Güncelleme Tarihi:
Sosyal medyada birçok kişiyi eğlendiriyorsun. İnsanların hayatında yeri olan bir figürsün. Seni takip edip sevenler, özeldeki seni çok fazla bilmiyor. Bu alanlarını çok göstermiyorsun. Dışarıdan bakan bir kişi, Naletbebe’nin sert olduğunu düşünebilir.
O durum, değişiyor. 2014-2015 yıllarından itibaren içerik üretiyorum, sosyal medyada varım. “Bu fenomenler ne yapıyor?” statüsünden çıktığımı düşünüyorum. Bir gün ben öldüğüm zaman “Naletbebe diya bir adam vardı.” derler yani. O kafadayım artık. Onun getirmiş olduğu şeyden dolayı da böbürlenmek, üstten bakmak gibi durumlarım yok. Egolarım yok yani.
Öyle olmadığı için video’lara yansıdı ve patladı zaten.
Aynen öyle. Ben hayatımdan egoları kaldırdım.
Ama içerisinde bulunduğun hayat, egolu bir hayat.
Şöyle kaldırdım mesela bunu yakın çevremde bilir. Bana ego yapan adama 5 kere ego yaparım. Ama egosuz insanların olduğu yerde zerre yapmam. Yapanı da oradan uzaklaştırırım, kendim de uzaklaşırım.
Senin dünyandandan isimler olan kalabalık bir ortama girdin. Isınamadığın biri olursa belli eder misin?
İşin içinde para kazanacağım bir durum varsa profesyonellik gereği üstüme düşeni yaparım. Ama üstüme düşenin dışında çok fazla ikili muhabbetlere girmem. Bir ortama girdiğin zaman oranın enerjisi, benim için çok önemli. Ben çok uyanığımdır. Mesela bir yere gidiyorum, bir kişi geçmiş dönemde bana mesaj atmış. Ama Naletbebe’yi tanıyor musun diye sordukları zaman “Evet, bizim Ahmet abinin story’lerinde görmüştüm.” diyor. Ama ben de mesajın var, sen bu işi bir geç. Hayatımda hiç kendimi anlatmakla ilgili bir duruma girmem.
Bilinmediğin yer, senin için daha konforlu bir alan değil mi?
Hiç tanınmadığın yer, bir konfor alanı. Hiçbir zaman kendimi anlatmadım. Ben, yeni insanlarla tanıştığım zaman reklam ajansım var diyorum. Hiç kendimi anlatmam. Ancak muhabbet ilerlerse, onunla konuşmanın bana da fayda sağlayacağına inanıyorsam anlatırım. Anlatmamak, mütevazılıktan geliyor. Yaptığım iş, geldiğim seviye çok büyük olmuş da böbürleniyormuşum havasına girmek istemediğimden kaynaklanıyor. Günün sonunda ne olduğumu, kendimi, gayet iyi biliyorum.
Toplam kaç milyon izlenme almışsındır?
Haftalık baktığın zaman profile erişen 20 milyon insan var. Totaline bakamam ama Türkiye’de 80 milyon insan varsa yarısı iyi ya da kötü beni biliyordur. Şu anlamda biliyordur; illa ki sosyal medya kullanan kişinin önüne ben bir kere düşmüşümdür. Yaptığım her karakterle ilgili gerçekte bu işi yaptığımı zannedenler var. İlk çıktığım zaman çiğ köfteci videoları çektim. Hala beni çiğ köfteci zannediyor. Ben de bozmuyorum, çiğ köfteye devam diyorum. Totaline baktığın zaman böyle bir bilinirlik var.
Fotoğraf çekinmek isteyen birine hayır dediğin oldu mu?
Ben hiç kimseyi kırmam. Ama cenaze gibi durumlarda biri fotoğraf çekinmeye geliyor. Bu durumda nasıl poz vereyim diyorum. Fotoğraf çekinmesi hoş olmayan anlarda uygun bir dille çekinemeyeceğimi söylerim.
Genel anlamda zor biri misin?
Zor biriyim. Ben; yalan sevmem, Ali Cengiz oyunu sevmem, katakulli yapanları sevmem. Ben bu insanlara karşı her zaman bir duvar örmüşümdür. Kolay kolay içine girmem, içime de almam. İster istemez dışarıya karşı da sert bir görünüm sağlıyor. Ben, 36 yaşındayım. 7/24 video çekince insanlar beni laçka bir tip zannediyor. Abi naber ya diye yaklaşan birine aynı şekilde karşılık veriririm. O rahatlığı da yapıyorum. Ama bazılarının suratındaki o kibri anlıyorsun. Sana öyle bir naber diyor ki… Benim hayatımda böyle. Dışarıda gezerken korkunç bir insan da değilim.
