Güncelleme Tarihi:
◊ Uzun süredir bu filmi hayata geçirmek için çalışmalar yaptığınızı biliyorum. Marilyn Monroe’nun hikâyesini neden bu kadar derinden hissettiniz?
- Andrew Dominik: Bazı projelerle aranızdaki bağ çok güçlüdür. “Blonde” da böyleydi. Gitmeme, pes etmeme asla izin vermedi. Bu yüzden yıllarca ona tutundum çünkü bu filmi hayata geçirmeseydim “Blonde” için fikirlerim olmaya devam edecekti.
◊ Birçok Hollywood yıldızı varken neden Marilyn Monroe rolü için Kübalı Ana de Armas’ı tercih ettiniz?
- Andrew Dominik: Onu ilk kez “Knock Knock” adlı filmde gördüm. Görür görmez de Marilyn Monroe’un o olduğunu anladım. İlk görüşte aşk gibiydi. Ana de Armas bir araya gelmemiz iki yılımızı aldı. İlk kez karşı karşıya geldiğimizde doğru kişi olduğunu anladım.
KALBİNİN KIRILMASINA HAZIR OL!
◊ Filmi yaparken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
- Andrew Dominik: Para...
- Ana de Armas: Andrew bana başlangıçta, “Kalbinin kırılmasına hazır olmalısın çünkü her şey olabilir. Bunu yıllardır yaşıyorum ve sen asla bilemezsin” dedi. Ve öyle de oldu. Çekime başlamadan önce birkaç kez kalbimiz kırıldı. Ama benim için, sadece bu karakteri üstlenmek, öğrenmek en önemlisiydi. Yapacak çok işim olduğunu hemen anladım, ki bu benim için heyecan verici olan kısımdı. Bu bir meydan okumaydı...
- Adrien Brody: Zorlu bir roldü. Joyce Carol Oates’in çok satan güzel bir romanını onurlandırmalıydım. Monroe ile gerçekten evli ve yakın bir ilişkisi olan bir adamın kurgusal bir yorumu olan, canlandırdığım karakteri onurlandırmalıydım... Bu zorlu bir yolculuktu ama bu deneyimi sevdim, bunu Andrew ile bulmayı sevdim.
- Julianne Nicholson: Bu filmi yapmak da benim için çok özel bir deneyimdi ve zorlu rollerin heyecan verici olduğuna da katılıyorum. Bu işi gerçekten bu yüzden yapıyoruz. Bana mutluluk getiren şey bu. Bu kadının içinde yaşamak, hayatındaki o öfkeyi, kederi ve travmayı bir nevi hissetmek rahatsız ediciydi.
TERK EDİLMİŞ BEKAR BİR ANNE
◊ Filmde Marilyn Monroe’nun annesi Gladys’e hayat verdiniz. Karaktere nasıl hazırlandınız?
- Julianne Nicholson: Andrew ile konuşurken, onun hakkında pek bilgi olmadığını biliyordum. Sadece terk edilmiş, ruh sağlığı yerinde olmayan bekar bir anne olduğu gerçeği vardı. İnsanlar onu umursamadığı için hastalığına teşhis konulmadı. Role hazırlanırken yaptığım tek şey; senaryoyu ve kitabı okumaktı. Bir de Andrew’un hayal gücüyle konuşmaktı...