Güncelleme Tarihi:
Genellikle soru sorduğumuz kişiler, onları rezil etme derdinde olduğumuzu düşünüyorlar.
Hayır, öyle bir derdim yok. Benim genel potansiyelim öyle.
Bir rezillik anısı anlatabilir misin?
Üniversiteden mezun olduğum zaman otelde karşılama bölümünde çalışıyordum. Orada gelinlik fuarı vardı. Bana “Manken olarak çalışır mısın?” diye sordular. Ben de “Emin misiniz? Ben, 1.60 boyunda kızım.” dedim. Bana bir tane topuklu ayakkabı giydirdiler; benim kadar var boyu. Uzadım, güzel oldum. O sırada yan tarafta dizi çekiliyormuş. Ben de gideceğim yeri arıyorum. Şangırt diye içeriye girdim, herkes bana bakıyor. Gelin bekliyorlarmış onlar da. Beni oturttular ve ezber yaptınız mı diye sordular. “Neyi ezberledim? Ben fuara geldim. Diziyle alakam yok.” dedim. Onlar da “Bu gelin daha iyiymiş. Bu mu dursa acaba.” dediler. Ben olur deyince de “Olmaz ama öyle. Öncesi var, sonrası var.” dediler. Öyle bir rezil olmuştum.
Birisi, beni övdüğü zaman utanıyorum. Hoşuma gidiyor ama çok utanırım. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben, kendimi çok güzel bulan bir insan değilim. Enerjime güveniyorum.
Kimi güzel bulursun?
Mesela Tuba Büyüküstün’e bayılıyorum. Çok güzel bir kadın.
Neden Tuba Büyüküstün?
Çok güzel geliyor bana. Keza Alina Boz, su gibi kız. Baktıkça bakıyorum. Çok güzel bir kız. İç güzelliği dışına vurmuş biri. Onu da çok tanımıyorum. Sadece bir karşılaşma.
Kendini o kadar güzel bulmamanın sebebi ne?
Bence çok güzel bir kız değilim.
Sadece güzellik kavramıyla ilgili değil; kendinle uğraşan ve yoran biri misin?
Hiç uğraşmam.
Güzel özelliklerinin farkına varan biri misin?
Evet, huy anlamında kendi iyi özelliklerimin farkındayım. Ama dış görünüş olarak çok da öyle güzel bir kız değilim. Tatlıyım mesela, bence sempatik bir insanım.
Mutlu musun?
Çok mutluyum.
Neden?
Yaşıyorum, sağlıklıyım, umutluyum. Çok sıkıntılı zamanlar yaşadığım oldu. Aslında o hikayeleri anlatsam nasıl bu kadar mutlu olduğumu sorgulayabilirsin. O süreçleri yaşadıktan sonra hayata bakış açım biraz değişti. Şimdi şöyle düşünüyorum. Sağlıklı mıyım? Sağlıklıyım. Annem, babam yaşıyor mu? Çok şükür yaşıyorlar, sağlıklılar. Canım sıkıldığı zaman birilerini arayabiliyorum. Arkadaş konusunda da aşırı şanslı bir insan olduğumu düşünüyorum. Çok iyi arkadaş olduğumu düşünüyorum.
Kötülük değil aslında; acı bir dönem yaşadım diyelim. Evet, yaşama sevincim çok var ama aslında o kadar da yok.
Eskiden daha mı coşkuluydun?
Tabii ki, eskiden daha coşkuluydum. Şimdi bazen mutlu olduğum anda durgunlaşıyorum. Aslında benim bu kadar mutlu olmamam gerekiyor galiba, sanki buna hakkım yokmuş gibi durumlara girebiliyorum. O zaman daha rahat yaşıyordum ama şimdi öyle değilim. Bir pişmanlık yaşıyorum. Tabii bunu kimseye belli etmiyorum.
Bu duygu durumunu değiştirmeyi düşünüyor musun?
Yok, ben onunla yaşamaya alıştım. O şekilde yaşamaktan da hoşnutum. Acının bir kısmı ben de kalsın istiyorum.
Hayatında güzel olan ne var?
