Güncelleme Tarihi:
Emre Kınay (Cem)
Sevgi dolu bir babayı oynuyorum
◊ Ekrana “Dönence” ile dönüyorsunuz ve Cem karakterine hayat vereceksiniz. Canlandırdığınız bu karakterde seyirciyi ne bekliyor?
- Bir sevgi öyküsü bekliyor seyirciyi... Hayatın ne kadar sürprizlere açık olduğunu ve yarının ne olacağını bilmeden yaşamanın ne kadar sürprizli olduğunu izleyecek seyircimiz.
◊ Dizinin senaryosu size ulaştığında ilk ne hissettiniz?
- Uzun süre sonra iyi bir karakter ve sevgi dolu bir baba oynamak fikri cazip geldi. Bunun dışında özel birey ebeveynlerinin hayatının zorluklarını anlatmakta cazip geldi umarım seyircide karşılığı da öyle olur.
◊ “Dönence” bize en çok hangi duyguları yaşatacak?
- Koşulsuz, karşılıksız sevginin yanı sıra fedakârlığın önemi ve ne olursa olsun hayatın güzel, yaşanası olduğunu gösterecek.
Didem İnselel (Verda)
Seyirci hem gülecek hem de duygulanacak
◊ “Dönence” size neler hissettiriyor?
- Uzun yıllar çok severek tatile geldiğim Foça’ya şimdi çok inandığım, sıcacık bir aile dizisi ile gelmiş olmaktan dolayı çok mutluyum. “Dönence” içinde olmamı bir kenara bırakırsam bir seyirci olarak uzun zamandır ekranlarda olmasını isteyeceğim türden bir hikaye. Her oyuncunun merak edeceğimiz gerçek bir hikayesi var. Ve aynen hayatta olduğu gibi o hikayeler zaman zaman hüzünlü oluyor, tam gözünüz dolarken tebessüm ettiriyor. Güzel tarafı da bu bence.
◊ Güçlü bir anne. Çocuğu için savaşan ve onun tek başına birey olmasını sağlamaya çalışan mücadelesi olan bir anne rolündesiniz. Bu size ne hissettiriyor?
- Her yeni karakter, kendi içimde yeni bir yolculuk. Oyunculuğun en çekici tarafı da bu zaten. Verda’yla yol alırken kendimde daha önce fark etmediğim, orada olduğunu bile bilmediğim huylarımı keşfedeceğim belki. Benden ona, ondan bana karışacak özelliklerimiz. Biri otizmli, iki genç kız annesi olmak bana uzak tabii ama 3 kızını tek başına büyütmüş güçlü bir annenin kızı olarak nereden kopya çekeceğim da belli.
Otizim, farklı spektrumlarda da olsa neredeyse herkesin yanından yöresinden geçiyor artık. Ayrıca tiyatroda iki sezon otizmli bir çocuğun hayatına yön veren bir öğretmeni oynadım. Daha ikinci bölümü çekiyorken “Verda şimdi ne yapacak, nasıl davranacak” diye merak ediyorum. Bu beni çok heyecanlandırıyor. Hem oyuncu arkadaşlarımla hem de kamera arkası çalışanları ile sıcak bir dil yakaladık. Bu her işte rastlanmıyor. Biz “Dönence” ile hem seyircinin beğenisine hem de bu konuda kah gülerek kah ağlayarak hep birlikte bilgilenmeye talibiz. Umarım seversiniz.
Sümeyye Aydoğan (Gece)
Gece’nin acısını ben de paylaşıyorum
◊ Gece karakteri nasıl biri?
- Gece, 19 yaşında hayatının merkezini müzik hayalleriyle süsleyen, gençliğinin en deli dolu zamanlarını yaşamak isteyen bir kız. Gülce adında Asperger sendromlu bir kız kardeşine sahip. Ailede her zaman maalesef geri plana atılan ama tüm bunlara rağmen yaşam sevincini, aşkını ve hayallerini bırakmamak için çabalayan inatçı birisi Gece.
◊ Gece hayallerini ailesi için ötelemek zorunda kalıyor. Hayatınızda böyle bir seçim yaptığınız dönem oldu mu?