Sen de mükemmeliyetçilik, titizlik var.
Çünkü 5-6 senedir bu işten para kazanıyoruz. Reklam çekerken; prodüksiyonu kendim ayarlarım, metinleri kendim yazarım, marka ile diyaloğa girerim. Marka brief yollar. Ama markanın sunmuş olduğu prodüksiyonun karşıya nasıl yansıyacağını sen, benden iyi bilemezsin. Marka, brief’i verdiği zaman A’dan Z’ye hepsini söylemen gerektiğini düşünüyor. Ama orada oturan kişi, benim mizahımı bilmiyor. Benim bu tarz durumlarda olmazlarım vardır. Karşı tarafa sunamayacağım bir işi hayatta yapmam. Ben hep iyi işler yaptım, iyi kurgular yaptım, iyi çekimler yaptım. Yaptıklarım bana iyi işleri getirdi. Benim işim doğallık. Bu Türkiye şartlarında ne kadar doğal olabiliyorsun? Elimden geldiği kadar olmaya çalışıyorum. Video’larımda siyaset göremezsin. Kişileri aşağılayan, birinin üzerine giden mizah göremezsin. Ben, tamamen hepimizin hayatında yaşanan olayları filtrelenmiş bir şekilde aktarıyorum.
Sen, fenomen dünyasından farklısın. Nasıl ayak uydurabiliyorsun bu dünyaya? Mesela bütün Instagram fenomenlerinin olduğu bir event varsa oraya Naletbebe nasıl uyum sağlıyor?
Gitmiyorum. O event’lerin davetiyeleri bana gelmiyor mu? Hepsi geliyor. Ülkede bir şey yapılıyorsa bize geliyor.
Instagram’da kimleri seviyorsun?
Gökhan Ünver’i, Röport Ajadam’ı severim. Bizim çocuklar var. Doğan, Reşat… Bunlar, bizim kardeşlerimiz.
Biraz daha düşün.
Bana Instagram’da ne izliyorsun diye sor. Kimseyi izlemiyorum. Saçma sapan karavan, batık tırnak çıkarma, rahatlama videoları…
Öyle şeylere bakıyorsun yani. Şevval Şahin’in, Şeyma Subaşı’nın profiline bakmaz mısın?
Takip etmiyorum. Şevval Şahin’i tanımıyorum.
Şevval Şahin, Miss Turkey güzeli ve fenomen.
Benim Miss Turkey güzeliyle ne işim olabilir? Benim sikletim değil ki. Benim sikletim Gökhan Ünver, Mahsun. Ben Gökhan’a, Mahsun’a bakarım ne yapıyorlar diye. Kendi aramızda konuşuruz. Şunu böyle yap, şöyle yap diye. Rakip görüp de bakmam. O durumdan çıktım artık. Benim mizahım, izleyenim belli. Benim artık şöyle bir kaygım yok; daha çok insana ulaşayım. İşin için ne kadar kaygılanırsan o kadar senden gidiyor.
Instagram’da kimleri beğenmiyorsun?
O kadar çok var ki. Söylemem, gerek yok.
Sanatçılarla alakalı toplumsal olaylarda kitlesini ya da kamuoyunu aydınlatması, oradaki bakış açısını göstermesi bekleniyor. Çünkü siyasetçiler, aydın insanlar gibi sanatçı da toplumun önemli bir parçası. Dolayısıyla aslında sanatçının böyle bir misyonu olduğu gerçeği var. Peki, fenomenlerin hiç mi sorumluluğu yok? Fenomenlerden böyle bir beklentimiz olmamalı mı? Sosyal hayatımızı zenginleştiren, güldüren ya da besleyen bir unsur olarak mı görmeliyiz?
Evet, bence öyle. Bir insan, beni siyasi fikirlerimden dolayı takip edecekse etmesin. Ben siyasetçi değilim; mizahçıyım. Şaka yaparım, insanları güldürürüm. Naletbebe sayfasının misyonu bu. Hiç mi bir yaraya merhem olmuyorsun? Deprem oldu, her şeyimi bıraktım. Benim misyonum insanlık.
Bunu senin gibi yapmayıp görüşünü belli eden, belki de kendi kitlesini yönlendirmeyi hedefleyen isimlerin yanlış mı yaptığını düşünüyorsun?
