Güncelleme Tarihi:
Kamu Yönetimi mezunu olan, 35,5 Sanat Evi’nde oyunculuk üzerine ayrıca seslendirme ve diksiyon eğitimleri de alan, ‘Küçük Prens’ isimli müzikalde oyunculuğun yanı sıra şarkı sözü yazan bir oyuncu var karşımızda bu kez.
Bugüne kadar ‘Aşk ve Ceza, Evli ve Öfkeli’ dizilerinde; ‘Kadın İşi Banka Soygunu, İmkansız Olasılık, Kayhan, Batlır’ filmlerinde ve şimdilerde ‘Kadın’ isimli dizide ‘Ceyda’ karakterini canlandıran rol alan Gökçe Eyüboğlu ile dizi, sinema, tiyatro ve oyunculuk üzerine…
‘Özge Özpirinççi, Caner Cindoruk, Bennu Yıldırımlar gibi oyuncuların rol aldığı Kadın’ dizisinde oynadığınız ‘Ceyda’ karakteri dikkatleri çekti.
Kendi yaşadığı hayatın kuralları içinde hayatta kalmaya, ayakta durmaya çalışan bir kadın Ceyda. Annesi Ceyda’yı istemiyor. Kazandığı tüm parayı annesine yolluyor Ceyda. ‘Neden, nasıl bu hayatta’ sorusunun cevabını ilerleyen bölümlerde görme ihtimaline karşı keyif kaçırıcı detay vermek istemem. (Gülümsüyor)
CEYDA’NIN; ATARININ, GİDERİNİN ALTINDAKİ ACIYI SEVİYORUM!
Rolünüz, izleyenlerin dikkatini çekti. Ceyda karakterinin neyi sizi etkiliyor peki?
Ceyda’nın; tüm atarının, giderinin altındaki acıyı seviyorum. Bir de ne olursa olsun, en yakın arkadaşı bile olsa direkt gerçekleri söyleme haline bayılıyorum.
MUTLULUK AYNI, ACI AYNI!
Rolünüz için Tarlabaşı'nı gezmişsiniz. Nasıl tecrübeler edindiniz?
Doğma, büyüme İstanbulluyum. Ama maalesef Tarlabaşı’na, yakınından geçmek dışında yolum hiç düşmemişti. Tabi ki izlediklerimden, duyduklarımdan ya da bulvardan geçerken şahit olduklarım vardı. Bu dizi teklifi gelince set başlayana kadar belli aralıklarla dolandım oralarda. Havasını, dokusunu, kokusunu merak ettim. Düşüncelerim çok da değişmedi aslında. Özünde. Sadece, yaşadığımız koşullar bizleri farklılaştırmış. Mutluluk aynı, acı aynı.
Ortaokul yıllarından oyunlar yazar, tiyatro kulüplerine katılırmışsınız. Aklınıza tiyatro, oyunculuk sevdası nasıl ve ne zaman düştü?
Evet bu soru çok soruluyor bana ama zaman olarak tam bir şey söyleyemiyorum bu soruya. Kendimi bildim bileli böyle hissediyorum ben. Çocukkenki oyun oynama isteğim hala devam ediyor. (Gülümsüyor)
BİR ŞEY ARAMIYORDUM AMA ÇOK ŞEY BULDUM!
Oyunculukta aradığınızı buldunuz mu?
Henüz yolun başındayım. Özellikle bir şey aramıyordum ama çok şey buldum.
Şahan Gökbakar’ın yeni filmi ‘Kayhan’a dahil oluşunuz?
‘Sevim’ karakteriyle filmdeyim. Kayhan’ın en yakın arkadaşı Orçun’un eşiyim. Biraz takıntılı, dominant ve kendine göre belirlediği kuralları olan bir kadın. Tabi Kayhan’ın evlerine gelmesiyle kurduğu sistem alt üst oluyor ve Kayhan’ın bir an önce evlerini terk etmesi en büyük isteği haline geliyor.
KOMEDİ HEM KEYİFLİ HEM ZOR!
İlk sinema filminiz Kadın İşi Banka Soygunu’ komediydi ve yıllar sonra yine ‘Kayhan’ gibi bir komedi ile sinemaya döndünüz. İkisinin de komedi olması denk mi geldi yoksa ikincisinde de tercihiz bilerek mi komedi yönünde oldu?
Aslında benimkisi sadece tesadüf. Ama komedide yer almak çok keyifli ve bir o kadar da zor bence. Zaten yeterince zor bir hayatımız var. İnsanları güldürebiliyorsak ne mutlu.
