Kanallarımız ve platformlarımız

Televizyon yayını hâlâ dünya çapında en çok tercih edilen izleme biçimi ama bu ölçüme dahil olmasa da, izleyici teknolojik gelişmelere ayak uydurdukça, büyük bir hızla değişmekte olan izleme alışkanlıkları var bir de. Netflix’in çıkıp da “Buyurun bu diziniz, bu da sezonun tamamı, ne zaman uygun görürseniz o zaman izleyin” diyerek klasik televizyon yayınına önemli bir alternatif sunmasının yankısı tabii ki bize de ulaştı. Televizyon sektörümüzde olumlu bir gelişmenin işaret fişekleri olarak kabul ettiğimiz ‘Masum’ ve ‘Fi’ dizilerinden sonra Netflix muadili platformlarımız BluTV ve puhutv ile birlikte ekranla ilişkimiz nasıl değişmekte, bakalım mı?

GECE KAÇIRDIĞIN O BÖLÜMÜ SABAH OTOBÜSTE İZLE

Neyi, ne zaman, nerede istersek öyle izleme seçeneğini sunuyor platformlar bize. Kaçan favori diziyi ertesi gün uygun vakitte tablet ya da telefon ekranından toplu taşıma aracında bile izleyebiliyoruz artık. Bu anlamda platformlar televizyona rakip değil, hatta tamamlayıcı unsur olarak bile değerlendirilebilir. İki platformun ortak noktaları elbette var ama şu aşamada onların da birbirlerine rakip olduklarını söylemek doğru değil. İlle de bir rekabetten söz edeceksek BluTV’nin rakibi Netflix, puhutv’ninki ise YouTube diyelim. Niye? Çünkü içerik.

ESKİDEN YABANCI DİZİLER DE VARDI TELEVİZYONDA

BluTV’de Kanal D’nin gelmiş geçmiş hemen bütün dizileri tüm bölümleriyle yer alıyor. Puhutv’de de Show TV, TRT ve Star’ın belli başlı dizileri ile Ay Yapım, Avşar Film, Süreç Film ve Gold Film’in işleri yayında.

puhutv’de ‘Fi’ dışında platforma özel bir içerik yok. BluTV ise ‘The Young Pope’la başlattığı platforma özel içerik (yerli ve yabancı) uygulamasını aksatmadan sürdürüyor. Yılın başından bu yana her hafta özel bir içerik mutlaka yer alıyor BluTV’de. Ha, hepsi ‘Masum’ ayarında mı? Hayır. ‘Sahipli’ ve ‘Çalınmış Hayatlar’, ‘Masum’ için gelen izleyiciye hitap edecek diziler değildi. Ancak televizyon alanında dünyada olup bitenleri de yakından izleyen BluTV, son dönemin çok izlenen ve ses getiren yapımlarını sessiz sedasız yayına alıyor. Misal, ‘Planet Earth II’ serisi ve ‘The Handmaid’s Tale’. E, Netflix’e rakip olmak kolay değil. Daha da fazlası lazım.

Filmlere değinecek olursak, bana göre BluTV’nin film arşivi Netflix’in arşivini net sollar. D-Smart kanallarında yayımlanan filmleri de platforma alabilmenin avantajıyla çok geniş ve festivallerde gösterilenleri de içeren seçkin bir film listesi var BluTV’nin.

Buna karşılık puhutv’nin de sağlam bir Türk sineması arşivi oluşturduğunu belirtmek lazım.

SANSÜRLENMEK YA DA SANSÜRLENMEMEK

Platformların kanallara göre en önemli avantajı, sansüre tabi olmamaları çünkü internet üzerinden akış teknolojisi ile gönderilen yayınlar RTÜK’ün kapsama alanı içinde değil. Bu nedenle de buzlanan kadehler, sigaralar, biplenen küfürler ve acımasız cezalar yok.

Platformlarda, olması gerektiği gibi, bir saatin üzerinde bölüm yok, kanallardaki dizilerin durumu ise malum. Konuyu uzun uzun tartışmak gereksiz, para meselesi bu. Ancak sınırlar zorlanıyor artık. Platformlarda ise durum farklı. Yedi günlük bir deneme süresinden sonra 9.90 TL aylık ücret ödenen BluTV’de hiçbir programda veya dizide reklam yok. Ücretsiz izlenen puhuTv’de ise makul ölçüde reklam olabiliyor.

Netflix’ten öğrendiğimiz üzere, platformlarda bölüm sayıları ve yayın tarihleri önceden belli. Televizyon kanallarında ise tarihler son ana kadar belli olmuyor.