Güncelleme Tarihi:
''İYİ Kİ TÜRKİYE'YE DÖNMÜŞÜM''
"24 yaşındayım. 1992 doğumluyum. 2013'de Miss Turkey'e katıldım ve 3.seçildim. Daha sonra Filipinler'e giderek Türkiye'yi temsil ettim. Dokuz yıl Eczacıbaşı'nda voleybol oynadım. Burada küçük takımdan başladım; yıldız, genç devam ettim. Yıldız takımdayken milli takım kampına çağrılmıştım. Daha sonra voleybol bursuyla ABD'ye gittim. Orada işletme bölümü okuyarak üniversite eğitimimi tamamladım. 2015 yılında mezun oldum ve Türkiye'ye dönüş yaptım. Kafamda Amerika'da yaşamak vardı. Oturma ve çalışma iznim çıkmıştı. Her şey hazırdı ama ben bir sene Türkiye'ye döneyim en azından neler yapabiliyorum göreyim istedim. Şu anda iyi ki dönmüşüm diyorum. Çünkü bir şekilde Survivor'a gittim ve sonrasında çok şükür önüm açıldı. iki tane televizyon programı çektik, bir tane diziye girdim, çok güzel bir reklam firmasının yüzü oldum. Güzel şeyler peş peşe gelmeye başladı."
''HAYATIMIN ÜÇ DÖNÜM NOKTASI VAR''
"Hayatımın dönüm noktası çok. Ben hep şuna inanmışımdır bir kapı kapanır bir kapı açılır. Ne zaman kötü bir şey olsa bilirim ki onun sonrasında iyi bir şey gelecek. Hayatımdaki ilk dönüm noktalarımdan biri voleybola başlamam. Çünkü bana başarı getirdi, burs olanakları getirdi. İkinci dönüm noktam, ABD'de üniversiteyi okumak. 18 yaşında gittim ve tek başıma okudum,yaşadım bambaşka bir kültüre gittim. Yabancı diliniz gelişiyor ve kendi ayaklarınız üzerinde durmayı öğreniyorsun. Üçüncü dönüm noktam ise ABD'de yaşama iznimin çıkmasına rağmen Türkiye'ye dönüş yapmam oldu. Ne zaman geri geldim, televizyon anlamında kendimi ilan etmeye başladım."
Survivor'a katılma süreciniz nasıl oldu?
-''2015 Haziran ayında Amerika'dan Türkiye'ye döndüğümde, bir röportajım çıktı. Miami'de okuduğum için 'iklimler benziyor Survivor'a gitmek ister misin?' diye bir soru gelmişti. Ben de çok isterim diye cevapladım. Aradan birkaç ay geçtikten sonra telefon aldım Acun Medya'dan, 'Survivor ile gerçekten ilgileniyorsanız, görüşmeye çağırıyoruz' diye. Tabii çok heyecanlandım böyle bir şey hiç beklemiyordum. Görüşmeye gittim ve Survivor'a girişim bu şekilde oldu.''
Katılmadan önce tereddütleriniz var mıydı?
-''Kimse yüzde yüz kendinden emin şekilde gitmiyordur eminim. Açlıktan çekincesi vardır ya da farklı olaylardan ama benim tek çekincem heralde açlığın üstesinden gelir miyim, tatlı krizim falan değil kendi kendime karar almaktı. Ben çok kararsız bir insanımdır. Orada isim yazmam gerektiğinde ya kararsız kalırsam diye bir soru gelmişti aklıma tek tereddütüm buydu. Ben oraya zaten mental olarak hazır gittim. 1,5 ay acıktığımı hissetmedim, tuttum kendimi. Çikolata krizim bile tutmadı ki ben hergün tatlı yiyen biriyimdir.''
Survivor'da isim yazma konusunda korkutuğunuz kadar kararsızlık yaşamadınız yani?
-"Evet. Yaşamadım. Orada insanın kendi etrafında olanları daha çok gözlemleme şansı oluyor. Daha doğal bir ortamdasınız, perdeler yok.''
Bir daha teklif gelse katılır mısınız?
-Giderim!
SURVİVOR'DAKİ EN ZOR ANLARI
-"Bir iki tane oyun vardı çok zorlandığım biri sumo oyunuydu. Birbirimizi elimizde yastıklarla suya itmeye çalışıyorduk. İnanılmaz zordu. İkincisi ise çok güzel ödülü 10'a 9 kaybetmek çok acı vericiydi. İzlerken o acı ne kadar hissediliyor bilmiyorum ama onu yaşamak çok kötü... Ödüle tam elim değip onu yemek üzereyken karşı takıma onu kaptırmak ve bir anda onu kaptırmak ve bir hafta daha aç kalacağını bilmek çok zor..."