Annem, babam… Hayatımın en güzel şeyi bence. Hatta sülalem bence hayatımın en güzel şeyi. Akrabalarımı çok severim. Amcalarımı, kuzenlerimi, herkesi severim. Çünkü onlar da bana iyi geliyor. Bir kere kötü gelseler, o zaman sıkıntı büyük. Yıllardır en yakın arkadaşlarım aynıdır.
Gizem, neden oyuncusun?
Aslında ben şarkıcı olmak istiyordum.
Sesin güzel mi?
Hayır, değil. Ama elime bir şey alıp aynanın karşısında şarkı söylemeyi seviyordum. Sonra baktım ki ses yok. Sonra televizyona bakıp acaba ben onun yerinde olsaydım nasıl yapardım filan demeye başladım. Sonra insanları taklit etmeye başladım. Hoşuma gitti. Ergenlik zamanlarımda popülarite de hoşuma gidiyordu. Şimdi keşke ben böyle olsaydım da dışarıda tanınsaydım gibi. Ben, oyunculuk okumak istedim. Ailem istemedi ve hobi olarak yap demişlerdi. Denizli Pamukkale Üniversitesi’nde lojistik okudum. Ama hala içimde deneme tutkusu vardı. Sonra bir ajansa yazıldım ama herkesin yazılabileceği bir ajanstı. İlk gittiğim reklam görüşmesinde yönetmen görüşmesinde kaldım. Bir havaya girdim tabii. Hoşuma gitmeye başladı, daha mutlu olduğumu hissettim. O kadar çok audition’a girdim ki. O zamanlar daha toydum. Sonra dedim ki ben bütün işleri bırakıp kursa gideceğim. Kursa gittiğim zaman şans eseri menajerlerim ile tanıştım ve şans eseri gelişti her şey.
“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” projesi nasıl geldi?
“Eşkiya” ile 2 kere farklı bir rol için konuşmuştuk ama olmamıştı. En son rol geldiği zaman “Allah’ın var bir bildiği. Aynı yerden 2-3 kere bir şey gelince demek ki benim oraya bir gitmem gerekiyor.” dedim. Bir de baktığın zaman “Eşkiya” önemli bir işti. 6 sene devam etmiş, kitlesi çok. Bir de farklı bir roldü ve hoşuma gitmişti.
Diziye zor bir yerden girdin. Karakter evrildi ve başka şeyler oldu. Karakterin aşk ve evlilik süreci, aslında senin iyi oynadığını ve başarılı olduğun için senaryonun o noktada güncellendiğini gösteriyor.
Sonlara doğru insanlar beni daha çok sevmişti. Çünkü en başta Alparslan’ı mı seçsem Hızır Ali’yi mi seçsem diyen bir insan vardı. Bu ne yapıyor oldu insanlar. Çok patavatsız ve ağzına geleni söyleyen bir kızdı. Hoşuma gidiyordu. Mafya masasındasın, baban mafya… Karakter oturuyor ve ben onu beğendim diyor. Normal şartlarda sen bunu diyemezsin.
Ortama uyum sağlayabildin mi?
Sağladım. İlk önce çok çekindim. Oktay Kaynarca, Turgut ağabeyler… Herkes yıllardır orada.
Oktay Kaynarca ile aranız nasıldı?
Oktay ağabey ile aram çok iyiydi. Bir de ben uyumlu olduğum için herkesle aram iyiydi.
Seninle nasıl anlaşılmaz?
Bana gelip sürekli kendini översen, tuhaf tuhaf konuşursan ben seni bozarım. Kötücül insanlarla anlaşamıyorum. Bazen çok saf olabiliyorum, çok iyi niyetliyim. Bazen iyi niyetli miyim yoksa keriz miyim diye düşünüyorum. Bazen keriz oluyorum. Hatta çok oluyorum.
Seni kandırmak kolay mı?
Kimin, ne için kandırdığına bağlı. Bazen beni saf sanıyorlar. Beni, arkadaşlarım çok çabuk kandırabilir.
Oyunculukta nereye gitmek istiyorsun?
