Güncelleme Tarihi:
◊ “Hekimoğlu” başladı, doludizgin çalışıyorsunuz. Nasıl bir deneyimmiş doktor dizisinde rol almak?
- Yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Gerçekten vakaları derinlemesine inceleyen, dedektif gibi iz süren bir ekip var. Bu durum çok hoşuma gidiyor, çünkü senaryo bize birçok yeni şey öğretiyor. Benzer senaryolar okuduğum bir dönemde, farklı bir deneyim yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum.
◊ Dramatik yapıda sizi en çok çeken ne oldu?
- Dramatik yapısı ağır ama çok sağlam örülmüş bir iş zaten orijinalinde. Karakterleri, vakalar ve o vakaların karakter üzerindeki etkilerini görerek tanıyoruz. Karakterler ve ilişkileri birbirinden çok farklı oluşturulmuş. Telaşı olmayan bir dramatik yapıya sahip ve bence bu çok önemli. Seyirciye cebimizdekileri hemen çıkarmıyoruz. Bu da uzun vadeli bir ekran yolculuğu için kıymetli. Seyirci 30 bölüm sonra da şaşırarak ve yeni şeyler keşfederek izlemeyi sürdürebilecek.
ORİJİNAL DİZİYİ 3 GÜNDE BİTİRDİM
◊ Daha önce “Dr. House”u izlemiş miydiniz?
- İşi biliyordum ama izlememiştim. Teklif geldiğinde tabii ki oturup izledim, iki sezonu 3 günde bitirdim. İkinci sezonun sonlarına doğru izlediğim iki-üç bölüm özellikle beni çok etkiledi ve içim çok rahat projeye dahil oldum. Ondan sonra biraz daha devam edip izlemeyi bıraktım.
◊ Sizin karakteriniz Mehmet Ali Çağlar’ın orijinal dizideki adı Eric Foreman ve onu Omar Epps canlandırmıştı. Ara ara dönüp ona baktığınız olmuyor mu?
- Foreman’i genel hatlarıyla anlayıp bizim kültürümüze göre adapte etmeye gayret ediyorum. Sürekli izlemeye devam etmek ters bir etki yapabilir. Oradaki ikili ilişkiler, duygusal tepkiler vs. bizim kültürümüzle farklılık gösterdiği için biraz uzak durmakta fayda var. Ama hakkını vereyim, kendisi çok iyi bir oyuncu ve rolüne çok yakışmış. Ben de taklitten uzak durmaya çalışarak ama karakterin temel özelliklerini kaybetmeden oynuyorum.
ÇAPA’DA GÖRDÜKLERİMDEN ÇOK ETKİLENDİM
◊ Nöroloji uzmanı rolü için nasıl bir hazırlık dönemi geçirdiniz?
- Kitap karıştırarak başladım. Daha sonra Çapa Tıp Fakültesi ve Okan Hastanesi’nde nöroloji uzmanlarıyla bir araya gelerek fikir alışverişlerinde bulundum. Hastaların muayenesi sırasında gözlem yapma şansım oldu. Özellikle Çapa’da karşılaştığım hastalardan, doktor-hasta ilişkilerinden çok etkilendim. Dizide izlesek “Olur mu canım öyle şey” diyebileceğimiz çok şey gördüm. Bu beni bir yandan çok şaşırtırken, bir yandan da muazzam ilham verdi. Doktorluk gerçekten kutsal bir meslek. Bunu yaşayarak görmüş oldum. Hastaneye ufak bir şikayet için gittiğinizde bunları göremiyorsunuz. Derinlemesine incelemek bana ilham verdi.
◊ Mehmet Ali’nin yolculuğu nereye gider?
- Uyarlama işlerin en güzel yanı, yolculuğun oyuncunun ya da bir başkasının gönlüne göre değil, orijinal hikayeye göre ilerlemesi. Foreman’ın yolculuğu kırılma noktalarıyla dolu. En güzel tarafı ise bu projede her karakterin farklı bir yolu olması. Her karakterin yolu başka başka insanlara dokunacaktır. Mehmet Ali’nin hikayesini de tecrübe etmek için sabırsızlanıyorum.