''HIÇKIRA HIÇKIRA AĞLADIM''
"Adada sürekli yemek konuşuluyor. Benimde güzel bir grubum vardı en başta çok güzel bir gruptuk. Akşam yatıyoruz herkes pikesinin üstüne yatıyor derken bir anda konu yemeğe geliyor. 'Şimdi bir urfa, kuru fasulye, tavuklu pilav olacaktı diye konuşulurken 'arkadaşlar yapmayın ben kötü oluyorum' dedim. Bir süre sonra yine konuşulmaya başlayınca, bir anda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım onu hatırlıyorum. İçim şişti, yemeklere ulaşamıyorum diye ağladım."
OYUNCULUĞA İLK ADIM
"TV 8'deyken iki tane televizyon programı yaptım. Magazin daha sonrasında moda programı ve kafamda oyunculuğa yönelmek gibi bir şey yoktu. Sunuculuk alanında kendimi geliştirerek ilerliyordum. Prompter okumalarla başladık sonra benim moderatörlüğümde olan bir moda programı yaptık. Yurtdışında bir programın bir bölüm için çekimlerine gittim. Kendi kendime birçok şey katmaya başlamıştım. Bir anda Kiralık Aşk'ın setinden cast direktörü aradı ve yeni karakter gireceğini, ilgilenip ilgilenmediğimi sordu. Ben de 'neden denemeyeyim ki nasıl bir ortam var, zorluğu ne kadar' diye düşündüm. Etrafımda birçok oyuncu arkadaşımda var onlardan duyuyorum aslında insan yaşamadan kendisi anlamıyor. 'Tamam ben bu işin içinde varım. Kendime güveniyorum, yapabilirim' dedim. Ve salı günü konuştuk cuma günü setteydim. Her şey hızlıca gelişti."
''İNSANLAR SES TONUMU BEĞENDİ''
-''Kiralık Aşk'ta şu ana kadar iki bölüm çektik, ilk bölümden sonra gelen tepkiler çok güzeldi. En çok dikkatimi çeken birçok kişi ses tonumla ilgili konuşmuş, ses tonun çok güzel insanı yatıştırıyor diye. Bir web sitesinin seslendirmesini de yapıyorum ben reklam olarak. Orada benim sesimi duyanlarda 'Ezgi ne kadar güzel bir ses tonun var' diyorlardı. Dizide de aynı şeyler söylendi. Dizi ortamı gerçekten çok zevkli. Bir göz kırpmak denir ya oyunculuğa burada çok büyük bir rolüm olmasa bile güzel bir başlangıç oldu, çok güzel bir dizide işe girdim. Çok izlenen bir dizi. Güzel de bir noktadan girdim. Keyif verdi bana."
''DİZİDEKİ KARAKTER BENİM TAM TERSİM''
-"Dizideki Işıl karakteriyle gerçek hayattaki Ezgi arasında benzerlik hiç yok. Tamamen benim ters bir karakterim. Ben neşesiyle, kahkasıyla, samimiyetiyle ve dürüstlüğüyle bilinen biriyim etrafımda. Dizideki karakter ise tam tersi. Daha soğuk daha işin içine yalanlar sokan birçok şeyi saklayan ve üzüntüden dolayı artık gülmeyi unutan bir karakter var."
Kariyer planınız var mı?
-"Sunuculuk kariyerime devam etmek istiyorum. Bana keyif veriyor. Özel gece sunumları, şirketlerin bayi toplantılarının sunumlarında yer almaya başladım ve devam etmek istiyorum. Bunun yanında daha önceden aldığım üç aylık ufak bir oyunculuk eğitimim vardı bunun geliştirilmesi gerek. Oyunculuğu da denemeye devam etmek istiyorum. Benim aslında istediğim dizi bir yana sinema filmi. Tabii yönetmeni ve senaryosu önemli..."
Voleybola devam ediyor musunuz?
"Üniverisite son sınıfta çapraz bağım koptu maçta. Voleybolu tamamen bıraktım. Ameliyat oldum, hayatımdan sekiz ay götürdü. Her gün tedaviye gidiyordum. Survivor'da da dizimle ilgili sıkıntılarım oldu ama bunu orada hiç gündeme getirmedim, demagoji yapıyor olmak istemedim. Ama zaten üniversite bittikten sonra voleybolu bırakacaktım son senemde dizim sakatlandığı için bir sene erken bırakmış oldum."
Hakan Sabancı'yla birlikte mi?
