla bir aradaydık. Aramızda kötü bir tohum yoktu. ‘Gözcü’nün kim olduğu hakkında bağ kurmak, sohbet etmek ve teoriler oluşturmak için bolca zamanımız vardı. Bu dizinin kariyerimin en büyük deneyimlerinden biri olduğunu söyleyebilirim.
◊ Ryan, bu hikâyeyi çekmek için ilhamınız neydi?
- Ryan Murphy: Aile ve güvenlik hakkında yazmak. Bu ikonik oyuncularla çalışmak da onur verici bir şeydi. Ayrıca her zaman bir Agatha Christie hikâyesi yapmak istemişimdir. Yani, tüm bunlar bir anda ilgimi çekti. Yazmaya başladığım an Naomi’yi aradım. “Dahmer” dizisini oluşturmam 10 yıl sürdü, bu dizi ise 18 ayımı aldı. Bu sefer her şey çok hızlı gelişti. Ayrıca, benim için de eğlenceliydi. Çünkü hikâyenin içinde gerçek şiddet yoktu.