Ölene kadar bu işi yapmak istiyorum. Çünkü ben oyunculuk yaparken çok mutluyum. Hatta arkadaşlarım parasız oynar mısın dediklerinde hemen gidiyorum.
Gizem, sektörde çok üzüldün mü?
Çok üzülmedim. Ben, kime nasıl mesafe koyacağımı çok iyi ayarlayabiliyorum. Haksızlığa uğradığım oldu. Bir sette hazırlık aşaması vardı. Ben de çok hazırlık seven bir insan değilim. 2 boya süreyim, saçımı boşverin derim. Kırk yılda bir, saçımı şöyle yapabilir miyiz diye bir şey istedim. Yapacağı tek şey saçıma fön çekmek ve yarısını toparlamak. Bana “5 dakikadır saç seçemiyorsun. Sana şunu yaparız işte.” dedi. Şok oldum. Beni çok tınlamadı. Üzülmüştüm çünkü yanımda benimle aynı kulvarda olan insanlar da var. Onların saçlarını atıyorum 1 saat yapıyorsun. Hatta sinirden ağlamıştım.
En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?
Bir arkadaşıma mezarlıkta yaşadığım bir olayı anlatmıştım. Ona hüzünlendim. Haberleri izlerken de çok hüzünleniyorum. Kadın cinayetleri, çocuklara yapılanlar, hayvanlara yapılanlar… İzlerken hep ağlarım, gözlerim mutlaka dolar.
En son en çok neyi yanlış anladın?
Çok yanlış anlamıyorum ya da anlamadığımı düşünüyorum.
En son en çok neye hayır dedin? Kolay hayır der misin?
Sevdiğim insanlara çok kolay hayır diyemiyorum.
Hayatta bütün defterleri kapatır mısın?
Kapatırım. Sürekli eski defteri açarsak önümüze bakamayız. Tabii belli bir süresi var.
Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
Arkadaşım, sürekli hayata negatif bakarsan, dünyadaki tek dert seninmiş gibi yaparsan, ufacık bir derdini bile çok büyük bir sorunmuş gibi yaparsan ve sürekli aynı şeyleri anlatıp durursan yanındaki insanlar senden kaçar. Çünkü hepimizin derdi var ama biz kendi dertlerimizi sürekli anlatmıyoruz ya da anlatıp seni aşağı çekmiyoruz. Ben çok sıkıntılı olduğum zaman bile yanımdakilere asla yansıtmam. Bir insanı sevmediğim suratımdan belli olur. Ama sürekli sıkıntımı anlatıp seni aşağı çekmem. Bunu uyardığımız zaman da sanki biz sana çok kötü bir şey yapmışız gibi tepki veriyorsun. Hadi ben yanlış yaptım, diğer arkadaşlarım da mı sana yanlış yaptı. Eğer kendini düzeltmezsen yanında kimse kalmayacak.
Kendini affettirebileceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?
Ben, kendimi affettirmem gerekiyorsa affettiriyorum.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?
Aşk konusunda çok iyi değilimdir. Hayatımda genelde yalnızdım. İlişki yaşamak için de yaşamam. Bu durumdan da çok memnunum. Ben, yemek yemeye bayılıyorum. Yemek yerken içindeki her tadı almak istiyorum. Havuçlu portakallı kek yiyorsam havucu da almak istiyorum, portakalı da. Sevdiğim insanın da her şeyini bilmek istiyorum. Aşırı derecede merak oluyor. Bir insana senden nefret ediyorum deyince sevmiyor oluyorsun ya; ben de merak etmiyorum deyince sevmiyor oluyorum.
Şu an merak ediyor musun?
Ediyorum. Derin seviyorum sevdiğim zaman. Çok çekilmez de oluyorum bazen. İlişkiler konusunda biraz zor bir tip olabilirim. Genelde öyle söylüyorlar. Çok netimdir ama o netliklerim zordur. Sınırlarım ve duvarlarım vardır. Onu çok kolay değiştiremiyorum. İşin kötüsü; karşımdakinden de sanki her şeyde benim dediğim doğruymuş gibi davranmasını bekliyorum. Törpülemeye çalışıyorum ama çok olmuyor.