Güncelleme Tarihi:
◊ 17 yaşındayken Martin McDonagh ile tanışmanızdan bahseder misiniz? Onunla ilk tanışmanız nasıldı ve bir iş birliğine nasıl dönüştü?
- Profesyonel olarak yaptığım ilk oyun, Martin’in “The Lonesome West” oyunuydu. Liverpool’da sahneliyorduk ve Martin oyunu görmeye geldi. Ve o sırada, arkadaşı olan bir adamla çıkıyordum ve ertesi gün o adamı görmek için Brighton’a gidecektim. Martin onunla arkadaş olduğu için trende bana eşlik etti. Yolculuk bitene kadar sohbet ettik. Birkaç ay sonra bana “The Lieutenant of Inishmore” adlı oyununda rol verdi. Bu oyun Londra’da bir buçuk yıl sürecekti. Çok az deneyimim vardı. Oyunu okuduğumda başlangıçta komik olduğunu düşünmedim. Hepsini gerçekten ciddiye aldım.
OYUNCULUKTA EĞİTİMİM YOKTU
◊ Oysa Martin McDonagh’ın diğer işleri gibi bu da bir kara komediydi, değil mi?
- Evet... Bu oyunu yaparken çok gençtim. Martin’le dostluğumuz böyle başladı. Yıllar boyunca birlikte bir sürü zaman geçirdik.
◊ Martin McDonagh’ın üslubu insanlar tarafından anlaşılıyor muydu? Oyununu okuduğunuzda, ton ve karakterle ne yapmaya çalıştığını anladınız mı?
- Hayır, dediğim gibi, Mairead son derece ciddi gibiydi ve gerçekten anlamadım... Ama çok gençtim, bu yüzden ciddiye aldım sanırım. Gerçekten içgüdüsel olarak gidiyordum çünkü hiç eğitimim yoktu. Drama okuluna falan gitmedim. Dürüst olmak gerekirse, ne zaman onunla çalışsam, bana en yakın olduğunu düşündüğüm ilk şeyle devam ediyorum. Benden tek istediği şey de buydu.
◊ Martin McDonagh’la çalışmak da eğitim gibi... Ondan ücretsiz bir eğitim almış gibi olduğunuz için drama okuluna gitmek zorunda değildiniz.
- Doğru. Martin’den eğitim aldım. Ama birlikte çalıştığım diğer oyunculara da teşekkür ederim, çünkü birçoğu ben gruba katılmadan önce Leanane Üçlemesi’nde onunla birlikte çalışmıştı. Ve özellikle, David Wilmot çok yardım etti bana... Biliyorsunuz, her gece size verilen notlara bakmanız, hatırlatmanız gerekiyor. Martin de birçok oyun yazarı gibi virgüller, duraklamalar ve bunun gibi şeyler konusunda oldukça katıydı.
İLK BAŞTA KARAKTERİN İYİ OLMADIĞINI DÜŞÜNDÜM
◊ “The Banshees of Inisherin” filminden ilk ne zaman haberdar oldunuz?
- “Three Billboards” filminin çekimleri bittikten sonra Martin’le akşam yemeği yedik. O zaman “Ah, bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum” düşüncesine girmiştim. Martin o sıralarda konusu İrlanda’da geçen bu filmin senaryosunu yapıyordu. Sonra bana gönderdi. İlk tepkim, “Sonunda, İrlanda işinde ne kadar harika olduğunu herkes görecek” oldu.
◊ Hikâyeye ve özellikle karakterinizin gidişatına karşı duygusal tepkiniz neydi?
- Yalan söylemeyeceğim ilk başta daha önce canlandırdığım Mairead ve Helen kadar iyi olmadığını düşündüm. Sonra, karakteri nasıl canlandıracağımı gerçekten araştırmaya başladığımda şöyle düşündüm; “Bu karaktere biraz daha fazlasını getirmem gerekiyor. İncelik ve daha fazla olgunluk.”
◊ Son olarak, bu filmi izlediklerinde ne hissetmelerini umuyorsunuz?
- Umarım gülerler. Çünkü gülmek güzel, şahsen benim için. Filmin manevi yönünü ve doğal tarafını seviyorum. Her zaman şöyle düşündüm: “Tanrım, insanlar... Aptalca şeyler için çekişiyoruz.”Ve hayvanlar çok saf, huzurlu ve küçük tanrısal yaratıklar gibi görünüyor.Sadece güzel çevrenizin ve doğanın ve doğanın rahatlığının daha fazla farkında olmak için yaşamalıyız diye düşünüyorum.
ColIn herkese karşı çok kibar
◊ Filmde Colin Farrell ile kamera karşısına geçtiniz. Daha önce birlikte çalışmış mıydınız?
- Evet, yıllar önce çekilen “Intermission” adlı filmi hatırlıyor musunuz? Bir İrlanda filmiydi. Aslında iyi bir kadroydu. O daha yeni ünlüydü. Onu yıllardır tanıyorum.
◊ Çekimlere başlamadan önce birlikte zaman geçirdiniz mi?
- İki hafta prova yaptık ve Martin için her şey film kadar önemliydi zaten.
◊ Colin’in çalışma şekli hakkında ne bilsek şaşırırdık?
- Aslında şu anda Jude Law ile çalışıyorum ve Colin ona çok benziyor. Burada hâlâ ekip için bir şeyler taşıyorlar ve herkese karşı kibarlar. Sadece önemli insanlara karşı kibar değiller. Sadece kibarlar. Bir iyilik yapmaya çalışırken biraz utandığını düşünüyorum. İyi bir iş çıkarıyor.