Hayır, onun tercihi. Bir tarafı kucaklayıp diğer tarafı elinin tersiyle itiyorsa onun tercihi. Beni iyi kötü seven, evlerine sokan, karısıyla izleyen, sevgilisiyle izleyen insanlara bu ortamda görüşümü niye belli edeceğim? Ne yapacaklar? Bana madalya mı takacaklar? Bizimkiler kazandı… Diğerleri ne olacak? Aynı toplumda yaşamıyor muyuz? Ben 4 büyük takım muhabbetine bile girmem. Depremde millet birbirinin elini tuttu. Tutarken insanlar parti mi sordu? İnsanlığın özünde buluşmadık mı? Günün sonunda siyasiler gelip gidiyor. Her zaman böyle olmuştur. Kalıyoruz biz bize. Ben hiçbir şekilde rengimi belli etmeyi, taraf olmayı sevmiyorum. Kendi özel hayatımda da tarafım yoktur. Hangi ideolojiyi savunup da peşinden koşacağım. Türkiye şartlarında hangi ideolojinin ne kadar doğru olduğunu biliyorsun?
Sosyal medyadan keşfedip videona yorum yazan kimler var? Seni keşfeden, videolarını beğenen, bizim denk gelmediğimiz, DM’leştiğiniz birileri var mı?
Bununla ilgili söyleyeceğim bir şey yok. Benim takip ettiğim ünlüler belli. Beni takip edenle takipleşiyorum genelde. Hülya Avşar yorum yazardı, konuştum ve teşekkür ettim. Ablam gibi yeri gelir mesaj atarım, konuşuruz.
Senin videoların için birini çağırsak kim olsa iyi olurdu? Fenomen dünyasından olmak zorunda değil; oyuncu olur, şarkıcı olur.
Rihanna olsa iyi olurdu.
Neden isim vermek istemiyorsun?
Günün sonunda herkes, kendine göre kral. Ben de kendimin kralıyım. Benim hayat görüşüm bu. Bazen bana dünya senin ekseninde dönmüyor diyorlar. Benim dünyam, benim kurallarım.
Yıldız Tilbe ile video yapar mısın?
Yaparım ama ne yapacağım? Onu oturtmak mesele. Sosyal medyaya içerik üretmeye başladığımız zaman ünlü birini videoda gösterip prim almaya çalışıyorlar. Aaa, gördün mü Cem Yılmaz ile video çekmiş. Ama o beni mutlu eden bir şey değil. Geçmişimde de hiç böyle şeyler yapmadım. Denk gelip yapmış olduğum vardır ama özellikle gidip de video çekmem. CZNBurak var mesela. Dünyada TikTok’ta videoları patlayan kim varsa gider alır, çeker. Ama onun konsepti o.
Buna konsept mi diyoruz?
Onun konsepti. Parasını veriyor, emeğini harcıyor. Kimse de babasının hayrına gelip gitmiyor.
Sence CZNBurak neden cringe bulunuyor?
Öyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çok emek verdi bu işe. Kafayı yordu.
Nusret ile ilgili ne düşünüyorsun?
Bundan kaç sene önce daha tuz hareketi ortada yokken ben video çekmiştim. Bana da neyin şeyini yapıyorsun diyorlar.
O da çok eleştiriliyor. Messi olayını hatırlıyor musun?
Adamın imkanı var gidiyor, sen de git. Messi’nin dükkana geldiği zamanki samimiyetinden dolayı kolundan tutmuş. Doğru mu? Bence yanlış. Sen de iyi kötü artık Nusret’sin. İyi kötü değil; sen Nusret’sin. Amerika’da yolda giderken camı açıyor insanlar salt bae diye bağırıyor. Belki bunların içinde reklam politikası da olabilir. Bilmiyorum. Günün sonuna geldiğin zaman bugün Nusret diye dünyada bilinen biri var. Bence bu başarıdır. Bunu takdir etmeyip ne yapacaksın?
Seni takip eden insanlar, içeriklerinin haricinde düşüncelerini merak ediyor.
Beni takip eden insanlar, beni bilir zaten. Birileriyle görüşmüyorsam, uzak duruyorsam ilişki halinde olmayı sevmiyorumdur.
Sektörde Naletbebe onunla yan yana gelmez denebilecek biri var mı?
Öyle bir şey yok. Hoşlanmadığım insanlarla profesyonel bir iş yapılacak ben gelmem derim. Çünkü para kazanacağım diye sevmediğim insanlarla göz göze gelmem. Ama Ömer, Ferit ile aynı işte hayatta olmaz gibi bir durum yok.