Ama tabi ki başka türlerde de oynamak, farklı karakterlere hayat vermek istiyorum.
SU GERİYE AKMAZ!
1980 sonu ve 1990’ların ikinci yarısına kadar feminizmin sinemamızda etkisini hissedebilirdik. Bunun faturasını ödeyen kadın oyuncularımız vardı. Müjde Ar, Nur Sürer gibi... 2000 sonrası sinemamızda bu anlamda geriye bir adım atıldığını düşünüyor musunuz?
Biraz dönemsel bakmak gerek diye düşünüyorum. Konjonktür de böyle getirmiş olabilir. Şu an daha az politik, etliye sütlüye dokunmayan filmler yapılıyor olabilir. 2000 sonrası sinemamızda bu anlamda geriye gidiş varsa bu tek başına sinemayla ilgili bir durum olmadığı gibi sadece Türkiye’yle ilgili de değil. Ama bunun geçici bir dönem olduğunu düşünüyorum. Su geriye akmaz. Bunlara ek olarak; muhteşem bağımsız yapımlar ortaya çıkıyor. Hâlâ bu anlamda mücadele veren isimler var. Haksızlık etmeyelim.
Sinemamızın kökleri Yeşilçam'a dayanıyor bildiğimiz gibi. Yeşilçam filmlerini sever misiniz? Oyunculuğunuzda Yeşilçam'ın etkisi var mıdır?
Sevdiklerim de var sevmediklerim de… Ertem Eğilmez filmlerinin tutkunuyum.
Onları izleyerek büyüdük. Oyunlarımız bile bazen o filmlerden sahneleri canlandırmak olurdu. O yüzden bilinçli bir tercih olmasa da etkisi olmaması mümkün değildir. Ama sonuçta bu da bir süreç. Hem öğrenme durumun devam ediyor. Hem de genel olarak oyunculuk bambaşka, daha doğal bir yere evriliyor. Bu akış içinde benim de oyunculuğum oturacaktır, değişecektir diye düşünüyorum.
TİYATRODA ARINIYORSUN!
Dizinin paralelinde ‘Perfetti Sconosciuti’ filminden uyarlanan ‘Mutluyduk Belki Bugüne Kadar’ tiyatro oyununda da rol alıyorsunuz, terapist ‘Eva’ karakteriyle. Son iki üç yıldır özel tiyatroların yaygınlaştığını görüyoruz. Oyuncular için şans artıyor bu anlamda. Tiyatronun oyunculuğa avantajları?
Salt tiyatrodan bahsedecek olursak, seyirciyle bire bir etkileşim halinde olmanın, her şeyin her anın birebir seyirci karşısında yaşanması bambaşka... O kadar saf, doğal, açık bir yerden karşısındasınki insanların. Evet prova süreci var bu işin. Bir karakter yaratıyorsun, bunu günlerce prova yapıyorsun ama seyirci karşısına çıktıkça, oyun özünü, aslını kaybetmeden bambaşka bir yere gidiyor. Bu değişim, gelişim, etkileşim halini çok seviyorum. Beni çok heyecanlandırıyor. Zamanla daha gerçek bir yere gidiyorsun. Karakterin daha gerçek bir hale bürünüyor. Bir de gerçekten tiyatroda arınıyorsun. Bu arınma halini nasıl anlatabilirim gerçekten bilmiyorum.
OYUNCULUK, ÖNYARGILARI KALDIRIYOR!
Peki, oyunculuğun bir insana kattıkları, fark ettirdiği neler oluyor daha çok?
Genel olarak oyunculuk insanın hayatına çok şey katıyor. Algın açılıyor, farkındalığın artıyor. Empati yeteneğin artıyor. Ön yargıların kalkıyor. Bambaşka karakterleri, bambaşka hayatları araştırma hali, merak etme, anlamaya çalışma durumu bence en büyük katkısı oyunculuğun.
Senaryo, şarkı sözü gibi çalışmalarınız da var. Kamera arkasına ilginiz ne boyutta?
Şarkı sözü yazmak benim için bir ilkti Küçük Prens Müzikali’nde. Böyle bir şey yapabildiğimin bile farkında değildim. Çok önemli bir müzik adamıyla da Yücel Arzen’le çalışma fırsatım oldu bu müzikal sayesinde. O da müzikal anlamda yönlendirdi beni söz yazımı sırasında. Üç kişilik, uyumlu bir ekiptik. Gerisi kolaylıkla geldi zaten.