Kral Şakir ismi nerden çıktı? Varol Yaşaroğlu açıkladı

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 03, 2023 11:22

Kral Şakir’in yapımcısı Varol Yaşaroğlu hurriyet.com.tr’de Ferit Ömeroğlu’nun konuğu oldu. Kral Şakir Mikrop Avcıları Cumburlop filmi ile gündemde olan Yaşaroğlu filmin ilk gösterilerini deprem bölgesindeki çocuklarla yaptıklarını açıkladı. Acun Ilıcalı'nın büyük desteği olduğunu söyleyen Yaşaroğlu birlikte deprem bölgesinde çocuklarla buluşacaklarını söyledi.

Haberin Devamı

Kral Şakir’in marka değeri var. Birçok insana ulaşmış durumda. Bugün sokakta anket yapsak çocuğu olmayanların bile haberi olduğu gerçeği var. “Kral Şakir” hikayesi nasıl oluştu?

Biz, o anketi çok yakın zamanda yaptırdık. Tüm Türkiye çapında bir araştırma merkezi ile yürüttük. Gerçekten şu anda bir numaralı çocuk ve aile markası. Etrafta bize benzer muadil yapımlar var. Onlarla aramızda çok büyük bir fark var. Özellikle marka değeri açısından. Biz zaten biliyorduk bunu, etrafımızdan aldığımız tepkilerden. Ama bir araştırma merkezinin de bunu kanıtlaması, bizim için on numara oldu.

Sizin karakteristik yapınız daha ağır. Çocuk, eğlence, çizgi film dendiği zaman daha şen şakrak bir durum bekliyoruz. Alanınızla alakası olmayan bir kimliğiniz mi var sizce?

Haberin Devamı

Ben aslında güleç bir insanımdır. İzmir’de doğdum. Genellikle gülerek yetiştik. Etrafta herkes birbirine güler. İstanbul’a geldiğimiz zaman -üniversite zamanından beri- o hayat mücadelesi biraz daha yüzümüzü asık hale getirmiş olabilir. Genel olarak ben yine güleç biriyim. Çok sevecen bir yapım vardır. Herhalde dışarıdan öyle görünüyor olabilir.

Kral Şakir ismi nerden çıktı Varol Yaşaroğlu açıkladı


Bu iş, çocukların hayatına dokunuyor. Çocukluğunuzda çocuk mu olmadınız ya da çocuklara karşı müthiş bir hissiniz mi var? Çünkü işten ziyade “Kral Şakir” deyince gözleriniz parlıyor. Bunu neye dayandırırız?

Benim ilk göz ağrım, “Pembe Panter” idi. O siyah-beyaz çizgi film döneminde Pembe Panter’i izlerken hep ne kadar güzel, niye insanlar izlemiyor duygusunda idim. Gerçekten o dönemlerde de kafama koymuştum ben böyle bir şey yapacağım diye. Sürekli “Pembe Panter” çiziyordum. Etrafa, duvarlara, özellikle kitapların arasına… Kitap sayfalarımın hepsi çizimlerle doluydu. Bu, benim aslında çocukluk hayalim. Birçok insanın hayali vardır. Ben, buna odaklandım bir şekilde. İTÜ inşaat mühendisliğini kazandım. Üniversiteyi 4 senede bitirdim. Ama amacım inşaat mühendisliği yapmak değildi. Okulu da sevdim. Orada analitik düşünme üzerine de bayağı bir deneyimim oldu. Zaten mezun olur olmaz Güneş Gazetesi’nde karikatür çizmeye başladım. Hep karikatürleydim, hep kafamda animasyon yapmak vardı. Bilgisayar teknolojileri gelişmeye başladığı zaman ben bunu yapabilir hale dönüştüm. Etrafımdaki birçok insanla da bunu paylaştım. O insanlarla güç birliği yaptık ve internetin 1.0 döneminde bile ciddi animasyonlar yapıp insanları eğlendiriyor idik. Ama zor oldu gerçekten. Çünkü Türkiye’de animasyon sektörü yok. Animasyon, yurt dışında Disney’lerin yaptığı acayip devasa, çok pahalı bir sektör. Bilgisayar olmadan önce yüzlerce insan oturuyorlar, karşılarına modeller geliyor, onları çiziyorlar. Ama şu anda açıkçası o dönemlere göre çok daha kolay. Ama zor mu? Zor. Yine kalabalık ekipler çalışıyor. İşin kalitesi arttıkça yine aynı eforu ve parayı harcamak durumundasınız. Ama çok gelişiyor. Yapay zeka dönemine giriyoruz. Ben, ilk dijital tabletimi aldığım ve Photoshop’u öğrendiğim zaman o gece uyuyamamıştım. Ama şu anda yapılanları görüyorum.

Haberin Devamı

6 ay önceye göre yapay zeka görsellerinde ve videolarında çok ciddi gelişme var.

Hepimizin alanını etkileyecek bir şey. Mesela “çayırda top oynayan fil” yazıyor hemen 4 tane illüstrasyon hazırlıyor.