-"Ben bu iddiaları duyduğumda inanamadım. Çok alakasız bir durum söz konusuydu. Hakan benim arkadaşım, zamanında aynı okulda okuduk. Bu tür yakıştırmalar nereden geldi bilmiyorum. Ne bir fotoğramız var ne de durduk yere haberleşme durumumuz var. Ortak bir düğüne gittik diye mi böyle bir şey ortaya çıktı bilmiyorum. Ama aramızda herhangi bir aşk yok. Sürekli neden bir yakıştırma içine giriliyor ben onu anlayabilmiş değilim. Sıkıldım bu durumdan. Zaten olsa böyle bir durum olsa, tanışsam biriyle, görüşsem ve bir ilişkiye başlamaya karar alsam sosyal medyayı ben aktif bir şekilde kullanıyorum. Zaten o kişiyle fotoğraf paylaşırım. Rica ediyorum ben bir şey paylaşmadan yakıştırma artık yapılmasın."
Kişisel olarak sevdiğiniz veya sevmediğiniz yönleriniz neler?
-"Günler öncesinden plan program yapmam. Ama iş önceliğim vardır. İşleri planlarım, boş kalan saatlerimi anlık yaşamayı tercih ediyorum. Sürekli kendimi bir şeye bağlı tutmayı sevmem. Hep işin daha özgür daha istediğim an istediğim şeyi yapmaya odaklıyım. Etrafımda birçok arkadaşımda böyle olduğu için bu konuda sıkıntı yaşamıyoruz. İşi ve sporu öncelikli tutuyorum. Spor salonuna gidiyorum haftada iki gün. Bir gün ise tenise gidiyorum. Dakiktirim ve sürekli kahkaha atarım bu yönümü de çok seviyorum. Nazar değmesin bunalım modum yoktur. Ekip ruhu bende çok önemlidir. Voleybol oynamış olmamdan kaynaklı muhtemelen. Ekiple anlaşıyor olmak benimde enerjimi her zaman yukarıda tutar. Sevmediğim kötü huyumun olduğunu ise düşünmüyorum."
''ROL MODELİM ANNEMDİR''
-"Geçenlerden annemle arabada gidiyoruz. Müzik dinliyorduk bir anda müziği kıstım anneme dedim ki, 'bende inşallah senin kadar fedakar bir anne olurum' sonra sustuk, ikimizinde gözler doldu sonra birbirimize baktık güldük. Benim rol modelim annemdir. (Gözleri doluyor)"
''AİLE YAŞANTIM İŞİMİN ONAYLANMASINI SAĞLADI''
-"Reklam çekiminin onaylanması döneminde, annemlerle seyahatten dönüyoruz, havaalanındayız. Reklam şirketinin medya planlama sorumlusu bizi görüyor. Beni tanıyor, bakıyor ve yanımda ailem var. Çok güzel anlaştığımızı görüyor. Daha sonra firmanın başındakilere 'Ezgi'nin ailesiyle olan görüntüsünden çok etkilendim' diyor. Şirketle olan karakter uyumumun yanı sıra ailemden de etkilenmeleri işin onaylanmasına katkı sağladı"
İyi bir fiziğe sahipsiniz, nasıl besleniyorsunuz?
-"Haftada üç gün spor yapıyorum. Merkezi bir yerde oturuyorum. Mümkün olduğunca her yere yürümek istiyorum. Zaten park sorunu arabayla gidersem benim olduğum yerlerde çok. Nişantaşı'na falan arabayı park edemediğim için genelde yürümeyi tercih ediyorum. Telefonumda adım sayarım var. Günlük 10 bin hedefim var ama her zaman tutturamıyorum. Ama genelde 7 bin yapıyorum. Beslenmem ise haftalık değişiyor. Bir hafta tatlı yemem bir hafta deli gibi tatlı yerim. Bir hafta salataya ağırlık veririm bir hafta proteine ağırlık veririm. Düzenli gittiğim bir beslenme şeklim yok. Vazgeçemediğim kuru meyvelerdir. Taze olarak değil hep kurutulmuş meyve yerim. Bir programa göre değil kendi kafama göre besleniyorum."
Ne okuyor, ne izliyor?
-"Şu son iki yıldır psikolojiye meraklıyım. Kişisel gelişim olarak ya da yaşanmış psikanaliz öyküler okumayı severim. Son zamanlarda tarihe damga vurmuş liderlerle ilgili belgeseller izliyorum Atatürk'le ilgili belgesel ve kitaplar okumayı da çok severim."
''HAYALİM BUTİK OTEL AÇMAK''
-"Ufak butik otel istiyorum. 4-5 odası olan. Çeşme'de olsun isterim ailem biraz Bodrum'cudur. Güzel yemekler sunabileceğimiz, benim yemek tarzım neyse orada da o tarzdan açık büfesini yapabileceğimiz, insanları kendi evindeymiş gibi hissettirebileceğimiz merkeze yakın rahat olan bir yer açmak var kafamda."