ÇOCUKLUĞUMDA TİMUÇİN ESEN’E HAYRANDIM
◊ Çekimler sırasında tıbbi terimlerle ilgili sorun yaşadığınız oluyor mu?
- Yalan yok, ilk başta biraz çekinmiştim. Çünkü Latince terimlerin hayli fazla kullanıldığı bir metin vardı karşımda. İlk bölümde sudan çıkmış balık gibi hissettik o yüzden. Alıştığımız metinlerin, dizilerin dışında bir dünyaya sahip bir iş. Ancak dilimiz de nihayetinde bir kas olduğu için, yeterince egzersiz yapıp çalışırsanız korkulacak bir şey kalmıyor geriye.
◊ Mehmet Ali, Timuçin Esen’in oynadığı Ateş karakterini sıklıkla eleştiren biri. Esen’le sette nasıl bir ilişkiniz var?
- Timuçin Abi işine çok konsantre, tutkuyla çalışan gerçek bir profesyonel. Sette her şey yolunda, iş daha iyi olsun diye hep beraber düşünerek, konuşarak ilerliyoruz. Çocukluğumda hayran olduğum bir oyuncuydu. Şu an beraber oynamak beni son derece mutlu ve motive ediyor. Biz genç oyuncuların, tecrübeli isimlerden öğreneceği çok şey var.
◊ Ekipten kiminle oynamak daha kolay?
- Kolay-zor diye ayırmam asla. Ancak bazı oyuncularla oynamak tabii ki daha keyifli ve daha akıcı. Enerji meselesi biraz... Orası da bana kalsın. (Gülüyor) Ancak bugüne kadarki favorimi sorarsan, Ahmet Abi (Ahmet Mümtaz Taylan) oynamaktan en keyif aldığım oyuncu. Beraber iki projede yer aldık. Bu sene bir değişiklik olmazsa bir filmde de birlikte oynayacağız. Şimdiden çok heyecanlıyım.
DİZİLERİN EĞİTMEK GİBİ BİR GÖREVİ YOK
◊ Dizi yalnızca sağlık bilgisi vermiyor, aynı zamanda sosyal konulara da parmak basıyor. Bu amacın neresinde görüyorsunuz kendinizi?
- Bu enteresan bir konu. Aslına bakarsanız dizilerin insanları eğitmek gibi bir görevi yok. Ancak günümüzde bütün dünyada kitap okumak, iyi eğitim almak konusunda eksiklikler var. Diziler de çok izlendiği için gerçekten insanları etkileyen bir konumda. Özellikle de gençleri. Rol model olarak alabiliyor. Bu sebepten doğru sosyal mesajları vermek önemli.
Ancak dizilerdeki karakterlerimizin verdiği mesajlardansa gerçek hayatımızda söylediklerimiz daha önemli. Dizideki karakterimizin söyledikleri bizimle alakalı değil. Sonuçta hayali karakterlere can veriyoruz. Dizileri “kötü örnek oluyor” diye parmakla göstermeye karşıyım. Kendini iyi yetiştirdikten sonra etkilenmezsin.
30’LAR BANA İYİ GELDİ
◊ 2019 sizin için nasıl geçti, 2020’den neler bekliyorsunuz?
- 2019 benim için karmaşık bir yıldı. Öğrenerek, büyüyerek ve güçlenerek çıktım. 2020’den de beklentim önce sağlık. Onun dışında dengeli ve huzurlu bir yıl olmasını temenni ediyorum. Fırsat buldukça seyahat etmeyi istiyorum.
◊ “Bu yıl şu huyum değişsin” dediğiniz bir şey var mı?
- Her geçen yıl daha da olgunlaşıyorum, ne istediğimi ve ne istemediğimi daha iyi analiz edebildiğim bir yaştayım. 30’lar bana
iyi geldi, kendimi daha iyi anladığım ve ifade ettiğim bir dönemin kapılarını açmış oldu.