Deprem bölgesindeki çocuk sayısının fazla olması ve oradaki çocukların bu ihtiyacını karşılamak adına müthiş bir sosyal proje. Tam olarak bilmeyenler için ne yaptınız ve ne yapıyorsunuz açıklar mısınız?

Beni sosyal medya üzerinden takip edenler bilir ve hiç yerinde durmuyorsun derler. Aslında zaten 2-3 senedir o bölgelere gidiyorum. Bu sadece deprem ile beraber olan bir şey değil. Daha depremden 1 ay önce oralardaydım. Antep’teydim, Mardin’deydim… Çünkü İstanbul’da birçok insan bu tür işlere doymuş durumda. Çocuklar burada bütün ünlüleri görebiliyorlar, bütün filmleri izleyebiliyorlar ama oradakiler böyle şeylere çok açlar. Mesela depremden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Osmaniye’de en büyük kitap kuyruğunu yaşamıştık. Hatta drone’larla çekmişlerdi. Akşama kadar sürdü ve bitmedi. Kuyruğun sonu gelmiyordu. İlk durağım Osmaniye oldu. Benim için çok anlamlıydı. Çadır kentlerden gelen 2500’ün üzerinde çocuk vardı. Onların yüzündeki gülümsemelerini ve coşkularını görmek, benim için hayattaki en büyük mutluluk. Bunu, daha önce de o imza kuyruğunda görüyordum. Ama şu anda Varol ağabeylerinin yanlarında olduğunu hissettirmek, benim için dünyadaki en büyük mutluluklardan bir tanesi.

Haberin Devamı

Bu çalışma devam edecek mi?

Deprem bölgelerindeki özel gösterileri, Acun Ilıcalı ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Onun da çok büyük bir katkısı var. Hatta çok yakın zamanda onunla birlikte de gideceğiz. Birçok ile gitmeye çalışacağız. Şu anda vizyonda olan “Kral Şakir: Mikrop Avcıları Cumborlop” filmimizi daha sinemalara çıkmadan önce ilk Osmaniye’de gösterdik. Ama şimdi de özel gösterim ile deprem bölgesindeki çocukların hepsine birden izlettireceğiz. Çok güzel tepkiler alıyoruz. Oradaki aileler; “Bir şekilde karnımız doydu. İhtiyaçlarımızı sağlıyoruz ama çocuklarımız ruhen açlar. Çok önemli bir hizmet.” diyorlar. Bunu duymak bile gerçekten çok güzel bir şey.

Haberin Devamı

Proje çıkıyorsa gösteriminden önce neden ilk deprem bölgesinde olanlar izlemesin? Bütün sinema filmleri için de geçerli. Öyle değil mi? Direkt orada başlasa sonra gösterime girse.

Bu, bir akım olabilir aslında. Mesela biz İstanbul’da bir gala yapmadık. Önce onlar görsün dedik.

Film vizyona girdi değil mi?

Vizyona girdi, şu anda sinemalarda. Çok güzel bir film. Biraz filmin konusundan da bahsedeyim. Aslında pandemi dönemini anlatıyor. O dönemdeki virüslerle mücadelemizi, mizahi bir şekilde anlatıyor. İnsan davranışlarını, nasıl hareket ettiğimizi… Bizim bilim insanı “Mirket” karakterimiz var; “Kral Şakir” karakterlerinde. O, bir çözüm buluyor fakat çözümün bazı yan etkileri oluşuyor ve bizim karakterler deniz canlılarına dönüşüyor. Filmin ikinci yarısında itibaren denizin altına iniyoruz; “Cumborlop” ismi oradan geliyor. Orada “Temiz deniz, temiz dünya!” sloganı ile denizlerin kirlenmesini anlatıyoruz. Deniz canlılarına nasıl zarar verdiğimiz gibi konulara parmak basıyoruz. “Kral Şakir” projesinin en büyük özelliği bu. Yaptığımız filmlerde ve dizilerde her zaman çocuklara vermek istediğimiz bir mesajımız var. En büyük amacımız sürdürülebilir dünya. Bunu da çöpü yere atma gibi didaktik bir yerden değil; bir eğlence, bir macera sunarak yapıyoruz. Çocuk zaten orada ne olduğunu anlamadan o içsel mesajı alıyor.

Haberin Devamı

Senaryoyu nasıl yazıyorsunuz?

Grafi2000’nin ilk başından beri çekirdek kreatif ekibi var. Biz, internet 1.0’ın doğurduğu o yegane internet sitelerinin devamı bir şirketiz.

“Kral Şakir” projesinin hedef kitlesi ne? Sizi kaç yaşındaki çocuklar izliyor?

Aslında Cartoon Network’te ilk yayınlanmaya başladığımız zaman hedef kitlemizi 6-11 yaş diye belirledik. Ki Grafi2000 daha öncesinde yetişkin animasyonları yapıyordu. “Fırıldak Ailesi”, “Koca Kafalar”... Hayatımızda ilk defa bir hedef kitle belirledik. “Kral Şakir”, Mayıs 2016 tarihinde başladı. Geldiğimiz noktada biz yine yetişkinlere hitap ediyoruz. Ondan kaçamıyoruz. Hatta bu araştırmada o da çıktı. Dünyada çizgi filmleri ya erkek çocukları ya da kız çocukları çok sever. Biz de yarı yarıya. Yani eşit bir şekilde kızlar da çok seviyor, erkekler de. Bu, mükemmel bir şey.

