Güncelleme Tarihi:
◊ “Adı Efsane” ile hayatınızda neler değişti?
- Sosyal açıdan bilinirliğim arttı diyebilirim. Kişisel olarak ise bana birçok şey öğretiyor bu iş. Dizi sektörü olarak bakmıyorum ben bu işe. Başka bir paylaşım var bu işte, o da Hakan’ın yolculuğunda farkındalıklarının artmasına yarıyor.
◊ Canlandırdığınız Sadık karakteriyle benzer yanlarınız var mı?
- Hakkaniyeti diyebilirim. Onun dışında Sadık, bana pek benzemiyor.
◊ “Adı Efsane” ilk bölümünden itibaren çok geniş bir seyirci kitlesine ulaştı ve çok beğenildi. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Bu gönülden bir iş yaptığın zaman öyle ya da böyle layığını gördüğünün kanıtı oluyor benim için. Yönetmenlerimizden teknik ekibe, Kanal D’den sahadaki yapımcılarımıza kadar herkes iyi bir iş çıksın diye uğraşıyor. Bizim tayfayı anlatmıyorum bile! Ona siz tanık oluyorsunuz. Evet, bu bir iş fakat bizim avantajımız hep kendi işimizi, benimsediğimiz şeyleri yapıyor olmamız. Bu sebepten kimse gocunmadan canla başla çalışıyor. Bizden bilmem kaç yüz kilometre ötedeki insan işi izleyip gülümsüyorsa, bu durum setteki ekibin eğlenmesinden kaynaklıdır. Ben daha önceki hiçbir işimde kanalın iç yapımları ile çalışmadım. Velhasıl o taraflarda neler yaşandığına pek tanık olmuyordum. Şimdi ise hakikaten zincirin ne kadar önemli olduğunu, her halkanın işini sevmesi gerektiğini gördüm. Başka türlü istediğiniz kadar profesyonel olun, belki olanı iyi yaparsınız ama bir adım ileri gidemezsiniz.
TİYATRO ENERJİSİNİ CANIM ÇEKİYOR
◊ Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
- Süreç biraz uzun, yani bir sabah kalkıp “oyuncu olacağım” demedim. Tiyatro adabını ilk olarak lisede yaşadım. Tiyatro, lisede bocalamaların içinde kaybolmaya yüz tutmuş, gürültülü bir süreçte yol gösteren bir rehber oldu. Zaten sanatın bir tarafına merak saldınız mı diğer uzuvlarında eksik kalmanız mümkün değil. Resmi, müziği, felsefeyi, sosyolojiyi, psikolojiyi bilmezseniz yaptığınız kötü bir taklitten öteye gidemez. Ben o ayrıntıyı gördüm o çağlarımda. Ve gerçekten çok uğraşarak o aralığı genişletmeye çalıştım. Kendime soru sormaya başladım. Kitap okumayı fark ettim, bahsettiğim laf olsun diye okumak değil. Hakikaten derdini okumayı... Sonra tiyatro geldi. Benim kafamda bulamadığım cevapların hemen hemen tamamını karşılamaya başladı. Bir baktım sabahım akşamım bu olmuş.
◊ Keşfedilme hikayeniz var mı?
- Ne yazık ki! (Gülüyor) Kendimi keşfetme hikayem var. Bence o daha güzel...
AiLEME BAĞLIYIM
◊ İstanbul’da yalnız yaşıyorsunuz, aileniz ise Mersin’de... Ailenizden uzakta yaşamak sizi nasıl etkiledi?
- Ben ailesine çok bağlı bir insanım. Ama bu demek değildir ki sürekli onların yamacında olmaya ihtiyaç duyuyorum. Ben Mersin’de yaşarken de sürekli gezen biriydim. Ailem de bu konuda bana her daim tam destek verdi. Hayatta ne istediysem oturulur hep beraber konuşulur, bir çaresine bakılırdı. O yüzden onlardan uzak da olsam hep onlarla yaşadım. Ben bağlılığın bir şeylerin gölgesinde kalmak veya yamacında yaşamak olduğunu düşünmüyorum. Bağlılık içsel bir mevzudur.