Güncelleme Tarihi:
◊ “Dilek Taşı” başlamadan önce de ses getirdi, çok konuşuldu, ancak başladıktan sonra gündeme bomba gibi düştü diyebiliriz. Şimdi herkes “Dilek Taşı”ndan bahsediyor. Size gelen yorumlar nasıl?
- Uzun zamandır hasretini çektiğimiz bir iş “Dilek Taşı”. Sıcaklığı olsun, derdi olsun... 80’li yıllar zaten Türk halkı için oldukça hassas ve üzerine ne kadar konuşulsa az kalacak bir dönem. Gerek o günleri yaşamış büyüklerimiz olsun, gerek bizim jenerasyonumuzdan o günlere dair merak içinde olanlar olsun sahiplendiler işimizi, hikâyemizi. Hepsine çok teşekkür ederiz.
◊ İlk bölümden büyük başarı yakalayan bir dizide yer almak size ne hissettiriyor?
- Bu denli güçlü altyapıya sahip, insanın içini titreten dram projelerine denk gelmek sektörde çok sık yaşanan bir şey değil ne yazık ki. Bu anlamda çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Hem senaryo, hem hikâyenin samimiyeti ve gerçekliği konusunda. Kaldı ki özellikle Sevda açısından. Bir oyuncu için diş kamaştıran tatta bir karakter Sevda. Yolun daha çok başındayız, ilerledikçe göreceklerimiz şimdiden heyecan verici.
SESİMİN DUYULMASI İÇİN HİÇ ÇIĞLIK ATMAM GEREKMEDİ
◊ Dizi, güçlü senaryosu, prodüksiyonu ve oyuncu performanslarıyla milyonları ekrana kilitledi. Sizi en çok etkileyen sahne hangisi oldu?
- Henüz yayınlanmamış sahnelerden birkaç tane var, daha okurken çok heyecanlandığım. Önümüzdeki bölümlerde izleyeceğiz, şimdi bir şey söylemek sürprizini bozmak olur.
◊ Diziye yüksek enerjinizle giriş yaptınız, öyle ki her geçen gün hayran kitleniz genişliyor. Bize ekrana yansımayan Elif Doğan’ı anlatabilir misiniz?
- Sevda’ya nazaran çok daha sakin bir hayat yaşıyorum ben. Ondaki görülme, duyulma, “Ben de buradayım” deme ihtiyacı bende pek olmadı. Nispeten daha şanslı büyüdüğüm için olsa gerek. Sesimin duyulması için çığlık atmam gerekmedi hiç. O yüzden onu pamuklara sarıp saklamak istiyorum. Bende yeri çok ayrı.
ŞATAFATLI BİR KEŞİF HİKÂYEM YOK
◊ İngilizce öğretmenliği eğitimi almışsınız, bir yandan da müzikal eğitiminizi tamamlamışsınız. Ekran önüne geçişiniz nasıl oldu?
- Öyle çok şatafatlı bir keşif hikâyem yok aslında. Evet, hep sahnelerdeydim çocukluğumdan beri. Sahne sanatlarıyla ilgili bir meslekle hayatımı idame ettireceğim herkesçe farkında olunan bir şeydi ama planlı programlı bir süreç olmadı.
Konservatuvardayken bir yandan da Nazif Uslu’yla sahne çalışmaları yapıyordum. O sırada onun yönlendirmesiyle bir arkadaşının ajansına kaydoldum. Birkaç audition (seçme), birkaç iş görüşmesi derken ilk işimi aldım ve devamı geldi.
◊ Sevda tam bir moda ikonu, sizin modayla aranız nasıl? Trendleri takip eder misiniz?
- Sevda, Paris’te defilede sunulan koleksiyonun parçalarını ertesi gün getirtir ve giyer. Benim trendlere merakım bile yoktur, o dönem ne moda, neler daha revaçta çok bilmem. İçinde iyi hissettiğim, birbirine yakıştırdığım her parça benim için şahanedir. Öyle marka takıntısı olan biri de değilim. Zamanla gözünüze hoş görünen, kendinize yakıştırdıklarınız, zevkiniz de değişiyor. Bence müthiş bir şey bu.
SOSYAL MEDYA SEYİRCİYLE ARAMIZDA BİR KÖPRÜ
◊ Sosyal medyaya ne kadar hâkimsiniz? Sizin için ne ifade ediyor? Vazgeçilmeziniz diyebilir miyiz?
- İnanılmaz duygu yoğunluğuyla karşılaştığım bir mecra benim için sosyal medya. Seyircimizin reaksiyonlarını, hislerini, ilgisini alakasını oradan takip edebiliyoruz. Aramızda bir köprü niteliğinde. Yanımızda oldukları için çok şanslıyız.
SEYİRCİ SEVDA’YLA ASIL 2. BÖLÜMDE TANIŞACAK
◊ “Dilek Taşı”nın heyecanla beklenen ikinci bölümü seyirciyle buluşuyor. Sizce bu bölümdeki en etkileyici sahne hangisi?
- Öyle çok sahne var ki. Hem heyecan dolu hem de duygu yüklü bir bölüm geliyor. Seyircimiz Sevda’yla asıl bu bölüm tanışacak ki bu da beni oldukça heyecanlandırıyor.