“Kral Şakir” ismi nereden geliyor?

Şakir ismini, Kemal Sunal filmlerinden bile bilirsiniz. Biz, burada biraz ters köşe yapmak istedik. Günümüzde kızın ismine Su koymak gibi modern isimler vardır. Biz istedik ki geleneksel isimler olsun istedik. İlk çıktığı zaman insanlar anlayamamışlar. Mesela Cartoon Netwrok’te yayınlanıyor; izlerken herhalde yabancı çizgi filmi Türkleştirdiler diye düşünmüşler. Biraz farkındalık yaratması için de o isimleri tercih ettik. Buna başladığın zaman üzerinde “Şakir” yazan bir tişörtü çocuğun giyeceği aklına gelir mi? O marka değeri, Şakir’in kişiliği… O karakterin altını o kadar güzel doldurduk ki modern bir Türk çocuğu aslında. Şu anda evlerde ve okullarda nasıl bir modern Türk çocuğu varsa bütün özelliklerini Şakir ve kardeşi Canan taşıyorlar. Burada kız ve erkek çocuklarının sevmesinin en büyük nedenlerinden bir tanesi, biz de kadın ve erkek ayrımı yok. Siz eşitsiniz diyoruz. O mesajı bas bas bağırarak veriyoruz. Cinsiyet ayrımcılığı konusunda da verdiğimiz çok güçlü mesajlar var. O kadar güzel mesajlar vermişiz ki Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı bizimle temasa geçti. “Bizim 17 küresel amacımız var. Nitelikli eğitimden tutun da cinsiyet ayrımcılığına kadar. “Kral Şakir” bunların hepsini vermiş.” dediler. Onun üzerine bir takvim hazırlandı; 2022 senesine dair. Kapağına son yaptığımız işlerden biri olan “Kral Şakir : Geri Dönüşüm” filminin afişi konuldu. O filmin konusu, çevre ve dünyanın sürdürülebilir olmasıyla alakalı. Takvim sayfalarında “Kral Şakir” projesinin bir bölümüyle ilgili bir karikatür var ve tüm karikatürlerde 17 küresel amaca işaret ediyor. Bunu, daha önce “Şirinler” ve “Angry Birds” ile yapmışlar. Şu anda “Kral Şakir” ile yapıyorlar.

Nereye dönüştürmeyi düşünüyorsunuz?

Türkiye’deki marka değerini sonuna kadar kanıtladı. Biz, dünyada çok büyük başarılar elde etmek istiyoruz. Disney Plus’a verdiğimiz “Geri Dönüşüm” filmimiz var. Şu anda 150 ülkede, ayrı dillerde yayınlanıyor. Zaten yaklaşık 2-3 senedir MENA bölgesinde 8 ayrı lehçede Arapça olarak da yayınlanıyor. YuoTube’da da değişik hamlelerimiz olacak. İspanyolca, İngilizce ile başlayıp orada da genişleyeceğiz. Dünya markası olma yolunda gidebiliriz. Bu hiç olmayacak bir şey değil. Çünkü bunun örnekleri var. Rusya’dan çıkan bir karakter, dünya çapında olabiliyor. Şuna inanıyorum; karakterlerin tasarımı çok evrensel. Birçok dünya karakterine göre artımız olduğunu bile söyleyebilirim. Bu kadar iddialıyım.

Kral Şakir” sadece ismen değil; o logo da çağrışım yapıyor. Muhtemelen yakın yıllarda global anlamda da çok ciddi işler yapacaksınız. Olduğunuz yer, bir noktada avantaj bir noktada ise ciddi anlamda gerginlik sebebi olduğunu düşünüyorum. Üretmeniz lazım. Avantaj olan kısım; karşılığı olacak. Sinema filmi çekiyorsunuz çünkü kitle ve ihtiyaç var, bunu tüketmemiz gerekiyor. Gerilim sebebi de sürekli bir şeyler bekleniyor.

Aslında o tatlı bir gerilim. Bütün işlerde vardır bu. Ben o gerginliği şöyle tanımlıyorum; hayat yolculuğumda çok fazla strese kapılmadan aslında çok sevdiğim ve tutkuyla bağlı olduğum bir şeyi yapıyorum. Ekiptekiler de öyle. O çocuk ruhlarını kaybetmemiş, oyun oynarken bile oyunun akışında kaybolan insanlar… Bu anlamda bizim yolculuğumuz güzel geçiyor. Hatalarımızı, bir deneyim olarak adlandırıyoruz ve genellikle hep öyle ilerliyoruz. Şu anda fırtınanın içerisinde gevşemeyi öğrendik. O farkındalığa ulaştıktan sonra her şey yolunda gidiyor. Su yolunu buluyor açıkçası. Hayata böyle baktığınız zaman gerçekten daha kolay oluyor.

BAKMADAN GEÇME!