- Hayatımda Gece kadar zor bir seçim yapmak zorunda kaldığım bir an olmadı. Fakat onu çok iyi anlayabiliyorum. Kendimi onun yerine koyup acısını paylaşabiliyorum. Çünkü hayallerim benim için de çok kıymetli ve onlar için sonuna kadar mücadele vermeye varım. Evet, Gece zorlanıyor çok da kırılgan ama bunların hepsinin üstesinden geleceğini biliyorum.
Caner Topçu (Özgür)
Türk televizyonlarına iz bırakacağız
◊ Canlandırdığınız karakterin size en çok benzeyen özelliği nedir?
- Özgür çok sakin bir karakter. Nitekim ben de öyleyim. Karşılaştığım olay ne denli büyük olursa olsun soğukkanlılığımı muhafaza ederim. En çok bu yönüyle Özgür, Caner’e benziyor diyebilirim.
◊ Senaryoyu okurken “Bu karakteri canlandırmam gerek” dediğiniz an neydi?
- Daha evvel birçok senaryo okumuştum. Ancak ‘Dönence’yi okuduğumda daha önce hissetmediğim, tarifi de çok güç duygular hissettim. Henüz proje başlamadan çok farklı bir iş olacağı belliydi. Zira klasik bir yaz dizisi senaryosu değildi önüme gelen. Oldukça anlamlı ve Türk televizyonlarında uzun yıllar iz bırakacak bir işe koyuluyorduk. Elbette canlandırdığım Özgür karakterinin güçlü yapısı ve bu gücü aldığı özel kardeşi Rüzgar, beni en çok etkileyen unsurların başında geldi.
◊ Sümeyye Aydoğan’la nasıl bir ikili oldunuz?
- Sümeyye zaten çok sevdiğim ve çok iyi anlaştığım bir arkadaşımdı. Hatta geçmişte, “Aynı projede çalışsak ne güzel olurdu. Umarım denk geliriz” diye defalarca konuşmuştuk. Bu projede birlikte çalışacağımızı öğrenince ikimiz de çok mutlu olduk. Kamera önünde de tıpkı kamera arkasındaki gibi uyumumuz var. İzleyicilerimize de bu enerjinin geçeceğine inanıyorum.
Atakan Hoşgören (Emir)
Sevgi, fedakarlık ve heyecan
◊ Bu rolü canlandırmaktaki en büyük etken ne oldu?
- Emir yani takma adı Miro ile tanışmam ilk başta çok yüzeysel olmuştu ve onu tanımam zaman alsa da onu haklı bulduğum çok yön oldu. Hayalleri uğruna her şeyden vazgeçebilecek olması beni kendine çekti.
◊ “Dönence” bize en çok hangi üç duyguyu yaşatacak?
- Sevgi, fedakarlık ve heyecan.
◊ Siz Emir’i nasıl yorumlarsınız?
- Emir ailesi tarafından disiplin ile bir kafeste büyütülmüş bir çocuk. Sadece istediği şey hayallerine ve özgürlüğüne ulaşmak. Bu süreçte Emir’in başına gelen olaylar ile nasıl baş ettiğini ve onun asıl kişiliğiyle tanıştığını göreceğiz.
Ülkü Hilal Çiftçi (Gülce)
Farkındalık yaratacak bir rol canlandırıyorum
◊ Böyle bir ekiple ve güçlü bir senaryoda yer almak size neler hissettiriyor?
- Öncelikle canlandırdığım karakterin farklılığı bu projeyi özel kılıyor. Asperger sendromlu bir bireyi canlandırdığım için çok mutlu ve gururluyum. Böyle bir ekip ile bir projede bulunmak beni gururlandırıyor. Bu yüzden çok mutlu ve huzurluyum.
◊ Karakteriniz özel gereksinimli bir birey. Bu karakteri canlandırırken nasıl bir duygu yaşıyorsunuz?
- Gülce, gözümü biraz korkuttu. Çok çalışma ve disiplin isteyen bir karakter. 3 hafta yoğun çalıştım ve çok yorucu bir süreçti. Çok fazla örnek izledim, okudum, Tohum Otizm Vakfı ile birlikte yürüdük bu yolda. Yol kat ettiğimi fark ettiğimde ise çok mutlu oldum. Gülce çok özel bir genç kız. İnsanlara farkındalık yaratabilecek bir karakter. Gülce ve Rüzgar’ı izledikçe seyirci, otizmli ya da bu tür bireylere daha duyarlı yaklaşması gerektiği bilincine varacak.