Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de operanın tanınması adına birçok önemli projeye imza atan Aysev, müzikle yolunun nasıl kesiştiğini şöyle anlattı:
“Ortaokul 1 ve 2’de müzik derslerinden kalan bir öğrenciydim. Basketbola adanmış bir hayatım vardı. Ankara’nın iyi oyuncularından biriydim. Beni annem keşfetti. Annem benim kahramanım. Ben yeteneğim olduğunun farkında değildim. Konservatuvar sınavına girmemi annem istedi. Kemal Eroğlu’nun müzik dershanesi vardı, beni oraya götürdü. Bana 1 günde Çanakkale türküsünü öğrettiler. Sınavda 350 aday arasından ilk 9’a girdim. Sanat pozitif bir virüs gibi. Direkt kalbi hedef alıyor ve sevdalanıyorsunuz. Vücuda bir kere girdikten sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.”
“Operada dil bilerek, anlayarak şarkı söylemek gerekiyor. Opera aktörlük ister, reji ister. Zor bir iş. Time dergisi dünyanın en zor mesleklerini sıralıyor. Birinci sırada maden işçiliği var, ikinci sırada ise opera sanatçılığını görüyoruz.”